BİR YAZ AKŞAMI
Talat DURU
Sıcak bir yaz gününde akşam yemeği vakti., mevsim dolayısı ile hayli sıcak olan hava, asfaltlardan ve çevre apartmanlardan gelen bunaltıcı hararet ile birleşince, ortalık sıkıcı bir hale geliyor. Üstelik arabaların korna lastik ve fren seslerini de buna ilave edersek oluşan presi siz tahmin edin. Camları kapıları kapatıyoruz. Klimanın serinliğinde yemek yiyoruz. Bu atmosfer içerisinde iken, Arnavut kaldırımı döşeli sokakları ve bu sokaklardan civar çeşme ve havuzlardan akan ve sesi şırıl şırıl evimize kadar gelen ufak derecikler, hayat dediğimiz bahçelerinin bir kısmına kasaba taşı döşeli evlerimiz yadıma geldi. Hayatın bir bölümüne sebze ektiğimiz bu evlerde yaz günleri bir başka olurdu.
İkindi üzeri hayatın münasip bir yerine sergi serilirdi. Taban, keçe hasır, çul çuval ne varsa serilir, duvarlara dayama yastık dayanır ve minderler konulurdu. Akşam yemekte tabiat bütün canlılığı ile kendini gösterirdi. Ağustos böceklerinin ve siyah çekirgelerin gayretli ötüşlerine bahçe aralarından puhu kuşların konuşur gibi sesleri karışırdı.
Kahveli bahçeden gelen ince saz a çevreden gramafon sesleri karışırdı. Gramafonda Müzeyyen hanım, enginde yavaş yavaş, yada Safiye hanım Menekşelendi Sular şarkıları uzaklardan ılgıt ılgıt gelmektedir.
Çarşı tarafında kahvelerden şekerli bir kahve bir yandan çarklı sesleri sanki evin içindeymiş gibi gelmektedir. Bugün bunlar yoksa bunda kabahat bizdedir. Tabiatı yok ettik. Kendimizden başkasına yaşam hakkı tanımadık. Ne yazık bu güzel şeyleri biz yapamıyoruz.