Eski lezzetler hep damağımızda durur. Hep o lezzetleri yeniden tadabilmek, eskiye olan özlemimizi giderebilmek için çabalarız. Bir türlü yakalayamayız geçmişin o tadını çoğu zaman...
Zaman zaman bir kuru keş yerken, bir tarhana çorbası içerken uzaklardan bir şeyler çağrıştırır bir şeyleri... Bir türlü o şeyin ne olduğunu bilemeyiz...
Yediğimiz her şeyi bir şeyle karşılaştırırız.
O bir şey işte bu standardımızdır bizim. Standardımız da anamızın tertemiz eliyle yaptığı yemeklerdir. Karşılaştırdığımız budur aslında... Tadı, tuzu, kıvamı... Onun üstünde veya altında oluşuna göre beğeniriz veya beğenmeyiz. Beğenmesek te asla söylemeyiz, söylemeye korkarız... :)
Eşlerimiz tepki gösterecekler bu söylediklerime ama böyle kardeşim. Ne yapalım! :)
Hep o anamızın yaptığı yemekleri ararız. Yaklaşırız, uzaklaşırız ama hep ararız... Aslında anamızın eli kadar eskinin yiyeceklerindeki doğallıktır o lezzeti veren...
Hani bir salatalık kırarsınız, evin içi salatalık kokar ya! Aynı öyle... İşte o kokuyu veren yetiştirenin eli-emeği kadar ürünün doğal oluşudur.
*
Ahmet ve Yasemin kardeşimin doğal ürünler bahçesine gittim...
Ayağınıza kadar geliyor artık doğal ürünler, yerel lezzetler...
Bir ana eli kadar tertemiz, güvenilir, doğal ve bir o kadar lezzetli...
Tebrik ediyorum kardeşim...
Böyle bir şeye çok ihtiyaç vardı.
Güzel bir düşünce ayrıca takdir edilesi iyi bir hizmet...
https://www.yasemininbahcesi.com/