Karaman’daki Yunus Divanı’na Ne Oldu?
Yusuf YILDIRIM
Yunus Emre Divânı!
Karaman nüshası!
En eski nüsha!
En iyi nüsha!
Divanın hikâyesi, 1904 yılında, Yunus Emre Tekkesi’ndeki postnişin değişikliği ile başlar. 1904 yılında tekkenin şeyhi Şeyh Sunullah Efendi ölünce, yerine geçecek yaşta yetişkin çocuğu yoktur. Postnişinlik bir şekilde Kadiri tarikatı postnişini Şeyh Hacı Bekir Efendi’nin eline geçer.
Tekke’nin postnişini değişiyor...
Divanın Kadiri tarikatı postnişini Şeyh Hacı Bekir Efendi’nin eline geçişi de ilginç bir olaydır. Bu konudaki ayrıntıları da Ahmet Talat Duru aktarır. Buna göre Yunus Emre Tekkesi son şeyhi, Şeyh Sunullah Efendi, 1904 yılında vefat eder. Şeyh Sunullah Efendi’nin büyük yaşta çocuğu olmadığından postnişinlik makâmı boş kalır. Bunun üzerine Belviranlı Eyüp Hoca diye biri, Şeyh Sunullah’ın soyundan geldiğini de ispat ederek Tekke’ye postnişin olmak için müracaatta bulunur. Postnişinliğe müracaatı kabul da edilir. Ancak nasıl oldu ise bir şekilde postnişinliğe Kadiri tarikatı postnişini Şeyh Hacı Bekir getirilir.
Böylece, Yunus Emre Divanı da Şeyh Hacı Bekir’in eline geçmiş olmalıdır. Çünkü divanın hikâyesi bundan sonra başlar.
Divan, Şeyh Hacı Bekir Efendi’nin de elinde fazla durmayacaktır. Cahit Öztelli, divanın Şeyh Hacı Bekir Efendi’nin elinden nasıl çıktığını da oğlu Hanefi’nin ağzından duyduğu şekli ile şöyle anlatır:
“Babam hasta idi, yatıyordu. Bir ahbabı bu sırada ziyaretine geldi ve divanı okuyup geri vermek üzere istedi. Sonra babam öldü. Divan da bir daha geri gelmedi. Kimin aldığını da bilmiyoruz.”
Bu olay 1922 yılında yaşanmış olmalıdır. Kadiri tarikatı son postnişini Şeyh Hacı Bekir, mezar kitabesine göre, H. 1340 M. 1921-22 yılında vefat etmiştir. Oğlu Hanefi Bey’in “…Divan da bir daha geri gelmedi. Kimin aldığını da bilmiyoruz.” şeklindeki açıklaması manidardır. Yaptığı tecâhü’l-arifin mutlaka bir sebebi olmalıdır.
Cahit Öztelli, Yunus Emre’nin hayatını anlatırken, Baha Kayserilioğlu’nun elinde gördüğü bir Yunus Emre Divanı’ndan bahseder. O zaman 1922 yılında, Şeyh Hacı Bekir’den divanı alan kişi de Baha Kayserilioğlu’nun babası Bahri Efendi olmalıdır.
Divan piyasaya çıkıyor!...
Cahit Öztelli, 1960 yılında divanı gördüğünü, divanın çok eski olduğunu ancak kesin bir sonuca varmak için erken olduğunu söyler. Baha Kayserilioğlu ile divanı bastırmayı kararlaştırdıklarını, ancak Baha Kayserilioğlu’nun daha sonra divanı bastırmaktan vazgeçtiğini, mektuplarına da cevap vermediğini anlatır.
İbrahim Hakkı Konyalı da divan ile ilgili şunları söyler:
Karaman’da avukat sayın Baha Kayserilioğlu’nda çok eski yazma harekeli bir Yunus divanı gördüm, okudum, inceledim. Karşımda bir Konyalı konuşuyor sandım. İfade Konya şivesiyledir. Tabir caizse Konyalıca konuşmuştur. Yunus Emre devrinin Berlin’i, Londra’sı, Paris’i veya Newyork’u olan irfan merkezi Konya’da ve şive farkı olmayan Karaman medreselerinde okumuştur.
Divan ile ilgili bir başka hatıra da Mustafa Tatçı’ya aittir. Divana ait bir hatırayı da Mustafa Tatçı’nın ağzından, kendim dinledim. 2009 yılındaki Yunus Emre sempozyumunda katılmak üzere Karaman’a gelen Mustafa Tatçı ile bir saat kadar öğretmenevinde sohbet ettik. Kendisine Yunus Emre Divanı Karaman nüshasını nasıl bulduğunu sorduk:
- Hocam Karaman nüshası ile nasıl tanıştınız?
-O konuyu sormasaydınız keşke. 1980’lerin başında Yunus Emre divanlarını incelerken, Karaman nüshasını da incelemek istedim. Divanı incelemek istediğime dair bir mektubu, Baha Kayserilioğlu’na gönderdim. Aradan birkaç ay geçti. Bir gün, bir mektup geldi. Açtım baktım mahkeme daveti. Davacı Baha Kayserilioğlu. Davalı Mustafa Tatçı… Konu ise Yunus Emre Divanı’nı elde etmek istemem imiş.
Davanın sonucunda aleyhime bir karar çıkmadı. Tersine hayırlı da oldu. Çünkü Kültür Bakanlığı kütüphanelerindeki yazma eserleri kullanmamız yasal olarak yasaktı. Bu dava aşamasında evrensel değeri olan eserlerler için telif ücreti ödenmemesi gerektiğini, yazma eserlerin halk araştırmasına açılması gerektiğini ısrarla vurguladık.
Konuyu, zamanın Kültür Bakanı Mesut Yılmaz’a bizzat ben açtım. Nihayetinde yazma eserlerin halkın araştırmasına açılmasına dair yasal düzenleme gerçekleştirildi.
Divandan bölümler yayınlayan Ahmet Talat Duru Amca, divana ait hatırasını şöyle anlatır:
“Karaman’da el yazması eski bir Yunus yazması vardır. …Bu divan, sayın avukat Baha Kayserilioğlu muhafazasındadır. ...Baha Kayserilioğlu’nda el yazması bir Yunus Emre Divanı varmış kimseye el değirmiyormuş söylentisi doğru değildir. Ben kendilerinden birkaç parça fotokopi istediğimde, divanın büyük bir kısmını bana getirdi. Ve böylelikle bu kadar kıymetli bir eserin aslında uygun yayını yapmış oluyoruz. Şiirlerin bir kısmı gazel tarzında olup mesnevi tarzında olanı da vardır. Çok anlamlı ve sade, bu günkü konuştuğumuz Karaman lehçesinin hemen hemen aynısıdır. Yüzyıllar önce bu kadar sade Türkçeye aruz veznini uydurabilmiş bir şair daha yoktur…
(Mustafa Tatçı Bey’in bahsettiği yasal düzenleme, Bakanlar Kurulu’nun 25/09/1986 - 86/11038 tarih ve no ile çıkardığı, Kamu kurum ve kuruluşlarına ait eserlerden faydalanma usul ve esasları hakkında tüzüktür. Bu tüzüğe göre artık herkes Türkiye’deki el yazmaları kütüphanelerinden birine gidip araştırma yapabilir ve araştırmalarını kitaplaştırabilir.)
Divan kullanılmaya başlanıyor!
Bu nüshayı şimdiye kadar iki kişi kullanmıştır. İlk kullanan da Mustafa Tatçı’dır. Mustafa Tatçı, 1990 yılında Kültür Bakanlığı yayınları içinde çıkan Yunus Emre Divanı adlı eserinde kullandığı birinci derece kaynak divanlar içine Karaman Nüshası’nı da ilave etmiştir.
Divanı ikinci kullanan kişi ise Ahmet Talat Duru’dur. Ahmet Talat Duru, Yunus Şeyhliği(1993) adlı kitabında ve sonra yayınladığı Belgelerle Yunus Emre(2004) adlı kitabında düzeltmelerle divanın Risaletün Nushiyye bölümünden ve divan kısmından beyitler çevirerek yayınlamıştır.
Divanın son durumu nedir?
Divanın aslının halen Baha Kayserilioğlu’nun İstanbul’da yaşayan oğlu, Ertuğrul Kayserilioğlu’nda olduğu söyleniyor. Belediye Başkanı Dr. Kamil Uğurlu, bu divanı, Karaman’a getirtmek için birkaç görüşmede ve girişimde bulundu. Divan, Karaman’a geldi gelecek derken, şu ana kadar bir sonuç alınamadı.
Yine Sayın Mustafa Tatçı’nın tarafımıza aktardığı bilgilere göre YKB Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesi, Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nı satın almak istemiş. Ya da divanın Karaman Nüshası bu kuruma satılmak istenmiş. Ancak divan için istenilen 500.000 (Beş yüz bin) TL gibi yüksek fiyat, divanın satın alınmasına engel olmuştur.
Kaynaklar:
İbrahim Hakkı Konyalı, Karaman Tarihi, İstanbul 1967, s. 393
Cahit Öztelli, Belgelerle Yunus Emre, Ankara 1977 s.27-28
Ahmet Talat Duru, Yunus Şeyhliği, Karaman 1993 s.43
Ahmet Talat Duru, Belgelerle Yunus Emre, Karaman 2004
Kaynak kişiler:
Ahmet Talat Duru
Mustafa Tatçı
Not: Divan hakkında bildiklerini paylaşan Talat Duru Amca’ya ve Mustafa Tatçı Bey’e cân-ı gönülden teşekkür ederim.
Yunus Emre Divanı Karaman Nüshasının ilk sayfası. Mikrofilme kısmen renklendirme uygulanmıştır.