KİMLİK ERİMESİ
Mahmut TOPTAŞ
Hasta değilseniz, ağzınızın tadı yerinde ise, gönlünüzün tepelerinde anne-baba saygısının meltemi esiyorsa, eşinizi sevgisinin imbatı başınızı döndürüyorsa, çocukların şefkati içinize gül kokulu seher yeli gibi ılık ılık bir hava yayıyorsa değmeyin keyfinize.
Lüks lokantada yemek yedikten sonra beş bin lira fiyatı görünce çıldıran insanların, tabanca çeken adamların haberini okuduğunuzda anlayın on liranın size kazandırdığı mutluluğun değerini.
“Azıcık aşım, kavgasız başım” demiş atalarımız.
Bu günlerde “ağzım var” diye konuşanların sözlerinin kıvılcımlarından dahi sakının.
O kıvılcımlar düştüğü yerde yangınlar çıkarıyor da itfaiyenin hiç haberi olmuyor.
Hatta itfaiyecinin içinde de aynı yangın devam ediyor ama söndürmek hiç aklına gelmiyor.
Hani ateş içinde doğup büyüyüp öldüğüne inanılan Semender denen hayvan var ya işte geçimini kazanmak için her gün ağzından ve kaleminden ateş saçması gerektiğine inanan insanlarımız da o Semender gibidirler.
İşte onların ateşinden değil ateşlerinin kıvılcımından da sakının.
Dört yılda dört parti değiştiren milletvekili gördük.
On yılda beş gazete değiştiren ve her geçtiği köşeden eski patronuna ateşli kelimelerle lavlar sıkan gazeteci de gördük.
Onların hatası, rızkının lider veya patron elinde olduğu inancında olmalarıdır.
Kim makam veya parayı artırırsa oraya geçecek ve beş bin liraya bir öğün yemek veren lokantadan zıkkımlandıktan sonra ağzını açıp ateşini dışarı çıkarıp kendisi rahat bir uyku çekeceğine inanacak.
İç ateş, dış ateş, bakış ateş,
Patrondan emir: ateş ateş ateş.
Anadolu’nun bozkırından havası ve suyu güzel, ekmeği toprakta gizli yerinden İstanbul gibi yerde yaşayacaksın ve geçimini sağlayacaksın.
Bir çok kadın ve erkeğimizi yanlış yollara itmiştir lüks geçim derdi.
Halbuki sıhhat ve ağız tadı, on lirayla on kişinin sevgi ve saygılarının birleşmesiyle sağlanabilirken, buna razı olmayan, patron veya lider emrine girmeye, beş bin liralık masrafın ardından tabanca çekmeye, karakolda sabahlamaya iten hırsın ateşinde yanmaya talip olmak da var.
Rabbimiz buyurur:
وَلَوْ بَسَطَ اللَّهُ الرِّزْقَ لِعِبَادِهِ لَبَغَوْا فِي الْأَرْضِ وَلَكِنْ يُنَزِّلُ بِقَدَرٍ مَا يَشَاءُ إِنَّهُ بِعِبَادِهِ خَبِيرٌ بَصِيرٌ (27)
27- Eğer Allah, kullarının hepsine rızkı bol ver¬seydi, yeryü¬zünde 8bazıları) taşkın¬lık yaparlardı. Ancak dile¬diği ölçüde indiriyor. Şüp¬hesiz O, kullarından ha¬berdardır, onları görendir.” (Şura süresi ayet 42/27)
Sevgili peygamberimiz de
إِنَّ مَا قَلَّ وَكَفَى خَيْرٌ مِمَّا كَثُرَ وَأَلْهَى....
“…Yeterli olan az, azdıran çoktan hayırlıdır…” buyurmuş.
Dişimizle çiğnediğiniz çok şey, kimliğimizi kemiriyor.
Kimlik kemirilmesi kemik erimesinden, obeziteden, kanserden…daha tehlikelidir.
Ağrısı ahirette de devam edecektir.
Bu günlerde ihanet ve siyaset lavlarının etkisi altına girerek dostlarla, komşularla, arkadaşlarla, yakınlarla akrabalarla insan olan hiçbir kimseyle arayı açmamaya dikkat ediniz.
Yorumlar
Kalan Karakter: