Eski-yeni, ileri-geri, alaturka-alafranga vb. gibi ifadeler bizim hayatımıza Tanzimattan sonra girdi.
Zamanla bu tabirler aynı zamanda fikrî ve sosyal bir ayrışmayı ve yarılmayı da içermeye başladı.
Daha yeni zamanlarda bu ayrımlar, geleneksel-modern ayrımına ve tartışmalarına da zemin hazırladı. Oradan " gelenekten yararlanma" konusu gündemimize girdi. A.Hamdi Tanpınar'dan Atilla İlhan'a kadar hepimizin bildiği saygın isimler de kalem oynattılar bu konuda.
"Eski, eski olduğu için atılmaz; yeni, yeni olduğu için alınmaz" diyenler de oldu. "Çağa ayak uyduramayanlar yok olur" diyenler de oldu.
Eskiden "asrilik" dediğimiz, şimdilerde "çağdaşlık" dediğimiz kavram da yaklaşık iki yüz yıldır gündemimizde. Bu konuda da çok şey söylendi, yazıldı. Sayısız tartışmalar yapıldı. Aydınlarımız bu konuda, sahip oldukları fikrî arka plana, zihniyetlerin ve dünya görüşlerine paralel konumlandılar.
Peki çağdaş kimdir, çağdaşlık nedir?
Bu konuda ben de kendi penceremden gördüklerimi ve düşüncelerimi siz değerli okurlarımla paylaşmak istedim.
Kelime manasına baktığımızda çağdaşlık; çağa uygun olma durumu, çağdaş da çağa uygun olan anlamına geliyor.
Ancak asıl önemli olan geniş/ genel anlamı. O zaman çağdaş, çağa uygun yaşayan, yani çağın gereğine göre yaşayan kişiyi ifade ediyor. Çağdaşlık da çağın değerlerini, kabullerini benimseme durumu, anlayışı olarak tanımlanabilir.
Öyleyse bir insan çağdaş ise ya da öyle olduğunu söylüyorsa nasıl olmalıdır?
İlk olarak aklıma demokrasiye, insan haklarına, adalete önem vermek geliyor. Sonra yeniliğe ve gelişmeye açık olma anlayışına sahip olmak geliyor. Elbette çevre bilincine, sahip olma, kadın ve çocuk haklarına önem verme anlayışı geliyor. Ve dahi bütün canlıların hayat hakkına saygı duyma geliyor aklıma. Hayvan hakları, bitkileri ve doğayı koruma gibi anlayışları hatırlıyorum.
Daha geniş baktığımızda; -insanlar arasında ayırım yapmadan- insan sevgisine sahip olmak, medeni, hoşgörülü bir anlayışa sahip olmak geliyor aklıma.
Benim ölçülerine göre çağdaş insan, -ahlaka ve insan haysiyetine ters düşmediği sürece- yaşadığı çağın ortaya koyduğu değerlerle barışık yaşayan insandır.
Kısacası, çağın dışında kalanların geleceği olmaz. Bu insanlar için de böyledir, milletler içinde böyledir.