Matematik öğretemiyorsunuz. Tarih,
coğrafya öğretemiyorsunuz. Ya edebiyat? Hayır onu da öğretemiyorsunuz.
Dilbilgisi öğretebiliyor musunuz? Ne gezer, imla noktalamadan da habersiz
çocuklar.
Yurt içi ve yurt dışı bütün
sıralamalarda, ölçütlerde sonuç ortada. Eğitimde dökülüyoruz. Düşüş devam
ediyor, sürekli geriliyoruz.
Peki sormak gerekmez mi, bunca okul,
bunca öğretmen, bunca masraf niye? Onca ortaokul, onca lise... Giren kayıpsız
bitirip çıkıyor. Ellerinde birer diploma, değeri var mı?
Yabancı dil de öğretemiyoruz, fen
bilgisi de. Eğitim de gereği gibi verilmiyor, öğretim de. Abartıyor muyum, çok
mu karamsarım? Bence hayır.
Eğitimin temeli öğretmendir. Biz
idealist öğretmenlerimizi kaybettik. Bu ülkenin şu anda bir öğretmen yetiştirme
politikası var mı? Bunun için oluşturulmuş kurumları var mı? Maalesef yok.
Daha
dün Öğretmenler Günü’nü kutladık. Öğretmen itibarını kaybetmiş. Öğretmen maaşı
ile geçinemez olmuş. Öğretmen hedefini ve idealini kaybetmiş. Öğrenci
üzerindeki otoritesini, etkisinin kaybetmiş. Öğretmen “rol model” olma, örnek
olma özelliğini kaybetmiş. Bunlara kafa yoruldu mu, çözüm yolları arandı mı?
Hayır. Göstermelik törenler, kutlamalar falan, filan…
Eğitim
sisteminin niçin iflas ettiği, niye çöktüğü tartışıldı mı? Hayır. Düzeleceğine
dair bir ümit, bir ışık, bir belirti var mı? Üzgünüm ama ben bir şey
göremiyorum.
“Her
rengimiz tamam, bir fıstıki yeşilimiz eksik” misali yürüyor işler. Yıl içindeki
tatili birden üçe çıkarmada çözüm arıyor sayın bakan.
Yönetim
kademelerine liyakatli, hak eden yöneticileri oturtacağız, sendikaya mendikaya
bakmayacağız diye biliyor mu? Hayır. Partizanlığı, “yandaşlık anlayışını” Milli
Eğitim Bakanlığı’nın kapısından içeri sokmam diyebiliyor mu? Hayır.
Öğretmenlere
yönelik şiddet önlenebiliyor mu? Hayır. Okullar uyuşturucu satıcılarının
kıskacından kurtarılabildi mi? Hayır. Çocuklara kitap okutabiliyor muyuz? Okuma
alışkanlığı kazandırabiliyor muyuz? Hayır.
Üniversite
öğrencisi olarak benim önüme öyle öğrenciler geliyor ki, inanın kitaptan bir
metni doğru dürüst okuyamıyor. Meramını ifade edemiyor. İmla ve noktalama
bilgisi “yok” denecek seviyede.
Bunlar
ve benzeri hususlar eğitim sistemimizin acı gerçekleri. Bunları yok sayarak,
gözümüzü kapatarak sorunları çözemeyiz.
Olmaz,
bu iş böyle gitmez. Eğitimdeki sorunlar çözülüp, ülkenin ve çağın gerektirdiği
bir noktaya getirilemezse, geleceğimiz karanlıktır.
Ne oluyor ki..bu olacak..olmaz...olmaz..bunların hiç biride onmaz. Olan gençliğe oluyor..derler ya anadoluda çok söylenir..açtım ağzımı..yumdum gözümü..ne gelirse saydım diye..istediğini say birde yemin edeyim mi..billahide olmaz. Tallahide olmaz..sessizce bitiriliyoruz vesselam..böyle bir oyun olmaz...gelecekle oynanmaz..bunun faturası zaten hiç olmaz..olsa olsa...oğlak yedi oyuna..çoban yedi koyuna...
Tesbitlerinize yürekten katılıyorum sevgili hocam...
Tebrikler hocam.
Sevgili hocam öncelikli soru, yönetenlerin eğitim, öğretim gibi bir derdi var mı? Bu soruya verilebilecek tek sözcüklük yanıt HAYIRdır. Eğitime 700' lü yılların rüyasıyla bakıp 2000'li yılların sorunlarına yanıt bulamazsınız. Egitlm bilim diye bir dal var. O da diyor ki bilimsel, laik, demokratik eğitimle bir ülke ileri doğru yol alır. Bunun tersi ise ortaçağ karanlığıdır. Önce sıfırdan öğretmen yetiştirme politikası gözden geçirilmelidir. Bu ülkenin bu konuda başkalarına örnek olacak deneyimleri vardır. P***layacak eğitimcileri de vardır. Yeterki günlük siyasete kurban edilmesin.
Kalemine beynine sağlık Mestan hocam...Bu sistemle Dünya üniv sıralamasında ilk binde yokuz...1998 de oğlum ODTÜ ye başladığında Dünya 84 üncüsüydü Bilkent 105 sıradaydı..Şimdi esameleri yok...Sayelerinde.... ..