Ramazan, hızına yetişemediğimiz için renklerine vakıf olamadığımız yaşamın renklerini gözlemleme fırsatıdır.
Yaşamı flulaştıran süratimizden, doymak bilmeyen hırslarımızdan hesap sormak için bir nefes molasıdır.
Ramazan ferahlamadır.
Yaşamı yavaşlatmak, tıpkı lokmayı çiğnemeyi yavaşlatarak yediklerimizin hazzına daha çok varmamız gibi onun gerçek tadını almak için bir fırsat yaratmaktır.
Ramazan, kaburgaları bir birine yapışmış ve size doğru gelirken tekme mesafesinden kendisini uzak tutmaya çalışan sokak köpeğini fark edebilmemiz için bir tebliğdir.
Bir şehirde, bir mahallede, bir apartmanda ama daha da ötesi bir toplumda yaşadığımızın ayırdına varmaktır. Kapı bir komşumuzun neye benzediğini anlama zamanıdır.
Ramazan, yatağı kendisine diken olmuş “Ya Rab! Ya derman ya da ölüme ferman” diyenleri fark etme zamanıdır.
Sağlık içinde nefes alabilmenin ne büyük bir nimet olduğunu anlama zamanıdır.
Yediklerimizin, içtiklerimizin ve dahi tüm tükettiklerimizin toplumsal sağlamasını yapabilme fırsatıdır. İnsanın, komşusu aç yatarken kendi karnının da doymadığını hissetme zamanıdır.
Yalnızlığın etrafımıza ördüğü uğursuz bir duvarın yer ile yeksan olmasına vesile oluşturma çabasıdır.
Ramazan, sağlıklı bir ailemiz olmasının ne büyük bir zenginlik olduğunu öğrenme zamanıdır.
Ramazan yaradılanın, yaratılış gerekçelerini hatırlama zamanıdır.
Velhasıl Ramazan insan olduğumuzu hatırlama zamanıdır.