Çalışmak, birey ve toplum için bir zorunluluktur. Birey, yaşamını sürdürebilmek için hayati gereksinimlerini karşılamak zorundadır. Toplumsal refah, verimli çalışan bireylerin sayısı ile doğru orantılıdır. Çalışmanın önemini Atatürk, "Yalnız bir tek şeye çok ihtiyacımız vardır: ÇALIŞKAN OLMAK!" bu özdeyişiyle ne de güzel anlatmıştır.
Çalışma ve iş yaşamı, insanı bedensel, düşünsel, ahlaki ve toplumsal olarak geliştirir, geleceğe güvenle bakmasını sağlar. Tembellik ise bütün olumsuzlukların ve kötülüklerin anasıdır.
Seçilen çalışma alanı, kişinin yeteneğine uygun, severek ve isteyerek yapacağı, mutlu olacağı alan olmalıdır. Seçilen meslek alanının, hayatımızın büyük bir bölümünü kapsayacağı düşünülürse, seçimde çok etraflı düşünmek gerekir. Mesleğin, kendine uygun ve gücü ile orantılı olması gerekir. Meslek seçimi, kişisel mutluluk ve toplumsal yararın en önemli unsurudur.
Devletin en önemli görevi, Türk ulusunun dünya ulusları arasında saygın, gelişmiş, çağdaş, evrensel insani değerlere sahip, kültürlü ve eğitimli bireylerden oluşan bir toplum oluşturmaktır. Bunu başarmak için devletin, uzun vadeli planlamalar yapması gerekmektedir. Eğitim, bireyin yetenekleri ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda planlanmalıdır. Gelişen ve değişen çağın gerektirdiği meslekler bilimsel öngörülerle doğru tespit edilmeli ve bireyler doğru yönlendirilmelidir.
Meslek seçimi, bireysel olarak her gencin sorunu olduğu kadar, anne-babaların ve uzun vadede devleti yönetenlerin de sorunu ve sorumluluğudur.
Gelişmiş ulusların “birim alandan ve birim zamanda en yüksek verim” ilkesiyle geliştikleri ve kalkındıkları unutulmamalıdır.
Üretken ve verimli bir toplum oluşturmak, toplumsal işbölümünü zorunlu kılar. Hepimizin yetenekleri, ilgi alanları, becerileri, severek yapabileceğimiz meslek alanları farklıdır. Eğitim sistemi, her bireye fırsat eşitliği ve kamusal eğitim kapsamında, hayatını sağlıklı ve mutlu bir şekilde devam ettirebileceği bir meslek kazandırmalıdır.
Toplumsal iş bölümünde, çalışan bireyler arasında hiçbir ayrım olmamalıdır. Toplumun her işe ihtiyacı vardır. Tarımdan sanayiye, bürokrattan devlet memuruna, işçisine kadar her birey bu topluma değer katar. Devletin ve toplumun, emeğin değerini bilerek, çalışanlar arasındaki gelir dağılımı dengesini sağlamak zorundadır. Başka bir deyişle, en yüksek aylık, en düşük aylığın altı katını geçmemelidir. Gelir dağılımı dengesizliği en aza indirilmelidir.
Devletin, mesleki eğitime gereken önemi vererek, her bireye yetenekleri ve gücü oranında bir meslek edindirmesi gerekir. Toplumsal refahın, çağdaş uygarlık düzeyine çıkmanın, sağlıklı, mutlu ve başarılı bir toplum yaratmanın temeli mesleki eğitim ve çalışma yaşamıdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: