Mestan KARABACAK
Onlar...
İlimden,
irfandan, kültürden, bilgiden nasipsizler…
Edepten,
ahlaktan, namustan, hayâdan nasipsizler…
Sevgiden,
İmandan,
inançtan, erdemden, manadan nasipsizler…
Anlayıştan,
iz’andan, insaftan, rikkatten nasipsizler…
Ülküden,
hedeften, emelden, gayretten nasipsizler…
Onlar…
Nereye
baksanız onları görürsünüz.
Köşe
başlarını onlar tutmuşlardır.
En
gür çıkan ses onlarındır.
En
uzun kol onlarındır.
Onlar
herkesten yüzlüdürler.
Hep
konuşurlar, herkesten çok sözlüdürler.
Bu
devir onlarındır…
Onlar…
Para
onlarındır, güç onlarındır…
Makam
onlarındır, mevki onlarındır.
Riya
onlarındır, yalan onlarındır.
En
iyi onlar eğilirler, en iyi onlar kıvırtırlar.
Gemilerini
her denizde yürütürler…
Hasımlarını
canından bezdirirler…
Onlar…
Ekran
onlarındır, basın onlarındır…
Sanat,
edebiyat, sinema onlarındır.
Ödül
onlarındır, övgü onlarındır.
Onlar…
Hem
her yerdedirler, hem hiçbir yerde…
Bir
avuçturlar, ama güçlüdürler.
Her
yerde onlar görülürler.
Her
kapağın altından onlar çıkarlar.
Her
kapağın altından onlar çıkarlar.
Her
kapının ardında onlar vardır.
Onlar…
Arsızdırlar,
Hırsızdırlar,
nursuzdurlar…
Şom
ağızlıdırlar, uğursuzdurlar…
Ve
dahi imansızdırlar…
Onlar…
Cennetlerini
yanlarında taşırlar…
Onların
cennetleri bu dünyadadır.
Zevk
ü sefa, işret, eğlence onlardadır.
Saltanat,
şatafat, cümbüş onlardadır.
Bu
devrin Karunları, Nemrutları, Firavunları, Zalimleri onlardır…
Onlara
sorarsanız her şeyi bilirler…
Fakat
bir şeyi bilmezler: “Zalimin zumlu varsa,
mazlumun Allah’ı vardır!”
Yorumlar
Kalan Karakter: