Eğer yaşasaydım, Muaviye'nin değil Hz.Ali'nin yanında olurdum. Yezit'in değil Hz.Hüseyin'in yanında olurdum.
Eğer sağ olsaydım, Ebu Cafer el Mansur'un değil İmam-ı Âzam'ın yanında olurdum.
O tarihte yaşıyor olsaydım, yerim Hızır Paşa'nın değil Pir Sultan Abdal'ın yanı; Derviş Paşa'nın değil Dadaloğlu'nun yanı olurdu.
Hayatta olsaydım, Vahdettin 'in değil Mustafa Kemal'in; Kuvâ- yi İnzibatiye'nin değil, Kuvâ-yi Milliye'nin yanında olurdum.
O dehşetli günlerde yaşasaydım, elbette işgalcilerin yanında yer alan soysuzların karşısında vatansever gerçek din adamlarının yanında olurdum.
Mustafa Sabri'nin değil, M.Rifat Börekçi'nin yanında yer alırdım.
Ve bugün, zalimin değil, mazlumun yanındayım. Haksızlığın değil hakkın, haksızın değil, haklının yanındayım.
Beynelmilelci değil, milliciyim. Türk'üm, Müslümanım, Türk milliyetçisiyim. Dini siyasete ve ticarete alet eden alçakların karşısındayım.
Doğayı tahrip edenlerin, hayvanlara zulmedenlerin karşısında, ağacın, yeşilin, tabiatın yanındayım. Bütün canlıların yaşama haklarından yanayım.
Türkiye'ye sığınmacı/işgalci yabancıları( başta Suriyeliler ve Afganlılar olmak üzere) dolduranların ve geri göndermeyenlerin karşısındayım. Bunu ülkemizin geleceğine ihanet olarak görüyorum.
Her türlü yobazlığın, vandallığın, kabalığın karşısında, nezaketin, zarafetin, , medeni tavrın ve insanlığın yanındayım. İnsanım ve insanlığın yanındayım.
Tanrı'nın kendisinden razı olacağı bir kul olma derdindeyim.
Belki bunlar kimsenin umurunda değil, ama ben yine de kişisel bildirgemi ilan edip, kayda geçirmek, durduğum yeri göstermek istediğim için bunları yazdım.
Kimin ne dediği ve ne düşündüğü öncelikli konum değil.