Deprem bize çok açık ve net bir
şeyi gözümüze soktu;
9 bina yıkıldı 100'den fazla kişi
öldü.
İstanbul'da 90 bina yıkılsa, en
az 1.000 kişi ölecek.
900 bina yıkılsa 10.000 kişi...
İstanbul depreminde 48.000
binanın ağır hasar alacağı söyleniyor. Hepsi yıkılsa bu hesaba göre 480.000
kişi ölecek. Yarısı yıkılsa 240.000 kişi ölecek.
Bu depremler gece saatlerinde
olursa rakamları ikiye üçe katla...
Eski yerleşim yerlerinde ise bunu
da iki katla...
Bunlar varsayımlar. Gerçek
rakamlar değil. Yalnızca bugünkü deprem ile karşılaştırdığımız vakit görünen
bu... Allah göstermesin, Allah bize yaşatmasın, dileğimiz bu lakin bir de
gerçek var ki bunlar yaşanacak... Gereken tedbirler alınmazsa da kaçınılmaz...
Olacak...
Açık ve net belli...
Aslında sayılara takılmıyoruz
çünkü 1 kişi de olsa değişmez. Hiç bir şey bir tek İdil-Elif-Ayda bebek gibi
enkazda kalan bir bebeğin bir tırnağına değmez.
Şimdi gerçek rakamlara bakalım ve
bir mukayese yapalım;
Resmi rakamlara göre 1984-2020
yılları arası yani 36 yıl boyunca polis, asker, korucu, güvenlik görevlisi
toplam 8 bin 128 insanımızı şehit vermişiz.
36 yıl boyunca bir mücadele
veriyorsunuz ve ülkemi böldürtmem diyorsunuz, varlığınızı korumak ve sürdürmek
adına şehit veriyorsunuz. Ancak bir kaç saniye içinde şehit sayısından kat kat
fazla insanınızı bir anda kaybediyorsunuz. Üstelik kadın, çocuk, yaşlı, genç...
Sivil...
Sadece 1999 yılındaki Gölcük
depreminde resmî raporlara göre 17.480 can kaybedildi. Resmî olmayan bilgilere
göre ise yaklaşık 50.000 can kaybı olduğu söyleniyor. Bir kaç saniyelik bir
depremde verdiğiniz bu kadar.
Gerisini siz düşünün...
* * *
Depremden sonra yardıma
eyvallah... Bizim insanımız yardım konusunda duyarlıdır, gereğini yapar,
varını-yoğunu döker, bunda hiç tereddüt yok. Her kurumun, STK'nın, her insanın
zaten vazifesi...
Cemaat, tarikat yapılanmalarını
saymıyorum, onlar il seçiyor, adam seçiyor... Kendinden olmayan kim olursa
olsun enkaz altında ölmesine razı...
Elazığ-Malatya depreminde, deprem
için toplanan 7 milyon 925 bin dolar parayı deprem için kullanmayıp bir
cemaate, Ensar'a veren, bunu da kabul eden, pişkin pişkin söylemekten
çekinmeyen Kızılay'ı da saymıyorum...
Devletin sildiği büyük iş
adamlarının vergi borçlarının bugün deprem için toplanan paralarla mukayesesini
yapmıyorum. Silinen borçların deprem için harcadığı varsayımını da
yapmıyorum.
Sayıştay raporlarına göre 2019
yılında Cumhurbaşkanlığı’nın yıllık harcaması bir önceki yıla göre 4 kat
artışla 3.6 milyar TL. olmuş. Böl 365'e; 9.863.013 TL. Yani bir günde 10
milyona yakın para gidiyor. Al bu parayı deprem için toplanan para ile mukayese
et, cemaatlere verilen yardımı çıkar, silinen vergi borçlarını ekle, elde
kalana bak!
Geçmişte herkesten alınan deprem
vergilerinin nerelere harcandığını da bir kenara koyuyorum.
Bugün toplanan paraların ne
kadarının deprem harcanacağını da bilmiyorum.
Ben bunları saymıyorum...
* * *
Depremlerde fırsatçılar vardır.
Kimi siyasetçiler depremden sonra ortaya çıkarlar, zaten deprem Allah'ın
getirdiği bir felakettir önüne geçilemez, dağıtırsın battaniyeyi, çadırı,
yemeği, verirsin evini kaybedenlere şu kadar para, iş biter gider. Ateş düştüğü
yeri yakar. Ölen ölmüştür, takdir-i İlahi... Hani oy getirmese de getirdiği yeter,
hiç değilse zararı da olmaz. Dağıtılan yardımları çalıp çadırlarına götüren
Suriyelilerden farkları yoktur bunların. Deprem öncesinde harcanan paralar
bunlar için oy getirmeyen ölü yatırımdır. Siyasette böyle düşünür.
Ben bunları hiç saymıyorum...
Açıkçası bu tip fırsatçıları adam-insan yerine de koymuyorum. Ayda bebeğin
soluduğu tozlu-topraklı hava haram olsun Allah'tan korkmaz, kuldan utanmaz
fırsatçılara...
Hayatını kaybedenler, yakınlarını
kaybedenler bir yana; "Sen gitme abi, gitme elimi bırakma abi..."
diye yalvaran delikanlının çektiği acının sorumluluğunu ve bunun acısını
yüreğinde taşımayan, insan olur mu? Bunlar olsa olsa insan maskesi takmış bir
canavar olur.
* * *
Sözün özü...
Bakın kardeşim!
Maddi hasar sorun değil, millet
gereğini yapar.
"Felaketin önüne
geçilemez" doğrudur. Ama "kader" bu değildir. Bu
"kader" değildir. "Allah'tan geldi ne yapalım kardeşim!"
demekle siyaseten ardınızda bir sürü insanı ikna edip sürükleyebilirsiniz belki
lakin depremde verilen can kayıpları lafla azalmaz. Başka ülkelerin yaptığı
gibi tedbirini alacaksınız.
ALACAKTINIZ!
"İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın" sa....
Mesele öncesinde, öncesinde, öncesinde...