Denk geldiğinde TRT Belgesel'de “Su Savaşları” diye bir program seyrediyorum.
İki Türk, arabalarına binip suyu olmayan Afrika ülkelerine gidiyorlar ve orada yaşayanlara temiz içme suyu sağlıyorlar. Güzel bir program. Suyun ne kadar önemli olduğunu öğreniyorsunuz..
Ancak bence önemli bir şey daha var...
İnsanlara temiz içme ve kullanma suyunu temin etmek devletin bir görevidir. Siz bir şehirde kendi kafanızdan sondaj vurup su çıkaramazsınız... Herkes bir boru döşeyip evine ayrı kaynaklardan su getiremez, olmaz böyle bir şey... Yani bu görev devletin bir görevidir.
Oralarda bir devlet yok!
Yahut bir devlet var fakat vatandaşlarının eşit şartlarda yaşatmıyor. Çünkü apartmanlar var, şehirler var ve oralardakilerin bir su sorunu görünmüyor. Bu da ayrı bir konu...
Ancak o ülkelerin insanlarına temiz su temin edemedikleri bir gerçek ve taa Türkiye'den birileri buradaki insanların fizyolojik bir ihtiyaç olan suyu sağlıyor, oranın insanlarına yardım ediyor.
Mesela Almanya'dan çıkıp gelip senin bir şehrine, köyüne susuz kaldığın için sana su temin etmeye, yardıma gelse, sondaj vursa, kanal açsa, devletin yapması gereken bir işi başka ülkenin adamları yapsa ne düşünürsün?
Her ne kadar insanlarımız arasında ekonomik yönden uçurum varsa da, paylaşım adil değilse de bunları görünce bizim büyük ve kaynakları bol, zengin bir ülke olduğumuzu ancak yönetimde eksikliklerimizin olduğunu anlıyorum.
* * *
Ancak bugün bizde de su sorunu var...
Şu anda yok gibi görünse de yarın bu sorun artacak... Neticede günübirlik yaşamıyoruz. Geleceğimizi düşünmek zorundayız!
Bu ülkeye Allah göstermesin bir şey olsa altı kuru kimileri için başka ülkeye kaçmak, başka yerlerde yaşamak zor değil ama bizim gidecek başka bir yerimiz yok!
Bu toprak, bu ağaç, bu yeşil, bu su bizim!
Bugün görünen o ki, yer altı suları çekildi. Bu gidişle bitecek, topraklarımız da çoraklaşacak!
Bu, "Allah yağmur, rahmet vermedi, Allah'ın işi kardeşim ne yapalım!" diyerek aynı depremde olduğu gibi geçiştirilecek bir hadise değil. Su hayat, su can, yaşamak için havadan sonraki ilk şey...
Suç, sorumluk Yaratan'a yüklenerek göz ardı edilemez.
* * *
Hiç kimsede veya bir kurumda buna dair bir çalışma görünmüyor.
KMÜ çıksın bir araştırma yapsın, bu yer altı sularının çekilmesinin sebepleri nelerdir? Bu sebepler nasıl ortadan kaldırılır? Alternatif kaynaklar nelerdir, ne yapılmalıdır? Araştırsın...
Üniversitelerin görevlerinden biri budur.
NASA'nın onar yıllık periyotlarla yayınladığı ülkelerin su durumunu çeken uzay görüntülerine ve sularımızın nereden nereye geldiğine baksınlar!
Bu araştırma yerel bazda hangi kurumu ilgilendiriyorsa ilgili kurumlarla koordinasyon yapsın, ulusal bazda sorunun çözümü için de milletvekilleri, siyasileri bilgilendirsin. Milletvekilleri de gereğini yaparak sorunu çözsün.
Bazı illerde yüzlerce obruk oluştu. Pek çok şeyde olduğu gibi ilgililer sağır numarası yapıp görmezden geliyorlar.
Vekiller de saksı değil! Seçildikleri zaman işleri bitmiyor. Görevleri işe adam almak, onun bunun tayinini yaptırmak değil, onunla bununla uğraşmak değil, ülkenin sorunlarını çözmek...
Ben su sorununun, kontrolsüz açılan sondajların, mısıra verilen teşvik nedeniyle mısır ekiminin çoğalmasının, insanların suyu hoyratça kullanmasının bir neticesi olarak görüyorum.
Mısır ekenler kızarsa kızsınlar... Onların üç kuruşluk menfaatleri yüzünden benim torunlarım susuz kalamaz. Kimse suyumu yok edemez.
Çünkü susuzluk yok olmaktır.
Susuzluk yok olmaksa bu sorunu çözmemek de bir ihanettir!