Sağdan da soldan da 1980 öncesine takılıp kalmış insanlar görüyorum. Üç beş slogana tutunmuş, kendisini geliştirememiş insanlar...Kafası ve gönlü donup kalmış insanlar...
Bu ülkede en az 40 yıldır yaşananları görmeyen, düşünmeyen insanlar var. Anlayışını, bakışını yenileyememiş insanlar var. O gün de düşünmeyen, bugün de düşünmeyen, eleştirmeyen, olaylar arasında karşılaştırmalı değerlendirmeler yapamayan insanlar...
Elbette tutarlı bir insanın dünya ve hayat görüşü ana hatlarıyla değişmez. Fakat düşüncesi, bilgisi, olaylara bakışı ve anlayışı gelişir. Gelişmezse bu eşyanın tabiatına aykırıdır.
40 yılda neler oldu?
Dünyada "Soğuk Savaş" dönemi sona erdi. Milli devletleri tehdit eden "küreselleşme" diye adlandırılan yeni bir dönem yaşandı.
Türkiye'de sağ ve sol arasındaki duvarlar yıkıldı. 1980 öncesindeki sağ ve sol kavramları bugün için anlamını büyük ölçüde yitirdi. Türkiye dünyaya açıldı (Özal'dan itibaren). Son yirmi yılda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluş ilkeleri ve temel değerleri büyük ölçüde hırpalandı ve aşındırıldı.
Komünizm yıkıldı ve Türkiye için tehdit olmaktan çıktı.
Şimdi bütün bunlar olmamış gibi davranıp kendisini tutarlıyım diye takdim eden insanlara sadece gülüyorum.
Dünya teknoloji çağından bilgi çağına oradan bilgisayar ve robot çağına, yapay zeka çağına evrilmiş durumda. Bizim ülkemizin ve basınımızın gündemindeki konulara bakın bir de.
Demokraside, insan haklarında, hukukta, adalette, üretimde, eğitimde çağın gerisinde kalmış bir ülke olduğumuzu görmezden gelebilir miyiz? Basının kahir ekseriyeti ile iktidarın kontrolünde olduğu bir ülkede halkın çıkarlarını garanti altında görebilir miyiz? Ülkenin kaynaklarını adilce bölüştüğümüzü kim iddia edebilir?
Yıllardır Türklüğün, milliyetçiliğin, Atatürk'ün itibarsızlaştırılmayla çalışıldığını görmeyecek kadar kör müyüz?
Ülkenin tabiatı rant için tahrip edilirken sesimiz çıkmayacak. İnsanlar borç yüzünden, çaresizlikten intihar ederken yandaş insanlara üç beş maaş birden verilmesini eleştirmeyeceğiz. Halk yokluk içinde, işsizlik ve çaresizlikle kıvranırken devletteki savurganlığa, israfa söyleyecek lafımız olmayacak. Ondan sonra utanmadan biz milliyetçiyiz mi diyeceğiz?
Ülkenin bugünkü gerçeklerini görmezden gelip hayali düşmanlarla mı mücadele edeceğiz?
Benim için asıl olan, Türkiye'nin geleceğidir. Ülkenin menfaatleridir. Milletimin ve devletimin bekâsıdır. Milli kültürümün yaşanmasıdır. Türkiye'nin bütünlüğüdür.
Ülkemizi seviyorsak kişilerin ve partilerin robotu olmaktan kurtulmak zorundayız. Hür düşünceli, çağı okuyan, yeniliğe açık gençler yetiştirmek zorundayız.
Yaşanan gelişmeler ve olaylar millicilerle gayrimilli olanları saflaştırıyor. Onun için geleneksel "sağ-sol" ayrımı bugün artık anlamını yitirmiştir.
Türkiye sevgisi, ülkemizin geleceğiyle ilgili kaygısı benden aşağı olmayan, kişilikli, bilinçli, fikir sahibi dostlarım var benim. Bu dostların bir kısmıyla gençliğimizde ayrı kamplardaydık. Bugün "millici" bir anlayışla aynı noktada birleştik.
Öte yandan Türk diyemeyen, Türk milleti diyemeyen, Atatürk'e karşı, din istismarcısı sağ cenahta konumlanan insanlar var. Sormak lazım bana hangisi daha yakın?
Bence meselenin düğüm noktası burası.
İşte Bu kadar Kalemine sağlık Hocam
Allah uzun ömürler versin inşaAllah, diline ve yüreğine sağlık sayın hocam.
Yüreğine sağlık sevgili Mestan Karabacak hocam..!