Herkes kendi ilgi alanına göre değerlendirir gördüklerini...
Avrupa'ya giden bir doktorun, mimarın, mühendisin veya hiç okul okumamış birinin gördüklerini, yaşadıklarını anlatması aynı olmaz.
Bir kadın kendine göre görür, erkek kendine göre gördüklerini anlatır mesela...
Karnı aç biri için kimi şeyler çok önemsizdir mesela... Yahut korku içinde olan birine sizin yaşadıklarınızı anlatmanız bir şey ifade etmez...
Kimileri de maldır, ne derseniz boştur, bunlar da bu ülkenin üstüne yüktür. Ne çekiyorsak bunların yüzünden çekiyoruz, bu da ayrı bir konu.
Uzatmak mümkün ama ben ilimizde pek de görünmeyen bir şeyi yazmak istedim. Kötü şeyleri gördüğümüz kadar iyi ve güzel olanların da hakkını vermek, taltif etmek lazım ki güzellikler artsın...
* * *
Karaman yıllar içinde nereden nereye geldi...
Yıllar önce bir Belediye Başkanı'nın yanına gitmiştim. Yanındakilere; "Pazarlardan sonra pazar artıklarını temizlettiriyorum" diye övünüyordu.
Hâlbuki mahalle aralarında ahırlar vardı ve bir günde tonlarca gübre çıkıyordu. Sinek, koku, pislikti her yer ve başkan diyordu ki; "İlimiz büyük bir kent olma yolunda..."
Yanındaki iki kişi de bunu destekler mahiyette konuşmalar yapıyordu.
Başkana ahırların şehir dışına taşınmasının gerekli olduğunu, her yerin ahır koktuğunu söylemiştim ve "Karaman bu gidişle bırakın kent olmayı bok şehri olacak" demiştim.
Sonra Urgan Mahallesi yapıldı, ahırlar Urgan'a taşındı. Tabi ki bir süreçti bu ve mahalle aralarında ahırların olması şehirleşmeye buna engeldi. Zaman içerisinde taşındı hepsi ve şehir ahır kokusundan kurtuldu!
* * *
Bir Belediye Başkanı döneminde de Karaman'a TEMA'nın kurucusu Toprak Dede Hayrettin Karaca gelmişti ve Belediyenin toplantı salonunda konuşmuştu.
Ben ömrümde Toprak Dede kadar Milliyetçi ve Türklüğüne bağlı öyle çok adam görmedim desem yalan olmaz. Yemekte Coca Colayı görünce hiddetlendi, kaldırttı, ayran getirdiler. “Türkün içeceği ayrandır” diyordu. Çünkü ayran Türkün içeceği idi. Bir Türk, milli bir içeceği varken yemekte başka milletlerin değil, kendi milli içeceğini ikram etmeliydi.
Toplantı salonunda arka taraflardan bir bayan sordu; “Karaman'ı nasıl yeşillendireceksiniz?” diye. “Ben değil, siz yapacaksınız. İşlerinizi başkalarına havale etmeyin. Siz bir bireysiniz ve ben ne yapabilirim ki demeyin, ben yapabilirim deyin, kendinize güvenin, siz yapacaksınız, sen yapacaksın kardeşim...” demişti. Beni çok etkilemişti bu söz ve ömrüm boyunca bir küpe oldu kulağımda.
Ağacın onuru, merhameti mi olur demeyin, olur!
"Meşe ağacı ekin" diyordu Hayrettin Dede. Türk ile özdeşleştirmişti meşeyi ve meşenin faydalarını anlatmıştı. Çünkü meşe Türk demekti onun için. Meşe; gücü, kudreti ve bilgeliği temsil eder, Türk milleti gibi uzun ömürlüdür diyordu. Meşeyi anlatırken adeta Türklüğünü yaşıyordu.
Yalnız akasya ağacına da müthiş düşmandı. Emperyalist diyordu. Akasya yayılır gider, her yeri sarardı, sadece kendini bilir, başka canlıların yaşamasına izin vermezdi, kaypaktı akasya... Gâvur demekti, düşmandı akasya ağacı...
O zamanın Belediye Başkanından salonda herkesin önünde söz aldı. Şehri güzelleştirmek için akasya ağacı dikilmeyecek, meşe dikilecekti. Söz verdi zamanın başkanı ama sözünde durmadı, şehrin içinde esnafın dükkânının önünü kirleten mahlep ağaçlarını kestirdi, her yere top akasya diktirdi.
* * *
Dedim ya herkes bir yönden bakar. Benim gördüğüm bir şey var ve pek çok kimse hiç dikkat etmiyor belki de önemsemiyor.
Kimi Belediyenin aldığı su parasının düşük olduğunu görür, kimi otobüs paralarının azlığını, kimi Karaman'a yakışır kaldırımları, kimi eski ve virane evlerin yıkılıp park yeri yapılmasını görür, önemser.
Ben ilimizde refüjlerin arasının çeşit çeşit çiçeklerle dolu olduğunu görüyorum. Kilometrelerce... Müthiş!
Öyle çok da kolay değil bütün şehrin çiçeklerle donatılması. Atatürk Bulvarından, Alparslan Türkeş Bulvarına, A.Zeki Velidi Togan Bulvarından Yavuz Sultan Selim Bulvarına, şehrin dışındaki Dereköy yolundan Hastanenin önünden, saatli göbeğe kadar bütün refüjlerin arası çiçek dolu.
Bütün göbeklerin-kavşakların yeşillendirilip rengârenk, çeşit çeşit çiçeklerle donatılması bunu önemsemeyenler için değer mi bilmiyorum ama gören gözler görüyor. Mükemmel bir düşünce!
Ben Karaman'ın ahır kokan mahallelerinden çiçek kokan caddelerine geliş sürecinde başta Belediye Başkanı olmak üzere, ilgili yöneticilerini, emeği geçen tüm çalışanlarını kutluyorum.