Mestan
KARABACAK
Keyfiliğin de bir sınırı olması
gerekmez mi?
Savurganlığın da bir derecesi yok
mu?
Bu paralar milletin, devletin
parası olmasa böyle hovardaca harcanabilir mi?
Ülkenin kaynakları daha ne kadar
eşe-dosta, yandaşlara akıtılacak?
Konu şu: Ticari durumda zor olan
Simit Sarayı'nın %51 hissesini bir kamu bankası olan Ziraat Bankası almış.
Öncelikle çiftçiyi, köylüyü desteklemesi gereken ziraat Bankası...
Çiftçi haciz kıskacında, elektrikle
çalışan kuyuların parasını ödeyemiyor, icralık oluyor. Bazı çiftçiler toprağını
ekemiyor. Bazıları borçlarını ödeyebilmek için traktörlerini satıyor. Ama
Ziraat Bankası simitçiye ortak oluyor. Onu kurtarıyor.
Ey akıl, ey izan neredesin?
Günlerdir basının gündeminde olan
başka bir olay var. Doğa Okulları 6 bin öğretmeniyle ve 45 bin öğrencisiyle zor
durumda. Dün öğretmenler (16.12.2019) konuya dikkat çekebilmek için işi bırakma
eylemi yaptılar. Hükümetten ses yok.
Öte yandan genel işsizlik oranı
%14'e, genç işsizlik oranı %27'ye ulaştı. 4,5 milyon işsiz olduğu söyleniyor.
Bu insanlar için bir şey yapan yok.
Bugün yarın asgari ücret ilan
edilecek; göreceksiniz yine açlık sınırının altında kalacak. Orada bir
iyileştirme belirtisi görülmüyor.
Bütçe tamtakır olmuş. Sayın
Cumhurbaşkanı "Kanal İstanbul" projesini illaki yapacağız diyor. Yap,
işlet, devret formülüyle olmazsa, milli bütçeden yaparız diyor.
Bu proje o kadar önemliyse 17
yıldır niye yapmadınız? Değilse "Önce şu işsizleri iş sahibi yapacak
yatırımları yapın desek, hemen adımız muhalife çıkmaz mı?"
50 milyon dolar kaynağa ihtiyaç var
diye Tank-Palet fabrikasını Katar'a ver. Fakat öte yandan simitçiyi kurtarmak
için bir kalemde 500 milyon doları heba et. Bunu birisi bana açıklasın ne
olur... Olacak iş mi bu?
Hangi yanlışı yazayım? Bütçe
görüşmelerinde Sağlık Bakanı çıkıyor TBMM'de "Şehir Hastaneleri" için
hasta garantisi verilmedi diyor. Ancak muhalefet milletvekilleri kürsüden
konuşunca anlıyoruz ki, meğer röntgen, tahlil vs. konularında garanti verilmiş.
Aynı şey değil mi?
Hasılı kelam, siyaset laf öğütüyor.
Büyüklere masallar devam ediyor.
Bir ülke düşünün ki, devletin bütün
kuralları, gelenekleri, teamülleri yok sayılıyor.
Her şey bir kişinin iki dudağı
arasında… Herkes onun ne diyeceğine bakıyor.
Hür basın yok edilmiş.
Devletin var olan denetim
mekanizmaları yok edilmiş, felç edilmiştir.
Adı demokrasi olan sistem fiilen
bir “tek adam” rejimine dönüşmüş.
Bir ülke düşünün; okumayan,
düşünmeyen, sormayan, sorgulamayan, parti kölesi olmuş milyonlarca vatandaş
var.
Bir ülke düşünün; yanlışa yanlış
diyemeyen, vicdanı körelmiş, dürüstlük ilkesini menfaat ölçüsüyle değiştirmiş
milyonlarca insan var.
Böyle bir ülkede insanın ruh
sağlığını kaybetmeden yaşayabilmesi çok zor.
Ne diyelim; Allah akıl fikir versin.
Millet parasından verdirme parsa; Edirne’den Van’a, Muğla’dan Kars’a Nerede sahte bir kahraman varsa, Bir resmine bir de şanına tükür.
Cenab_ı ALLAH (c.c.)kul hakkıyla gelmeyin buyuruyor..adil olun...garip guraba fakir fukara mazlum gözü yaşlı gönlü yaslı o***ın ahını a*** her kim olursa olsun onlarla birebir helallaşmadıktan sonra..mizan'a nasıl varacak..hangi yüz ile huzura çıkacak dünya ve ahirette kendisi için hazır***mış o*** azap tan nasıl kurtulacak. Bize bir başkasının muhasrbesini tutmak yakışmaz zira herkes kendi akibetini kendisi hazırlar.gün ola harman ola demiş atalarımız. Bir bildikleri vardır ki bu sözü söylemişler..bir tane daha aklıma geldi ata sözü..keser döner sap döner..hatta bir tane daha mendakkadukka. Dedem eden bulur bekle gör derdi...sabah çayla simit iyi gider gari..pa***ın kaveye.mi gitsek..