Karaman’ da Uyanış gazetesinin yayınına başlamak için daktilonun tuşlarına ilk basıldığı andan bu güne 56 yıl geçmiş.
Yayınlanmasından kısa bir süre sonra günlük gazete olarak çıkmaya başlayan ve büyük heyecanların, büyük ideallerin taşıyıcısı olmaya aday olan gazetemiz, o günden bu yana bir tek gün ara vermeden yayın yaşamına devam eder gelir.
Bu günkü heyecanı ve geleceğin Türkiye’sinin ülküsü, dünden daha geride değildir.
Toros Dağının birçok noktasında yanan Çoban Ateşleri gibi, ışığının ve ısısının gücünden hiçbir şey kaybetmeden yoluna devam etmektedir.
Gazetecilik salt bir günce oluşturma uğraşından ibaret değildir. Gazetecilik aynı zamanda tarihçiliktir.
Olayları yaşadığımız andan itibaren geçen her an tarihin hanesine yazılmaktadır. Bu durumda tarihin tüm zamanları eskidir.
Esas olan tarihin oluşmasına vesile olanların tüm unsurların, onun karşısındaki görevleri ve duruşlarıdır. Her toplumsal kesim o duruşa göre tarihi anlamlandırır ve geleceği için sağlam dersler çıkarır.
Yani tarihte salt tarafsızlık yoktur.
Gazetecilik de tıpkı tarih gibi tarafsız olamaz. İkisi de bir duruşu, bir tercihi ifade eder.
Bu taraflılık olgusu ya karşı gördüğünüz tarafın tümü ile yok edilmesini ve huzurun ancak böyle sağlanacağını kurgulayarak davranış geliştirmek şeklinde yaşama geçer ya da tüm tarafların sözünün değerli olabileceği anlayışı ile makûlü arama şeklinde bir tutum belirler.
Makûl; akla, bilime uygun davranmak ya da, elverişli, aşırı olmayan, serinkanlı, uygun anlamında kullanılır.
Belki savaşı ve kavgayı aradığımız kadar, makulü arayabilseydik dünya daha mı yaşanılır halde olurdu diye düşünmeden edemem.
Aksini söyleyen düşünürler de var. Savaş olmazdı ama devrimler de olmazdı diyenler var. Ama ben birinci tezin yanında olmayı tercih ediyorum. Çünkü konuşarak yol almak mümkündür diyorum.
İşte Karamanda Uyanış Gazetesinin yolculuğu, tüm fikirleri değerli bulmayı yaşam düsturu olarak benimseyen ve farklı toplumsal kesimlerin bir arada olabileceğini ve büyük işler başarabileceğini savunan bir vuslatın yolculuğudur.
Başlangıçta,
Ödün vermez bir direncin kalesi olan Uyanış, ikinci dalga ile kapısını makule açmış ve toplumun tamamının haklarını değerli görmeye başlayınca da yollarımız çakışmıştır.
Bu da benim şansımdı.
Ahmet Küçükcicibıyık dönemi, hem onun tüm insanımızı siyaset üstü ve millet aidiyeti içinde seven, kucaklayan bir koca gönlün, hem de zalim kardeş kavgalarının bize kaybettirdiklerini gören ve yorumlayabilen bir aydın beynin, bu tabloya meydan okuması dönemidir.
Bu yolda duraksamak, olumsuz mahalle eleştirilerinden etkilenerek makas değiştirmek aklına bile gelmemiştir. Bu direncini tüm gücüyle sürdürmüş ve aynı arayış içerisinde olan benim gibi birçok arkadaşla buluşup yolu daha yürünesi hale getirmiştir.
Kendisi değişirken de bu destansı yolculuğun müdavimleri olan sadık okuyucularını da bir şekilde etkilemeyi başarabilmiştir.
Uyanış’ ın tılsımı buradadır.
“Benim oğlum binâ okur. Döner döner gene okur” anlayışı ile mütemadiyen kendisini tekrarlayan bir kuruluş olmak yerine, toplumsal çıkarlarımıza, akla ve bilme uygun olarak her an değişen ve ilerleyen bir pozisyonu yakalamayı başarabilmiştir.
İnsanları ürküten, onlara batan sivri köşelerini, hareket etme yeteneği nedeniyle yollarda bırakmış ve yarattığı sıcak ortam, toplum tarafından benimsenmiştir.
Bu nedenle de 56 yıldır bu kutlu yolda yürümektedir.
Ayrıca, söz ve kalem ustalığı, belagati ile doğuştan gazetecilik yeteneğine sahip olan, sevgili eşleri, Çoban Ateşi, Yasemin kardeşim ile bu yolculuğun güçlendirilmesi işleri daha kolay hale getirmiştir.
Kendini tekrarlayan her şey dogmaların içinde boğulur. Aklın ve bilimin ışığına doğru hareket eden her şeyin değeri bir gün biçilir.
Karaman’ da Uyanış, kurulu düzene, onun egemenlerine ve dogmalara teslim olmadığı için bu yolculuk mihnetli olmuştur.
Mihnet olmasaydı zaten ortada destan da olmazdı.
Ona minnetimi ifade etmek için, yeni destanlar yazma yolunda ayağına taş değmesin derim.
Cicibıyık Ailesinin bu destansı yolculuğu sürdürecek yeteneğe sahip ve yolun ana görevini bilen evlatları vardır ve üzerlerine düşeni yapacaklardır.
Karamanda Uyanış gazetesini günlük olarak karşımıza getirmeyi başaran harika bir emek kadrosu var. Burada onlara da esenlik ve teşekkürlerimi ifade ediyorum.
112. yılını göremeyeceğim ama o gün Uyanış’a yıldızlarla haber göndereceğim.
Çok yaşa Uyanış! diye…