Hani varlığından mutlu olduğunuz
insanlar vardır. Onları sık görmeseniz de güç alırsınız onlardan. Varlığı
yeter, yani yaşadığını bilmeniz yeter. Ata-Baba gibi yani, dağ gibi arkanda...
Öyle hissedersin...
Yokluğunda kolunuzun biri kopar
sanırsınız, canınızdan bir can eksilir sanki... Kalbiniz sızlar günlerce,
içinizde bir yerler kanar.
İşte öyleydi benim sevgili abim.
Aylardır yağmayan Rahmet kapladı bugün
toprağı...
Gök ağladı, ruh uçtu bilinmezlere, can
aktı bugün... Sızı kapladı bütün bedenleri...
Yakınlarının; "Yok ölmez o,
ölmez... Yanlışınız var, gelir, gelir..." sözleri çınladı kulağınızda
gecelerde... Gözünüzden yaş oldu aktı sonra cümleler...
* * *
Bir birikimin, tecrübenin ispatı gibi
bembeyaz saçları, "ben ak saçlıyım" der gibiydi. Hani onu birisi
tarif ederken; "beyaz saçlı" diye tarif ederdi. Hem saçı ak, hem ak
saçlıydı benim abim...
Bembeyaz saçı ve onu tamamlayan kalın
beyazlaşmış kaşları ve bunları bütünleyen tavırları ile "Karizma"
kimdir? deseler, hiç tereddüt etmem, bir çırpıda söylerim onun adını... Onu her
gördüğümde de böyle takılırdım, gülerdi.
Ah benim karakteri yüksek, mert abim.
Doğru bildiklerini açıkça ifade etmekten çekinmeyen, eşine az rastlanır, örnek
alınası büyüğüm... Ah benim abim...
* * *
Ne vakit bir sıkıntım olsa, arar
bulurdum. Dertleşirdik. Hep nasihat verirdi. Bilirdi örnek aldığımı...
Bir gün demişti ki, "Bu dönemde
çocuklarınıza acımayın. Zorluğu yaşasınlar, hayatı öğrensinler." Dönem
dediği; çocukların içinde bulunduğu çağ itibariyle dönem yani...
Sonra bir gün yanına gittiğimde beni
görünce kalkıp sarılıp ağlamış, ağlamıştı... Ve dedi ki; "Dünya güzel.
Bırakın çocuklarınız rahat yaşasın..."
Anlamıştım ona hayatın verdiği acıyı,
acının kattığı acı tecrübeyi...
Bir öğretmen arkadaşın çocuğunun
düğününde karşılaştığımızda içini dökmüştü sanki. Sırlarını paylaşmıştı kısacık
sürede...
Süre kısa ama bir ömürdü o
paylaştıkları...
* * *
Hayalperest değildi. Realist ve akılcı
bir dava anlayışına sahipti. Sağlam karakterli, iyi bir Türkçüydü. Kimseye
eyvallah etmez, doğru bildiklerini de açıkça savunurdu. Pratik zekasıyla anında
çözüm üretirdi. En önemlisi geleceği okurdu.
Hiç unutmam... Yıllar önce demişti ki;
bugünün en önemli sorunu "Adaletin olmayışı". Yıllar sonra adaletin
devlet olduğunu, hukuk anlayışının yok olduğunda devletin yok olacağını,
yaşayarak öğrendik.
Paylaştığım yazılarıma yorumları ile
katkı yapardı benim abim...
* * *
Dün bir öğrencisi aradı beni. Yıllarca
üst düzey görev yapmış. tanınan, bilinen ve sevilen isimlerden biri...
"Abi bana öğrenciliğimde takım
elbise almıştı" dedi. "Bir gün de bayramda flama tutacaktım,
ayakkabım eskiydi, bot almıştı" dedi. "Hatta botu giydirdi,
bağcıklarını da kendisi bağlamıştı..." dedi.
Yokluğunda hatırlanıyor işte kimi
şeyler. İşte onlarla gidiyorsun o bilinmezlere.... Aslında seni hayattayken de
var eden şeyler, yokluğunda da var ediyor seni.
Çoğu bilmez ama işte böyleydi benim abim...
* * *
Beyazlara sığmaz kocaman uzun bedeni
toprağa buluştu bugün...
Kürek alamadım elime... Alıp ta toprağı
atamadım üstüne... Gelmedi içimden...
Yavrumun doğum günü senin ölüm günün
oldu.
Ömür dediğin bir kaç dakika, bir kaç
saat...
Biz de yakınız sana,
Hani bir kaç saat, bir kaç dakika...
Ah benim sevgili abim, Remzi hocam...
Allah rahmet eylesin
Gitti diyoruz ya... Gidenler, geride hoş bir sedâ bırakamayanlardır. Remzi hoca gitmedi; o gönüllerde...
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun ADAM GİBİ ADAMDI....
Gerçekten Çok ama çok üzüldük eğitim neferi Mert her sözüyle gerçekleri söylemekten çekinmiyen güzel insan Allah rahmet eylesin mekanı cennet ruhu şad olsun acınızı yürekten paylașıyor sabırlar diliyorum ...