Türkiye topraklarında en az üç devlet kurulmalı, bölgedeki devletler etkisizleştirilmeli ve BOP kapanı kurulmalıydı. Bölgenin zenginliklerine çökerlerken, ellerine batan dikenleri istemiyorlardı.
Emperyalizm böyle istiyordu ama haydutluklarının önündeki tek engel, “özgürlük ve bağımsızlık karakterimdir” diyen çelik bir kalkan ve yorulmaz bir bilek idi.
O bilek kırılmalı, o kalkan parçalanmalıydı.
O’na, alnından vuruşmayla diz çöktüremediler.
O zaman görünürde ona benzeyen ve onun yerine geçecek sahte bir Atatürk inşa etmeliydiler. Despot, faşist, halkına düşman bir Atatürk olmalıydı bu.
Tüm ihanetlerini Atatürk diyerek gerçekleştirecek olanları çabuk buldular. Atatürkçülüğü, Evrenizm’e dönüştürdüler.
12 Eylül Atatürk’ün ve yarattığı büyük ülkülerinin yer ile yeksan edildiği gündür.
12 Eylül devrimin ruhunun ve kadrolarının derin çukurlara gömüldüğü gündür.
12 Eylül halkın anlamsız bölünmelerin tuzağına itildiği gündür. Bu doğrultuda siyasal İslamın ve bölücülüğün desteklendiği bir zaman dilimidir.
12 Eylül dünyanın en karmaşık toplumlarından birisi olan bir imparatorluk bakiyesinden güçlü bir millet yaratmayı başarmış bir devrim kuşağının tümüyle imha edildiği gündür. Artık bu gün milletimiz 11 Eylül 1980 deki millet değildir.
12 Eylül bu gün bir şekilde halen hükmünü yürütmektedir. Halk ise örgütleri yok edilmiş, medyası esir edilmiş, tüm savunma mekanizmaları bozulmuş vaziyette çaresizliğin pençesindedir.
12 Eylül’ü gerçekten anlamlandıramazsak atacağı her adım milleti yormaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Söylenecek o kadar çok şey var ki✍