Popüler kültüre karşıyım. Uzağındayım, uzak duruyorum.
Üç ay sonra unutulan, üç yıl sonra tamamen kaybolan pop ve hafif müzik şarkıları dinlemiyorum. Ölümsüz türkülerimizi ve ruhu kanatlandıran şarkılarımızı dinliyorum.
Hazır gıdaları, dondurulmuş gıdaları sevmiyorum. Hamburger, pizza ve Batıdan gelen ayaküstü yenen sağlıksız besinleri yemiyorum. Onun yerine etli ekmek, şiş kebap, adana kebap ve sulu yemekleri yiyorum. Kola ve benzeri asitli içeceklerden uzağım. Ayran içerim bir de maden suyu.
Çorbalar içinde tercihim tarhana (döğme tarhana), pilavlardan bulgur pilavı. Ara öğünde "doğramaç"ı çok severim. (Rahmetli Atatürk gibi. O da Çankaya Köşkü'nde ara öğünde doğramaç yermiş.) Doğramacı gençler ve büyüklerin de çoğu bilmez. O bir yörük yiyeceğidir. Ayranın üzerine gevretilmiş ve ufalanmış yufka ekmek serpilir ve kaşıklanır. Tadını bilen bilir.
Kağıt mendil taşımam, cebimde hâlâ dedelerimin kullandığı bez mendil var. Ha, bu arada mendil dediğime bakmayın, dedelerimiz ona Türkçe adıyla "el yağlığı" derlerdi. Yani eldeki yağı silmeye yarayan bez. Bin yıl önce de dedelerimizin mendil taşıdıklarını biliyoruz. Divan-ı Lügat'it Türk'te yazıyor.
Kâğıt, plastik vb. pet bardak dedikleri bardakları değil cam bardağı tercih ediyorum.
Evden ayrılırken kapıda beni uğurlayana (genellikle eşim) "güle güle" demiyorum. Allahaısmarladık ya da hoşça kal diyorum. O da bana güle güle diyor. Ayrılırken asla "bay bay" demiyorum, diyenlere de kızıyorum.
Türkçe düşünmeyi, Türkçe konuşmayı, Türkçe yaşamayı seviyorum.
Evden hâlâ besmeleyle çıkıyorum. Saçımı zeytinyağlı sabunla yıkıyorum. Hüzünlenince "âhh" çekiyorum. Dostlarıma içimi döküyorum. Kızdığıma ters bakıyorum.
Taklide, özentiye, şekilciliğe, gösterişe karşıyım. Yapmacık, iğreti davranışları görünce iğreniyorum.
Günümüz tüketim toplumlarında hâkim olan kültürün popüler kültür olduğunun farkındayım. Yüzeysel, iğreti davranışlar "kullan-at" diye tarif edilen bir tüketim alışkanlığı... Tuhaf, çılgın bir moda anlayışı... Ritme ve tempoya dayalı, sık değişen, gelip geçici bir müzik zevki... Geniş halk kitlelerinin, kalabalıkların hayatına hâkim olmuş AVM kültürü...
Hayatın maddi boyutuna teslim olmuş, her şeyin yenisini, moda olanını olmayı isteyen günümüz insanı gibi düşünmüyorum. Bir şey (eşya, elbise, alet) ihtiyaçsa alınır, eskirse atılır diye düşünüyorum. Hayatta madde ve mana dengesini iyi kuran insanların mutlu olabileceklerine inanıyorum.
Bütün bunları yeni kuşağa, genç nesillere anlatmanın zorluğunu da biliyorum. Ama yine de yıllardır (derslerimde) anlatmaya çalışıyorum.
O gençlerin medyadan (televizyon ve sosyal medya başta) çok etkilendiklerini biliyorum. Popüler kültürün etkisinden kurtulamadıklarını, teslim olduklarını görüyorum. İçlerinde ancak okuyan, düşünen bilinçli gençlerin kendilerine daha sağlıklı ve doğru bir yol seçebildiklerinin farkındayım.
Ne yapmalı?
Yalnız bir kişi ve grubun değil, toplum olarak hepimizin, devletin, kurumların yapması gerekenler var. Kültürümüzü yaşatmak adına, popüler kültüre tamamen teslim olmamak adına yapılması gereken çok şey var. Ben direniyorum, başka direnenlerin de olduğunu biliyorum. Bu bizi kurtarır mı? Bilemiyorum ve durup düşünüyorum. Yoksa ben çağ dışı mıyım?
Yorumlar
Kalan Karakter: