İnsanoğlunun ebedî ve ezelî gerçekleri vardır. Ölüm gibi, aşk gibi, acı çekmek gibi, sevinç gibi...
Bu konular her devirde, her toplumda insanların ilgisini çeker. Daha doğrusu insanı bu konulardan ayrı düşünmeyiz. Bu konularda yazılanlar ve söylenenler insanların ilgisine mazhar olur; okunur, dinlenir.
Aslında büyük sanatkarlara ve eserlerine baktığımız zaman genellikle bu konuları işlediklerini görürüz. Fuzuli'de, Mevlânâ'da, Yunus'ta, hatta Karaoğlan'da bu konuları görürüz. Shakespare, Dosteyevski, Tolstoy, Goethe, Victor Hugo, Balzac gibi yazarlar da bu konuları işlemişlerdir.
Aksi olsa idi, güncel (aktüel) konuları işlemiş olsalardı o konular gündemden düşünce, bu eser de başka nice eserler gibi unutulur giderdi.
Hangi çağda ve hangi toplumda , hangi şartlar altında yaşarsa yaşasın insanı bu konulardan ayrı düşünemeyiz. Doğmayan, ölmeyen, sevmeyen, âşık olmayan, acı çekmeyen insan olabilir mi? Hayır, olamaz. Bundan dolayı biz bu konulara evrensel konularda diyebiliriz. Dünyanın her tarafında bütün insanların hayatında bu konular vardır. İşte bu sebeple, ölümsüz edebî eserlerin hepsinde bu konuların (aşk, ölüm, ıstırap, hasret vs.) işlendiğini görürüz.
Bizim türkülerimizde de bu konuların işlendiğini görürüz. Türkülerimizi başlıca konularının; aşk, ayrılık, hasret, ölüm, sevinç, dostluk, kahramanlık, üzüntü vb. konular olduğunu biliriz.
Türkülerde Türk Milletinin dünya görüşü ve hayat felsefesi vardır. Orada halkımızın hayata bakışını, topluma bakışını, doğaya bakışını görürüz.
Hayatın içinde ne var ise türkülerimizin içinde de onların olduğunu görürüz. Hayat devam ettiği sürece, her gelen nesil - kendisinden önce söylenmiş olan- türkülerde kendisini bulur. Bu yüzden türküler ölümsüzdür. Her birini nağmesi, ezgisi, bestesi farklı olsa da içinde insan vardır, onun hayatı vardır. Aşkı vardır, ağıdı vardır, hasreti vardır, sevinci vardır.
Yürek telimizi titreten Erzurum türküleri, Elazığ türküleri, Şanlıurfa türküleri, Diyarbakır türküleri, Kerkük türküleri, Azerbaycan türküleri, İç Anadolu türküleri, Ege türküleri, Karadeniz türküleri, Rumeli türküleri, Barak havaları, bozlaklar, uzun havalar... Hepsi ayrı güzeldir ve doyumsuzdur. Yeter ki sizde yürek olsun.
Hayatımız türkülerin içinde
Tarih vardır yaylaların göçünde
Aşk rüzgârı dilberlerin saçında
Türk türküsüz yaşayamaz, yaşamaz.
M.K.
Bana kalırsa Türk Milleti türküsüz yaşayamaz.
Gelecek günleriniz türkülerimiz kadar güzel olsun.
Türk'ü seven Türkü dinler hocam
Eyvallah Fatihçiğim, var olasın.
Mestan ‘ cığım RUMELİ Türkülerini zikretmemişsin! Bilirsin ki en çok acıyı zulmu çekenlerin başında Rumeli Türkleri gelir.! Rumeli Türkülerinde bu hissedilir.! Selamlar!
Doğru diyorsun değerli arkadaşım. Yazarken aklıma Trakya türküleri şeklinde geldi, o içime sinmedi." Rumeli türküleri" ifadesi aklıma o anda gelmedi. Elbette eklenmesi lazım, düzelteceğim. Selamlar.
Türkü tadındaki yazınız için çok teşekkürler sevgili hocam...
Teşekkürler ederim değerli ağabeyciğim, selam ve saygılar...