Röportaj: Yazar
Yusuf YILDIRIM
“Elimizi çabuk tutalım ve bu çalışmayı bitirelim
* “Ne
çalışması Rıza Bey?”
- “TÜRSAB üyelerine Karaman’ı tanıtan bir
organizasyon düzenleyeceğiz. Ayrıca uzun zamandır üzerinde çalıştığım Karaman
Yemekleri projeme başlayacağım!”
Rıza Duru Bey ile bu konuşmayı yaptığımızda 2015’in
sonları idi. Ve Talat Duru Armağanı’nda da son viraja girilmiş dizgi
çalışmaları başlamıştı. Aradan beş yıl geçti ve o Karaman Yemekleri büyük bir
emek büyük bir proje olarak Gelenekten Aşeneye Karaman Mutfağı adıyla
imrenilesi bir kitaba dönüştü.
*Rıza bey
önce kitabın adından başlayalım. Kitabın adı nasıl ortaya çıktı. Bir de
aşenenin ne adı ne kendisi ne de kültürü kaldı?
-Böyle güzel bir yazıya beni konuk almanız, bana büyük
moral oldu, teşekkür ediyorum. AŞENE, yaşı 40’tan yüksek olanların anımsayacağı
üzere, eski evlerimizde bulunan şimdiki mutfak bölümüne verilen isimdir.
İçerisinde tel dolaplarının, sahanlıkların, üzerinde bulaşıkların yıkandığı
“çağ” denilen akarın bulunduğu, yemeklerin ispirto ocağı ile yapılan bölümünün
olduğu bu yaşam alanının gerçek ismi “AŞHANE” dir ama zamanla aşeneye
dönüşmüştür.
*Kitabın
öyküsü 2015 sonu 2016 sonu başladı diye giriş yaptım. Ama sizdeki öyküsü nedir?
Yemek kitabı fikri sizde ne zaman doğdu, nasıl devam etti?
-8 sene boyunca yürüttüğüm, Karaman Ticaret ve Sanayi
Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevinde benim ilgi ve görev alanım,
Karaman’ın Tanıtımı ve Turizm Sektörünün Geliştirilmesi adına yapılan
çalışmalar olmuştur. Bu çalışmalarımızda değişik projeleri yaşama geçirmiş
Karaman adına güzel işlere imza atarak, güzel kentimizi layık olduğu yerde
görme hayalimizi gerçeğe dönüştürmeyi hep önde tutmuşuzdur. Karaman Ticaret ve
Sanayi Odası olarak 3 kez Turizm Çalıştayı yaptık. Yaklaşık 150 tur operatörünü
Karaman’da konuk ederek turistik mekanları gezdirdik. Ve umduğumuzdan
daha güze tepkiler alarak yaptığımız güzel işlerden dolayı büyük moral
bulduk.
Tabii ki övgülerin yanında eleştiriler de gelmişti. Bu
eleştirilerin çoğunluğunu ise Karaman mutfağını tanıtan bir yayının bulunmayışı
oluşturmuştu. Ben de bu eksikliği gidermek adına araştırmaya başladım ve ortaya
böyle bir eser çıktı.
*Saha
araştırmasında birçok kişi ile görüştünüz, birçok kaynağa başvurdunuz. Kitabın
arka planında birçok ilginç hatıra oluştu. Örneğin yemekleri sizin çatı katında
(terasta) eşiniz Fethiye Hanım tarafından bizzat yapıldı? Ortamı biraz anlatır
mısınız?
-Benim geçmişten beri o dönem kullanılan materyallere
karşı çok fazla bir ilgim var. Geçmişte yaşamımıza tanıklık etmiş, şu anda
bulamayacağımız eşyaların değeri benim için çok büyüktür. Bu yüzden, eşimin
ailesi ve kendi ailemde kullanılmayan bazı eşyaları attırtmadım ve bunlar ile
kendime, çatı katında “hobi evi” yaptım. Eski yastıklar, kilimler, bakır mutfak
eşyaları, kuzineler vs. Buraya benim için çok önem taşıyan ve özel konuklarımı
ağırladığım bir köşe veya misafirhane de diyebiliriz. Yemek fotoğraflarınızda
aynı konseptte düşündüğümüz için, yemekleri burada yapıp, burada çekerek ve
nihayetinde o mutlu sonu da burada gerçekleştirip yani burada yiyerek,
fotoğraflama işini tamamladık. Tabii ki bu aşamada en büyük yardım, gören göz
dediğim fotoğraf sanatçısı Feyzullah TUNÇ ve oğlum Ali DURU’dan gelmiş,
çektikleri yemek fotoğrafları tariflerle buluşmuştur. Zaten bu kitabın
kahramanı eşim FETHİYE’dir.
* Herhalde
yemekler bir kez prova edilmedi. En iyi tat ve görüntü estetiğini yakalamak
için epey bir uğraş verildi?
-Zaten bu yemeklerin çoğunluğu bizim mutfağımızda
pişen, yabancı olmadığımız tatlardır. Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere
geleneklerimizde yeri olan ve özel günlerimizde veya günlük yaşamımızda
tükettiğimiz yemeklerdir. Onun için özel bir çalışma gerektirmedi ama
fotoğraflama aşamasında bozuk olduğu için bir yemeği üç dört defa çektiğimiz
oldu. Hala fotoğraflarını beğenmediğim yemekler var, onlar da ikinci basımda
değiştireceğiz.
*Yemekler
hazırlamak kadar onları fotoğraflamak da önemli idi. Özel çekimler yapıldı mı?
-Tabi, fotoğraflama aşaması bu kitabın en zor aşaması.
Aslında yemek fotoğrafları ayrı bir sanat dalıdır ve çok büyük maliyetler
gerekmektedir. Profesyonel yemek fotoğrafları ise çeşitli tekniklerin ve
görselliği destekleyen her malzemenin kullanıldığı bir tekniktir. Örneğin, bazı
yemeklerin daha parlaması için vernik bile püskürtüldüğünü söyleyebilirim. Ben
bunu doğru bulmadığım için bu yolları hiç denemedim veya denetmedim. Çünkü bu
yemeklerin tarifini, veriyorsak, görüntülerinin de o tarife uygun olması
gerekmektedir.
*Kitabın
girişinde Karaman ölçeğinde yemeğin kültürüne de değiniyorsunuz. Oldukça uzun
ve derinlemesine ele alınmış bu bölüm. Çoğu kişi pes eder ve bırakır, burayı
araştırmak ve yazmak zor olmadı mı?
-Zaten benim bu kitabı hazırlamamdaki amaç; “Hadi
canım sende, Karaman’da etliekmek ve calladan başka ne var?” diyenlere, işte
bunlar da Karaman yemeği demekti. Bunun içinde, yemekleri Karaman’ın geçmişinde
aramak, geleneklerimizden mutfak kültürünü açığa çıkarmak gerekmekteydi. Öyle
de yaptık. Yaptık diyorum çünkü 2017 yılının sonuna kadar yani Babamız Ahmet
Talat Duru’yu kaybettiğimiz güne kadar babam ile birlikte çalıştık. Ben sordum,
o yanıtladı. Bazen sıkıldı, ”Öff oğlum Kuyruklunun Şerif mi olacan!” derdi ama
yeniden anlatmaya başlardı. Onu kaybettikten sonra çok zorlandım ve tekrar
anladım ki o bir hazineymiş. Hala, yanıtsız kalan sorular var ve kiminle
çözeceğimi bilemiyorum…
Yemek tariflerini ilginç kılan birkaç husus var.
Öncelikle kısa ve özlüce anlatım yoluna gidilmiş. Çok daha önemlisi her yemeğin
bir öyküsü var!
Evet, herkesin anlayacağı dilden anlattım. Özellikle
malzemeler bölümünü hem serbest ölçü hem de gram cinsi ile yazmamız oldukça
dikkat çekti. Yapılan her yemeğin bende bir yaşanmışlığı vardı ve onu da
tariflerin üzerinde aktarmaya çalıştım.
*Kitaptaki
her bir yemek tarifine besin değeri de kalori cinsinden eklenmiş. Bu konuda
uzman desteği aldınız?
-Tabi aldım. Aslında yapmayacaktım ama dostum
kardeşim, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi Sofra Sanatları Bölümünde Öğretim
Görevlisi Ali ŞEN, böyle bir kitapta besin değerlerinin olması gerektiğini
söyledi, ben de kabul ettim. Kendisinin özverili ve uzun süren çalışmaları ile
bu konumuna getirdik, sizlerin aracılığı ile teşekkür ediyorum.
Son olarak yemekler kadar kitabın tasarımı da özgün ve
üst düzey. Kapak çok konuşuluyor. Farklı, dikkat çekici ve merak uyandırıcı,
hâkezâ sayfa tasarımı da!..
Evet. Aslında bu kitabin arka planında iki kişi var,
dostum Ethem Büyükköşe ile oğlum Ali Duru. Kitabın her aşamasında olduğu gibi
grafik ve tasarımında da çok özverili çalıştılar, belki de İMC
CREATİVE olarak ilk işleri bu oldu. Teşekkür ediyorum…
Yorumlar
Kalan Karakter: