Kırk yılı geçti... Yıllar önce aldığım bir ders var benim ve o desten hiç taviz vermedim. Hep aklımın bir köşesinde durur.
İlk görev yerim Konya-Ereğli idi. Tam 18 yaşındayım ve başarılı bir okul dönemim sonrası çevre sağlığı teknisyeni olarak atamam yapılmıştı.
O zamanlar Çevre Sağılığı Teknisyeni yok... Hani bir ilde bir kaç çevreci belki... Önceden Sağlık Memurlarının yaptığı işlerin çevre sağlığını ilgilendirenlerini "çevreciler" yapıyordu. Bunun ilk zamanlarıydı kısacası...
Bakkal, manav, kasap, pastaneden tutun, marangoz, kaportacı, boyacı, bütün fabrikalarına kadar ruhsat veriyorduk. İçtiğimiz suların yediğimiz bütün gıdaların denetimlerini yapıyorduk.
İlçede bu işleri yapan tek kişi olmanın da verdiği havayla okuldan aldığımız derslerin uygulaması ile karşı karşıya idim. Hava dedim, çünkü neredeyse bütün esnaflar beni tanıyordu. Ereğli'nin o ana caddesinde yürürken "Yunus bey bir çayımızı içmez misiniz" diyen esnaftan geçilmiyordu.
Sonra anacığımın rahatsızlığı nedeniyle Karaman'a tayin istedim ve geldikten bir hafta sonra rahmete kavuştu.
Aradan bir kaç ay geçti. İlk çalıştığım yerdeki arkadaşları, dostları görmek için Ereğli'ye gittiğimde, o beni tanıyan esnafların hiç biri beni tanımıyordu. Çok zaman geçmemişti halbuki...
Hayatımın en önemli derslerinden birini o zaman aldım. Demek ki önceden bana gösterilen sevgi, saygı, ilgi benim şahsıma-kişiliğime değil, benim yaptığım işeymiş, makamaymış. Demek ki "Kişinin makamına gösterilen saygı sahte ve geçiciymiş. Önemli olan kişinin kişiliğine saygı duyulmasıymış"
Vali olsan ne yazar, Cumhurbaşkanı olsan ne yazar arkandan "iyi insandı, adamdı" denmedikten sonra... Makamın ne önemi var ki sen adam olmadıktan sonra!
Hani bir söz var; "Kişiliğini makamdan alanlar makamı gittikten sonra kişiliksiz kalırlar" diyor.
İtibar makamla elde edilmezmiş meğer...
Sonra Recep Yazıcıoğlu'nu tanıdık bir vali olarak. Rahmete kavuştu ama zihinlerde hiç ölmedi. Bende iz bıraktı. Allah rahmet eylesin, makamı cennet olsun...
* * *
Vali devletin ildeki temsilcisidir. Devletin sıcak elidir. Devletin gözüdür, kulağıdır.
Halk valiyi devlet bilir, devlet görür.
Halk bir validen ne ister?
Köyüne yol ister, tarlasına su ister...
Hastaysa şifa bekler, dertliyse deva bekler...
Merhamet, ilgi, adalet, güven ister...
Hepsi bir tarafa, bir güler yüz, sıcak bir elin başını okşaması yeter insanlar için.
Mesele "ne oldum" dememek, insanları küçük görmemek... Asıl mesele gönüllere girmek!
Karamanlı Yunus'un bununla ilgili pek çok şiiri var.
Miskinlikte buldular, kimde erlik var ise
Merdivenden ittiler, yüksekten bakar ise
Er odur alçakta dura
Yüceden bakan göz değil
Devletin vakarını, tarafsızlığını, onurunu bilen kaç idareci, kaç vali geldi, kaçı gitti...
İyileri vardı ama devletin ağırlığını taşımayanları da vardı. "Tarafsız devlet" anlayışını bozanları, iş bilmezleri vardı, makamı ile şeref kazandığını zannedenleri, elde ettiği güç ile "yüceden bakan göz" olanları...
Siyasetçilerden emir alanları, gücün emrine karşı olanlara "öteki" muamelesi yapanları...
Durumdan vazife çıkarıp makam kaybetme korkusuyla hak, hukuk çiğneyenleri...
İnsani bir duyguyla, nezaketle "hayırlı olsun" demek için bile randevu istediğinizde randevu vermeyip makamına kabul etmeyen, güce yaranma güdüsüyle kimilerine "öteki" muamelesi yapanları, halkın uzattığı eli geri çevirenleri, kıranları...
Halkı azarlayanları, küfredenleri bile olmadı mı?
Neçelerini gördük, izledik televizyonlarda, sosyal medyada.
Bir kaçı dışında hangilerini hala hatırlıyorsunuz? İsimlerini bile unutmadık mı?
Şimdi ilimize ilk defa böyle bir Vali geldi. Halk ile iç içe...
Halkın arasında geziyor. Bunun için bir korumaya ihtiyaç duymuyor. İnsanlarla konuşuyor, dinliyor onları ve sorunlara hemen çözüm buluyor. Zengin, fakir, arkası güçlü, sırtı kalın, siyasetçi diye ayırım da yapmıyor.
Zengin sofralarında gezmiyor. Gençlerin sabah evine gidip bekâr sofrasına kendi elleriyle "soğanlı menemen" yapıp birlikte yiyebiliyor.
Devletini koruyor, milletini seviyor... Devletin sıcacık eliyle engelli yahut özel insanları kucaklıyor, "Devlet Baba" anlayışını zihinlere kazıyor.
Aslında Devletin yapması gerekeni yapıyor. Halkın devletten beklediğini yapıyor.
Bundan dolayı halk da valiyi seviyor. İz bırakacaklar içinde görüyorum işte...
Recep Yazıcıoğlu ile aynı!