İnsanoğlunun en az bir milyon yıldan beri dünyada olduğunu yazan kaynaklar var. Bunu çok daha eskiye bağlayanlar da var.
Hayatın başlangıcında insan tabiatla baş başa, güçsüz ve zayıf bir varlıktı. Yaşamak zorunda idi, ama elinde hiçbir şeyi yoktu. Karnını doyurması, soğuktan sıcaktan korunması gerekiyordu. Yani yiyecek ve giyecek bulmak zorundaydı. Vahşi hayvanlardan korunması gerekiyordu. Uygarlık denilen gelişim çizgisinin başındaydı. Ne kültür, ne sanat hiç birisine sahip değildi.
Zaman ilerledikçe tohumu( buğdayı) buldu. Karasabanı icat etti. Toprağı işledi. Atı ehlileştirdi. Tekerleği buldu. Sosyal ilişkiler gelişti. Hukuk( önce sözlü hukuk) kültür, sanat, spor vb. değerler gelişti
Mevcutla yetinmeyip," daha farklıyı ve daha güzeli nasıl bulabilirim?" sorusu insanlığın kültüre ve sanata ulaşmasını sağladı. Edebiyat, musiki, mimari, hukuk, spor vb. değerler böyle gelişti. Bu sahalardaki gelişmeler sürdü ve insanlık bugün bulunduğu noktaya böylece ulaştı.
Unutmamak gerekir ki, işin başında toprak var, tohum var, ziraat var. Oradan başlayan yolculuk bizi bugünkü bulunduğumuz yere getirdi.
1930'lardan sonra dilinize yerleşmeye başlayan “kültür” kelimesi dilinize Fransızca’dan geçmiştir ve aslı Latince’deki “cultura” kelimesidir. Latince’deki bu söz “toprağı ekip biçme ve verimlendirme” demektir.
Dünyanın eski ve köklü dillerinden olan Arapça’da kültür karşılığı "hars" kelimesi kullanılır ve "ekmek ve ziraat yapmak" anlamına gelir.
Biz buradan hareketle, insanlığın kültür ve medeniyet yolculuğu tohumla( buğdayla) , toprakla (ziraatle) başladı dersek yanlış olmaz sanırım. Buğday ekildi, yetişti, sonra bulgur oldu, un oldu. Bulgur ve un ekmeğe, pilava ve çeşit çeşit yiyeceğe dönüştü. Mutfak(yemek) kültürü giderek gelişti.
Bugüne dönersek; hayli zamandır “gıda”nın önemi daha doğru anlaşılmaya başladı. Sonunda salgın (pandemi) döneminde anlaşıldı ki, gıda insanlık için çok hayati, kritik( stratejik) bir meseledir. Temelinde de buğday vardır.
Ve geçen hafta Karaman'da bu anlattıklarını tamamlayan, pekiştiren güzel bir etkinlik yaşadık. KARTAP’ın öncülünde “Buğdayın Hikayesi, tohumdan bisküviye” alt başlığıyla işlendi. Üç ton bisküvi hamurundan, 300.000 bin adet bisküviden 800 metrekare bir alana başak motifi yapıldı. Bu bir dünya rekoruydu ve yetkililerce tescil edildi.
Karaman Turizm ve Tanıtma Derneği'nin düşünüp planladığı bu güzel etkinlik için 10 Kasım gününün seçilmesi, bugünde Atatürk ' ü nasıl anmamız gerektiğine dair iyi bir mesajdı kanaatimce.
Bisküvi sanayicilerin ( Bifa, Saray, Anı, Şimşek, Modern Çikolata), Valiliğimizin, Belediyemizin ve Üniversitemizin katkı ve destekleri takdire şayandı.
Bu etkinlik Karaman'ın tanıtımı için dev bir adım olmanın ötesinde, sonraki etkinlikler için de güzel bir örnek oldu.
KARTAP Başkanı Rıza( Duru) Bey’e, Başkan yrd. ve dernek sözcüsü O. Nuri ( Koçak) Bey’e, sahada organizasyonu uygulayan Necati (Şenok) Bey'e teşekkür hepimizin borcu diye düşünüyorum. Ben kendi adıma bu çalışmayla dünya rekoru kıran KARTAP’ı ve emeği geçen herkesi kutluyor ve teşekkürler gönderiyorum.