Karşıda kıvrıla kıvrıla giden çift taraflı bir yol. Bir ucu havaalanına bir ucu şehre ulaşıyor. Arabalar iki taraflı akıp gidiyorlar, su gibi... Hava puslu. Gökyüzü bulutlu. Dışarısı belli ki serin, hatta soğuk. Bu manzarayı çok katlı bir binanın üst katındaki sıcak bir daireden , kuş bakışı seyrediyorum. Bahsettiğim yolun bana uzaklığı aşağı yukarı bir kilometre. Etraf yeşillikler içindeki modern binalarla dolu.
Akıp giden trafikteki her arabanın içinde ayrı hayatlar, ayrı hikayeler var. Kimi işine gidiyor, aşağıya, sol tarafa akan arabalar... Kimi havaalanına veya şehrin kuzey sınırındaki iş yerlerine , sağ tarafa akıp gidenler...
Aslında hayatın olağan akışı devam ediyor. Her şey her gün olduğu gibi. Ama unutmamamız gerekir ki bu olağan hayatı özgürce yaşamamızın temelinde şanı büyük dedelerimiz yüz yıl önce verdikleri kanlar ve canlar var. Niye söz buraya geldi? Bugün 18 Mart. 108 yıl önce atalarımızın bizi bu günlere ulaştıran büyük Çanakkale Zaferini kazandıkları gün. Bedenen aktarmaya çalıştığım bu manzarayı seyrettiğim pencerenin önündeyim. Ancak ruhen 108 yıl öncesinde, Çanakkale boğazındayım.
Sosyal medyada alışılmış resimlerin eşliğinde, basma kalıp cümlelerle ifade edilen kutlama mesajları. Manadan, ruhtan, derinlikten uzak mesajlar. Oysa Çanakkale Savaşı ne kadar kanlı ve amansız bir savaştır. O zafer ne büyük bir zaferdir. Düşünceden ve empatiden uzak bu anmalardan, mesajlardan geriye ne kalır ki? Her tarihi olayı ya da zaferi hissetmeye, derinden hissetmeye ihtiyacımız var.
M. Kemal Atatürk'ün o savaştaki askerlerimiz için söylediği sözler, Çanakkale ruhunu en güzel anlatan ifadeler olarak tekrar tekrar hatırlanmalıdır.
Kısaca söylersek, insan üstü mücadelenin tarih üstü zaferidir o. Bu kanlı savaşta şehit ve gazi olan atalarımıza ne kadar büyük bir borcumuz olduğunu idrak edenlere aşk olsun.
Bugünkü çocuklarımıza ve gençlerimize Çanakkale'nin:
Üstün bir cesaretin
Engin bir feragatın
Sarsılmaz bir imanın
Sonsuz bir vatan sevgisinin eseri olduğunu anlatmak zorundayız. Çanakkale'nin niçin geçilmez olduğunu öğretmek zorundayız.
İşte bu duygularla Çanakkale şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.