Türk milletinin kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün aramızdan ayrılışının 86.yılındayız. O kendisi hakkında bir şeyler söylenmesine ihtiyacı olan birisi değildir. Hele hele övgüye hiç muhtaç değildir. Atatürk yüz yılda bir gelen bir lider değildir. O, bin yılda bir gelecek bir büyük insandır. Bundan 2500 yıl önce yaşayan Platon, “Tanrı toplumun baş tacı etmesi gereken insanlardan, önder olarak yarattıklarının mayasına altın katarmış” der.
Atatürk hayattayken ve öldükten sonra onunla ilgili olarak yabancı liderlerin, devlet adamlarının söyledikleri övgü dolu sözleri buraya yazmaya kalksak sığmaz. Keza bir kitap çapında bir içerik oluşur. Aslında bunlar defalarca yazılıp söylenmiştir. Gerçi hiç kimse hiçbir şey söylemese de Atatürk deha sahibi büyük bir asker, devlet adamı ve liderdir.
Ben sadece yerli devlet, edebiyat ve düşünce adamlarımızdan bir kaç alıntı yapacağım. Mesela; Milli Mücadelemizin Galip Hocası, eski Cumhurbaşkanlarımızdan Celal Bayar şöyle diyor: “Atatürk, seni sevmek milli bir ibadettir.”
Yahya Kemal, Atatürk 'e hayranlığını yazılarında defalarca dile getirmiştir ve şöyle der: “Mustafa Kemal tek başına bir fert değil, şahlanan Türk Milletinin Millî Timsalidir.”
Ziya Gökalp bir beyitinde onu şöyle tanımlar:
“O millî dehanın tam Kemâlidir
Türk'ün hem celâli, hem cemâlidir.”
Bundan 86 yıl önce onun, büyük bölümü cephelerde ve mücadelelerle geçen hayatı son buldu. Bu vefat bütün dünyada büyük yankılar uyandırdı. Türk milleti, kadın-erkek, yaşlı-genç, bütün mensuplarıyla gözyaşı dökerek günlerce yas tuttu. Şairler ardından şiirler söylediler, ağıtlar yaktılar. Ancak her canlı gibi o da tatması gereken ölümü tattı. Keşke biraz daha geç olabilseydi, olmadı.
Atatürk aynı zamanda yenilmez sanılan Emperyalizme ilk defa karşı çıkan ve onu dize getiren liderdir. Dünyadaki mazlum milletlere öncü ve örnek olmuştur.
Bizim için asıl olan, onun bıraktıklarını sahip çıkıp geliştirmektir. Yapabildik mi? Buna keşke evet diyebilseydik. Onun maddi ve manevi mirasını sorumsuzca harcayan mirasyedileriz biz. Türk milletinin büyük çoğunluğu kabul edelim ki, ona gereken saygıyı ve bağlılığı gösteriyor. Ancak yine kabul edelim ki, yıllar yılı yalan ve iftiraya dayalı nefret ve kin tohumlarının eseri olan bir soysuzlar gürûhu da ortadadır. Bunlar dünyanın en nankör ve alçak sürüngenleridirler. Evet, haklı olarak bunlara kızıyoruz, ama belki daha doğru tavır bu zavallılara acımaktır.
Söylenecek söz çok da anlayacak vicdan ve insaf sahibi var mı? Başka bir yazının konusu olacak bu bahsi burada kapatmak en iyisi olsa gerek.
Ey büyük Atatürk, başta Cumhuriyetin olmak üzere eserlerine sahip olan çelik gibi bir irade varken, “yel kayadan ne aparır?” diyoruz. Bizim Atamıza birinci borcumuz budur. Onun bizim için yaptıklarına minnettarız. Aziz ruhun şad olsun.