İnsanların bir kısmı sabah ve akşam karnını doyururken bir kısmı da üç öğün yemek yer.
İlk insan Hazreti Adem ile Hazreti Havva, cennetten bu dünyaya indirildiklerinde, ilk istekleri su içmek ve karın doyurmak olmuştur.
Rabbimizin indirdiği bütün kitaplarda, yedirmenin fazileti anlatılmıştır.
Hazreti İbrahim, sofrasıyla hâlâ dillerde destan olmuştur.
Günümüzde semirmek için sömüren ülkelerin, kendisine direnen ülkelere ilk yaptığı şey ekonomik ambargodur.
Mekke’de Sevgili Peygamberimiz ve O’na iman edenlere, Mekke Daru’n-Nedve/Parlamentosu Müslümanlara ekonomik ve sosyal ambargo uygulamıştır.
Günümüzde silah ambargosu da uygulanıyor ama insanlar, silahsız yaşayabilirler ama ekmeksiz yaşayamazlar.
Onun için önce özgürlük, Allah’tan başka hiçbir kimseye boyun eğmeme özgürlüğü, sonra ekonomik özgürlük ve daha sonra sömürgenlere karşı güçlü olmaya çalışılmıştır.
Dünyayı kendilerinin zanneden, parayla veya silahla almaya çalışan bu zihniyet, ABD Başkanı Trump’ın ağzından “Grönland adası bizim olacaktır” lakırdısını duydu.
Danimarka diye bir devletin varlığını, Grönland’ın Danimarka’ya bağlı özerk bir devlet olduğunu ağzına bile almadan söylüyor.
ABD’nin ileri karakolu olan işgalci İsrail çetesi, kendilerine yakın bütün ülkelere akşamüstü füze atmadan uyuyamayan bir yaratığa dönüştü.
Bunun yanında dünyada insanlara gıda olan her şeyin genetiğini değiştirdiler ve bununla sekiz milyarı zehirlemeye devam ediyorlar.
Kanser uzmanı Prof. Dr. Erkan Topuz’a göre yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz ve kullandığımız her şeyin aslı bozulmuş hastalık yapan maddelerle mücadele edilmesi gerekirmiş.
Buna rağmen yurt dışından genetiği değiştirilmiş tohum almaya devam ediyoruz.
Çiftçi, çok mahsul aldığı için memnun ama aynı tohumdan üretilen gıda maddesi yine tohum olarak kullanılmamasından da şikâyetçi.
Biz, ekmeğini yediğimiz has buğdayımızın bir kısmını ekmek yapardık ve bir kısmını da tohum olarak ekerdik.
Az verirdi ama öz verirdi.
Ama Rabbimiz, Adem Aleyhisselamla başlattığı İslam dinini, gönderdiği peygamberlerle hep canlandırmış, tasfiye etmiş, aslına uygun hale getirmiş ve kıyamete kadar da Kur’an’ın korunacağını garanti etmiş.
Onun için papazın, Trump’ın, Budist rahibinin, ateistin, deistin, komünistin çocuğu da İslam fıtratı üzere doğar, anası-babası ve çevresi onu kâfir yapar.
Bize de İslam aşısı yapmak düşer.
Bu işin tabiatta da devam ettiğini ben, Zeytinci Baba’dan dinledim:
Zeytin ağaçlarının dibinden her yıl filizlenen sürgünler, o ağacın meyvesini değil, aslının devamını sağlarmış.
Mesela, Gemlik cinsi zeytin ağacının dibinden süren filizin tekrar Gemlik zeytini vermesi için onun aşılanması gerekirmiş.
Ayvalık zeytininin dibinden filizlenen fidan, ekilince Ayvalık zeytini olmazmış, mutlaka aşılanması gerekirmiş.
Ayvalık aşısı yapılırsa Ayvalık olur, Gemlik aşısı ise Gemlik zeytini olur.
Filiz, şıvgın, sürgün denilenler, o ağacın orijinalini devam ettiriyorlarmış.
Tabiatı da, İslam’ı da koruyan, onları yaratan ve indiren Allah celle celalühtür.
Rabbimiz, din tahrip ve tahrifçileri kâfirlere karşı bizi uyarmaktadır.
Kendini Rab yerine koyan Firavun, Nemrut, Ebucehil gibi olan çağdaş putlara karşı “Onlara itaat etmeyiniz, sizi yaratana itaat ediniz” anlamında birçok uyarıcı ayet indirmiş.
Tabiatı koruma konusunda da Rabbimiz bizi uyarıyor:
“O (kâfir) işbaşına geçtiği zaman, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekini ve nesli yok etmeye koşar. Allah, bozgunculuk yapanı sevmez.
Ona, 'Allah'tan sakın!' denildiği zaman, kibri onu günaha alıp götürür. Ona cehennem yeter. O, ne kötü bir yataktır.” (Bakara Süresi ayet 2/2025-206)
Eğitimle nesli bozanları ve ticari hırsla zirai mahsulleri bozanları yeniden gözden geçiriverin ve kâfirlerin otoritesinin yok olması için birlikte hareket ediverelim.
Yorumlar
Kalan Karakter: