Bazen bilemediğim bir sebeple yıllar öncesinden bir anı zihnimde şimşek gibi çakıveriyor. Bu sabah kahvaltı yaparken de öyle oldu. 36 yıl öncesine gittim. Olay şöyle. 1987 yılı Mayıs ayındayız eşimle birlikte Siverek Kız Meslek Lisesi'nde görevliyiz. Yeni evliyiz, bebek bekliyoruz. Temmuz ayında tayinimiz çıkacak. Rotasyon sıramız geldi. Ancak Konya'ya yerleşmeye karar verdik ve tayinimiz oraya çıksın istiyoruz. Bir girişimde bulunmak gerekiyor. İzin alıp köye (Saçıkara) gittim. Teyzemin kocası, rahmetli İsmail (Korkmaz) amcamla yine rahmetli Aydın Beyin arası çok iyi idi. Aydın Bey kendisini çok severdi. İsmail amcam onun Aydın Çakırbeyli'deki çiftliğine pamuk işçisi(amele) götürürdü. 1970'lerin sonuna doğru üniversiteye başlamadan önce Çine Çayı kıyısındaki pamuk tarlalarında 2-3 ay da ben çalışmıştım.
Rahmetliye dedim ki hazırlan Ankara'ya gidiyoruz. Hayırdır niye, dedi. Tayin için Aydın Bey'in yanına, dedim. Ertesi gün otobüsle Ankara'ya gittik. Sıhhiye, Kızılay üzerinden Çankaya'ya çıktık ve Aydın Bey'in evine vardık. Kapıyı rahmetli Başbakan Adnan Menderes'in eşi, Aydın Bey'in annesi Berin Hanım açtı. İsmail amcamı tanıyordu. Hayatı büyük acılarla alt üst olmuş bu bahtsız hanımefendinin saygıyla elini öptük. Aydın Bey yoktu, bizi içeriye davet etti. Girmedik, büroyu tarif etti ve tekrar Kızılay'a döndük. Aydın Bey'i bulduk ve durumu anlattık. Kendisi o sıralar partisiyle bir anlaşmazlık sonucu milletvekilliğinden istifa etmişti. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan bir kaç bürokrat (genel müdür, daire müdürü vb.) aradı. Ben Konya merkez olsun, olmazsa Karaman, Ereğli ve Akşehir'den birisi de olabilir demiştim. O da ilgililere öyle söyledi.Ellerinden geleni yapacaklarını söylediler.
Siverek'e döndüm. Bir süre sonra verdiği numarayı PTT binasına gidip, aradım. Hayırlı olsun tayininiz Karaman'a olmuş dedi. Temmuz ayının ortalarına doğru Karaman'a geldik ben Ticaret Lisesinde, Ülkü Hanım da Nefise Sultan Kız Meslek Lisesinde göreve başladı.
Aydın Bey babası rahmetli Başbakan Adnan Menderes gibi çok kibar ve zarif bir insandı. Mütevazı, beyefendi bir insandı. Gencecik yaşında,1960 askeri darbesiyle tutuklanıp darbeci alçaklar tarafından bir düşman başbakanına bile yapılmayacak muamelelere tabi tutulmuş bir Başbakan'ın oğluydu. Bu Başbakanın Memlekete büyük hizmetleri olmuş olan bu beyefendi insanın elbette her siyasetçi gibi hataları da olmuştur. Ama bunun cevabı bu kaba ve seviyesiz, çirkin davranışlar olamazdı, olmamalıydı.
Bütün aile gibi ailenin en küçüğü olan Aydın Bey de -her insanın katlanamayacağı -acıları yaşamıştı. Bu acılar sonraki yıllarda da bitmedi. Geçirdiği ağır trafik kazası ve yatağa mahkum olması katlanılması kolay şeyler değildi. Ancak o siyasi hayatı boyunca milleti ve devleti düşünerek o eski yaraları hiç kaşımadı. Siyasette hep ilkeyi ve seviyeyi temsil etti.
Demek ki bugün kaderde Aydın Bey'i yad etmek varmış ki bu anı zihnimde aniden canlandı. Mekânın cennet olsun olsun Aydın Bey, aziz ruhunu Tanrı'nın sonsuz rahmeti kuşatsın.