Kitap Fuarı konusundaki gözlemlerimi, başka bir program nedeniyle burada olamayacağım için fuar bitmeden yazmak zorunda kaldım. Kalan iki günde belki söylediklerimin bir kısmı gerçekleşirse şimdiden affola.
Öncelikle, büyük bir arzu ile fuarı gerçekleştiren ve onu gelenekselleştirmeyi hedefleyen Karaman Belediyesine teşekkür ederim. Türkçe Bayramında yapılması planlanan ancak, bazı nedenlerden dolayı geciken kitap fuarı, katılım zenginliği sorunu yaşaması nedeniyle eleştirildi. Fakat gerek Karamanın nüfusu ve gerekse de ilimizin kitap ile ilişkisi büyük sorun oluşturduğu için, katılım konusunda firmaların hevesli olmayacağı aşikâr.
Kendime sıkça şu soruyu sordum.
Bu fuara toplumun hangi kesimleri koşa koşa gelir?
Veya gelmeli…
Başta öğretmenler ve öğrenciler olmalı diye düşünüyorum.
Tüm eğitim camiası.
Milli Eğitim Müdürlüğü öncülüğünde planlı ve disiplinli bir ziyaret takvimi olmalı gibi geliyor bana. Fuarı gezen herkesin, fuardan asgari bir beklentisi olmalı. Ona göre gezmeli. İsmet Paşa Caddesinde gezer gibi fuar gezmenin bir anlamı var mı ki?
Gelen okulların öğrencileri Karamanlı Yazar ve Şairler konusunda bir ön bilgilendirme yapmalarını ve onların standlarını ziyaret etmelerini önermeleri beyhude bekledik. Kitap satın almalarının ötesinde bir beklenti bu. Çocuklarımızla kısa temaslar ve diyaloglar belki de umulandan daha fazla bir etki oluşturabilir diye düşünüyoruz.
Fuar gezileri için görevlendirilen öğretmenlerimizin dışında eğitim camiasının hem muvazzaf hem de emeklilerinden pek ilgi görülmedi.
Düşündüm… Düşündük…
Milli Burjuvazi, toplumun sanat, kültür ve edebiyat dünyasının hamisidir. Bu bütün dünyada böyledir. Bir şehrin edebiyat, kültür ve sanatını omuzlarına yüklemiş götüren kesimlerin en yakınında olması gereken sanayici ve iş adamlarımızdan fuara ilgi sıfırın biraz üstündeydi. Üstüne çıkmasının nedeni de, her zaman olduğu gibi Saray Holding’ in sıcak elini omuzlarımızda hissetmemizden dolayıdır. Sami Özdağ’ ın kültür, sanat, edebiyat ve Karaman konusundaki pozisyonu her zaman bizlere umut verdi.
Bir de Duru Bulgur. İhsan Duru’ nun Türkçe Bayramı boyunca her etkinliğin yanında yer alması, bazı etkinliklerin finansörü olması ve Kitap Fuarında bizleri ziyaret etmesi, çıtayı biraz daha yukarı taşıdı. Ama ülkemizin en büyük sanayi camialarının içinde olan iş dünyasının kahir ekseriyetinden tık çıkmadı.
Bu arkadaşlarımız, Karamanın edebiyat ve sanatta yaptığı atılımı yakından görseler belki de heyecanlanacak ve ilgileri artacak ama bu tanıtım irtibatını bir türlü sağlayamadık.
Ülkesinin kültürüne, edebiyatına ve sanatına yatırım yapan ve onları geleceğin dünyasına taşıyanlar, aynı zamanda kendilerini de bu haddenin haznesinde imtihan edenlerdir. O zaman kendilerine burjuva denilmesini hak ederler.
Gazetecilerden ilgi, sanayicilerden farklı değildi. Karamanda Uyanış gene önder konumunu korudu. Ondan başkasını fuarda göremedik.
Orta sınıf ya yok oldu ya da derin bir uykuda.
Toplumun büyük aklını oluşturan esnaf, imalatçı, üretici kesimler kitap fuarında hemen hemen yoktu.
Toplumun içine düştüğü genel yoksullaşma ile mi ilgili bu özensizlik bilemedim. Belki bunun çok etkisi var. Bu nedenle fuarda kitaplar hayli ucuz tutuldu. Çarşı fiyatının yarısına satmayı esas aldık.
Beyin emekçileri olarak bu tür fuarlardan elbette büyük maddi beklentiler içinde değiliz. Ama bu kadar ilgisizlik ve cansızlık da moralimizi bozmuyor değil.
Siyasiler sefillerde…
Milletin vekilleri nerde…
İki Belediye başkanından başkası kitap mahallesinde değiller ama varlar her yerde…
Savaş Kalaycı ve Atilla Zorlu dışında başkanlarımızın ilgisini çekemedik anlaşılan. Gönül istiyor ki, en uzaktaki başkanımız bile en az birkaç otobüs insan ile kitap mahallesini ziyaret etsinler.
Heyhaaat!
Kitapsız kalmak, ürün vermez susuz toprağa dönmektir. O toprakta tohum çatlatmak kitaplı bir toplumun harcıdır. Niye geri kalıyoruz sorusunu sormak gerek. Ama o soruyu sorabilmek için bile kitap okumak gerek. Hele de cevabı için…
Her şeye rağmen nice fuarlara…
Türkiye'nin işleri işte. 5 milyonluk iş yapar 5 liralık tanıtım yapmaz. Hiç duymadık ki fuarı.
Katılıyorum hocam. Gözlemleriniz harika.
Bir dokun, bin ah işit.. Vatandaş çarşı pazar dolanıyor, kahvehaneler tıklım tıklım dolu…Çene yapmaktan başka şeylere zamanları yok. Yetkililer okuyan bir toplum istemiyor ki zaten, kendilerini niye kitap fuarlarında filan göstersinler. Can alıcı noktalara dokunmuşsunuz Sayın Hocam.