1972 – 1975 yılları arasında Karaman Ticaret Lisesinde, okulun ilk öğrencileri olarak okurken bizi hayata hazırlayan meslek derslerinin ve her lisede okutulan kültür derslerinin yanında Satış-Reklam ve Pazarlama, Mal Bilgisi gibi mezuniyetimizden sonra hayatımızda çok lazım olduğunu gördüğümüz dersler de Müfredat programında yer alıyor ve okutuluyordu.
Mal Bilgisi dersi ile ilgili bir hatıramı anlatarak konuya girmek istiyorum. Mal Bilgisi ders kitabımız kalınca bir kitaptı ve içinde tarım ve sanayi ürünlerinin yetiştirilmesi, özellikleri ile ilgili her türlü bilgiler yer alırdı. Mal Bilgisi dersimize okul müdürümüz Nevzat AYDÜZ girerdi. Okula gelen veli ve ziyaretçilerden, müdürün sık sık toplantılara katılmasından dolayı bazen dersimize geç girer, bazen de dersimize gelemediği olurdu. Okul Müdürümüzün derse gelmediği bir mal bilgisi ders saatinde okul müdür yardımcımız ve Daktilografi dersi öğretmenimiz Hasan ÇELİKKOL (Allah Rahmet Eylesin-Mekanı Cennet olsun) derse girdi. “Hangi konuyu işliyorsunuz, ders konusu neydi? diye sordu” Biz de o günkü konumuz olan“Jüt” dedik. “Peki açın Jüt konusunu okuyun size 10 dakika süre veriyorum. Herhangi birkaçınızı rastgele kaldırıp konuyu anlattıracağım”dedi. 46 kişilik sınıf Jüt konusunu ezberledik. Hasan ÇELİKKOL hocamız hangi arkadaşımıza sorduysa o arkadaşımız Jüt konusunu eksiksiz anlattı. O yıllarda öğretmen öğrenciyi tahtaya kaldırır her dersin sonuna doğru 2 veya 3 öğrenciyi sözlü yapardı. Nevzat AYDÜZ hocamız sözlüde 3 soru sorardı. İlk iki soruyu kendisi sorar, 3. soru olarak da “bildiğiniz bir yeri anlatın”derdi. 3. sorunun cevabı olarak her arkadaşımız istisnasız Jüt konusunu anlatırdı. Çünkü her arkadaş ezbere biliyordu. En sonunda Nevzat hocamız “bana bakın bundan sonra jüt yok. Başka yeri anlatın” demişti. Eski günlerimizi yadederek, okul müdürümüz Nevzat AYDÜZ ile vefat etmiş olan ciddi, vakarlı duruşuyla bizlere örnek olan Hasan ÇELİKKOL hocamızı anarak giriş yapmak istedim.
Ticaret Lisesinde severek ve zevkle okuduğumuz derslerimizden biri de Satış-Reklam ve Pazarlama dersiydi. Dersimize okulumuzun en yakışıklı öğretmenlerinden biri olan Abdurrahman PAKSOY hocamız girerdi. Çok güzel ders anlatırdı. Satış-Reklam ve Pazarlama’nın özünde “bir malı üretmeden çok, o malın reklamını iyi yapma, tanıtma ve pazarlama çok önemli, iyi bir tanıtım ve pazarlama yapamazsanız ürettiğiniz malın hiçbir kıymeti olmaz ve bazen da elinizde kalır. Ancak, bir malın reklamını izlediğiniz zaman abartı olabileceğini de unutmayın”derdi. Öğretmenliğe yönelmemizde bize önder olmuş öğretmenlerimizden biridir Abdurrahman
PAKSOY hocamız. 20 -21 Ekim 2018 tarihinde bir araya geldiğimiz “Ticaret Lisesi Mezunları” günümüze kendileri de eşiyle birlikte katıldılar, bizlere okul yıllarımızı tekrar yaşattılar. Kendisine teşekkür ediyoruz. Satış-Reklam ve Pazarlama dersinden çok şey öğrendik. Günlük hayatta en çok gerekli olan derslerden bir tanesi, Fakültede de aynı dersi görmüştük. Şu anda bazı liselerin ders programları içerisinde olduğunu gördüm. Hayatta herkese lazım olan derslerden biri.
Satış-Reklam ve Pazarlama nedir? Hayatta ne gibi faydaları olur? Bu bir sektör müdür? Satışçı dediğimiz pazarlama elemanlarına ne gibi katkılar sağlıyor, satışçılar pazarlama yaparken nelere dikkat etmeliler, Satış-reklam ve Pazarlamanın tüketicilere faydası nedir? Müşteri karşılama ve uğurlama nasıl olmalı? Yazımda bu konulara yer vermeye çalışacağım.
Ticarî faaliyetlerin gelişmesi ile birlikte pazarlama ve satış tekniklerinin gerekliliği ve önemi her geçen gün biraz daha artmaktadır. Satış, reklam ve pazarlama olgusu arz ve talep dengesi içerisinde ticareti oluşturan vazgeçilmez unsurlardan biridir. Bu sebeple pazar kavramını ve pazarlamayı iyi anlamak, satış tekniklerinden azamî ölçüde yararlanmak gerekmektedir.
Bu konular hakkında bilgi sahibi olmamak bu alanlarda çalışan kişiler için büyük bir eksiklik olacaktır. Pazarlama ve Satış Teknikleri Öğretim Programıyla öğrencilere; pazar, pazarlama, pazar araştırması, toplam kalite yönetimi, ürün geliştirme, müşteri karşılama, müşteriyi ikna etme, pazarlama stratejileri, pazarlama organizasyonu, satış teklifinin hazırlanması ve ürünün tanıtılması konularında bilgi ve beceri kazandırılması amaçlanmakta, tüketici de bilgilendirilmektedir. Satış-Reklam ve Pazarlama konuları bugün liselerde ve üniversitelerimizin bazı bölümlerinde Pazarlama ve Satış Teknikleri veya benzer isimlerle ders kitabı olarak okutulmaktadır.
Satış, bir ürün ya da hizmetin en doğru zamanda ve en uygun mekanda alıcı ile satıcı arasında el değiştirmesidir. Bu uygun zaman ve uygun mekan satış sürecini olumlu şekilde etkiler. Satıcı yani ürün ve/veya hizmeti belirli bir bedel karşılığında alıcı olana satma eyleminde bulunan kişi satışçıdır. Satışçı güvenilir, pozitif tutum sergileyen ve insan ilişkileri kuvvetli, güler yüzlü, sempatik birisi olmalıdır.
Satış-Reklam-Pazarlama önemli bir sektördür. Bir ürünü, mal ve hizmeti üretebilirsiniz, ancak bundan tüketicinin haberi olmazsa siz bu ürünü veya hizmeti tanıtamamışsanız satış da yapamazsınız. O ürün, mal ve hizmet elinizde kalır, daha işe başlamadan iflas etmiş olursunuz. O nedenle bir
mal ve hizmeti üretmeden daha çok onun tanıtım ve pazarlanması önemlidir. İşte satış-reklam ve pazarlama da başlı başına bir sektör olmuştur. Bu sektörde eğitimden uygulamaya kadar binlerce kişi çalışmaktadır.
Arz-Talep konusunda, Ekonominin temel kuralı, İhtiyaçlar sonsuz, o ihtiyaçları karşılayan kaynaklar kısıtlıdır. Zaten ekonomide sonsuz ihtiyaçlarla kıt mal ve hizmetler arasında denge kurmaya çalışan ve bu alanda faaliyet gösteren insanların çalışmalarını inceleyen bir bilim dalı değil midir? Bu nedenle doğumdan ölüme kadar her zaman her şeye ihtiyacımız olacaktır.
İnsanlar ihtiyacı olduğu için satın alırlar.
İnsanlar ihtiyacı olabileceğini düşündükleri için satın alırlar.
İnsanlar almaları gerektiğine ikna oldukları zaman satın alırlar.
Satış-Reklam ve Pazarlama ağı günümüzde oldukça yaygın ve gelişmiştir. Televizyon, gazete, internet siteleri, özellikle il ve ilçelerimizdeki elektronik tanıtım levhaları, kayan reklamlar, resimli tanıtım panoları, otobüs, tramvay duraklarındaki reklam panoları, hat minibüslerindeki giydirme reklamlar, dergiler v.b. tanıtım araçlarıyla tüketiciler yeni üretilmiş olan mal ve hizmetlerden haberdar ediliyor, ilgisi çekiliyor, bilgilendiriliyor ve o mal ve hizmeti satın almasına yardımcı olunuyor.
Satış ve Pazarlamada en önemli hususlardan biri de Müşteri karşılama ve uğurlamadır. Bu konuda satış ve pazarlama elemanlarına büyük görevler düşmektedir. En önemli ve en etkin yöntem o müşteriyi günün ilk müşterisiymiş gibi karşılamaktır. Kendinizi düşünün bir mağazaya gittiğinizde ya da bir işyerine girdiğinizde nasıl karşılanmak istersiniz? Günün getirdiği stres ve olumsuz birçok durum insanları yıldırıyor ve enerjilerini düşürüyor ancak özellikle hizmet sektöründe olan profesyonel satışçıların enerjilerinin düşmesi, motive olmadan çalışmaları ve müşteriye karşı ilgisiz davranmaları söz konusu olamaz. Bu nedenle günde 50 müşteri bile karşılasanız ellinci müşterinizi ilk müşterinizi karşıladığınız enerji ve sempati ile karşılamanız gerekiyor.
Bir müşteri geldiği zaman onu evinize gelmiş olan bir misafir gibi karşılayın, müşteri bir mağazaya veya iş yerine girdiği zaman fark edilmek ister, satış elamanı sadece bir müşteriyle ilgilenir yeni gelen müşterilerle ilgilenmezse müşteri mağazayı dolaştıktan sonra sırf kendisiyle ilgilenmediği için ürün satın almadan çıkar gider. Eğer müşterinin çıkıp gittiğini fark ettiyseniz iş işten geçmiş demektir. O potansiyel alıcı bir daha o mağazaya girmez. Günümüzde özellikle belli ürünlerin fiyatları birbirlerine çok yakındır, aralarında çok az fiyat farkı vardır. Tüketici kendisiyle ilgilenen, alakadar olan, kendisine nazik ve güler yüzle davranan işyerinden alış veriş yapar.
Müşteriyle ilk temas kurduğunuz anda gülümseyin ve enerjik davranın. İnsanlar ilk 3 saniye içinde sizinle pazarlığa oturup oturmayacağı kararını verirler ve yapılan araştırmalar gösteriyor ki ilk etki insanlar üzerinde %80 oranında etkilidir. Yani siz %80 iyi ya da %80 kötü olarak algılanıyorsunuz. Bu nedenle ilk etki psikolojisini unutmayın.
Unutmayın! İnsanlar beğendikleri insanlardan/kurumlardan bir şeyler satın alırlar ya da beğenebileceğini düşündüğü insanlardan/kurumlardan mal ve hizmet satın alırlar. Eğer sizi beğenmezlerse sizden satın almazlar bu da müşteriyi rakibe kaptırdınız demektir ve giden müşteri tekrar geri gelmez.
Satış elemanları müşteriyi fazla sıkmamalı, onun ürünleri gezmesine, tanımasına fırsat vermeli, her sorduğunda, ürünler hakkında bilgi istediğinde tatmin edici ve bilgilendirici cevaplar verilmelidir. Müşterinin istediği ürünleri tezgaha indirip görmesini sağlamalıyız, beğenirse alır veya beğenmez ise, istediği özellikte değilse satış elemanının suratı asılmamalı,yine güler yüzle, nazik bir şekilde müşterinin istediği özellikteki ürünü aklında tutup, derhal sipariş verilebileceğini de düşünerek “Efendim, istediğiniz üründen bir hafta sonra gelecek, sizi yine mağazamızda görmek isteriz…” ve benzer ifadelerle müşterinizi uğurladığınız zaman o insan sizin mağazanıza tekrar gelir. Ancak ürünü beğenmedi diye surat asılmış ise, hele birde bazı satıcıların yaptığı gibi “almayacaktınız bana niye indirtiniz” gibi bir laf edilirse böyle bir ifadeyle karşılaşan müşteri bir daha o işyerine kesinlikle girmez.
Müşteri mal ve hizmet satın alsın veya almasın mümkünse ona mağaza çıkışına kadar eşlik edin. Kendisiyle tanışmaktan memnun olduğunuzu ve yine beklediğinizi güler yüzle ifade edin. Unutmayın ki müşteri daima velinimetimiz, yani kendisinden faydalandığımız kişidir.
Hoşça kalın, sağlıcakla kalın.