43 yıl önceydi... Amerika’nın ‘bizim çocuklar’ dediği darbeciler, millî orduyu kullanarak yönetimi ele geçirdiler. TBMM kapatıldı, siyasi partiler kapatıldı, anayasa rafa kaldırıldı... Tutuklamalar başladı, işkenceler başladı. Beşli çetenin, olgunlaşması için bir yıl beklediklerini söyledikleri olaylar bir anda kesildi. Ancak sağcısıyla-solcusuyla yüzlerce genç öldürüldü, binlercesi sakat bırakıldı, binlercesi istikbalini kaybetti. Türkiye’nin geleceği karartıldı. Zulüm dönemi başladı.
Bugün çok daha net anlaşılmaktadır ki, 12 Eylül bir Amerika projesiydi ve maalesef başarılı oldu. Gencecik fidanlar acımasızca biçildiler. Küçük istisnalar dışında vatanseverliklerinden hiç bir şüphe duymadığım bu ülkenin solcu gençleri de ezildi; Kendini millet ve devlete feda etmiş Türk Milliyetçisi gençler de devlet adına ezildiler.
Türk Ordusu kullanılarak demokrasi katledildi. Uygun ortam hazırlandığı için halkın büyük çoğunluğu bu darbeyi olumlu buldu. Cuntanın hazırlattığı Anayasayı yüzde 92 oranıyla kabul etti. Ancak ne olup bittiğini gören bilinçli insanlar o Anayasaya hayır dediler. İlk defa oy kullanan bir genç olarak -Allah şahit ki- ben de hayır dedim.
Darbenin bir amacı da Amerika’nın “Yeşil Kuşak/ Ilımlı İslam” Projesini gerçekleştirmekti. Bunun sonuçlarını da bugün ülkemizde ve Ortadoğu'da yaşıyoruz.
Sonuç olarak şunu söyleyebilirim: 12 Eylül darbesi tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir. Bu darbeyi plânlayan ve gerçekleştirenler Türk Milleti'nin değil, Amerika'nın çocuklarıdır. Onları lanetle anıyorum ve “yerleri Cehennemin en derin çukuru olsun” diyorum.
Bu darbede canını kaybeden, zarar gören, mağdur olan bu ülkenin yiğit gençlerini de rahmet ve saygıyla anıyorum.