Kıyamete kadar söylenebilecek, tatbik edilebilecek ve insanlara huzur dağıtabilecek bir nefes ve bir ses, bende olmadığı gibi hiçbir insanda yok.
Benim ve benim gibilerin sonu gelecek.
Sonu gelen ölümlü insanın, söylediğinin de sonu gelir.
Rabbimiz, “Her şey fanidir” diyor. Fani insanın söyledikleri de fanidir.
Allah (c.c.), baki olduğundan, onun hükmü de baki oluyor.
(Yer) üzerindeki her şey fanidir.
Celal ve ikram sahibi Rabbin yüzü baki kalacaktır.
O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlarsınız?” (Rahman süresi ayet 55/27)
Baki olan Allah’ın kelamı da baki oluyor. Onun kelamı doğrultusunda olduğu için Efendimiz’in hadis-i şerifleri de güncelliğini yitirmiyor. Öyleyse güncelliğini yitiren heva ve heves peşinde koşmanın anlamı yok. Her şey Allah (c.c.)’ın kelamı ve Rasülüllah sünnet-i şerifleri etrafında dönüp dolaşacaktır.
Aslında “birleşelim” lâfı, bizde yalama olmuş laflardan biridir.
Hani cıvatalar vardır, sıkarsınız, sıkarsınız, biraz fazla kaçtı mı o yivler bozulur ve cıvata artık tutmaz olur.
Laf yalama olur mu? Olur. “Birleşelim” lâfı da yalama olmuştur.
“Yahu kardeşim Müslümanlar birleşsin be, Müslümanlar birleşsin be” bende diyorum ki “Birleşmesin, birleşmeyelim” diyorum ben de.
Şöyle ki Sultanahmet Camii’nin kubbesini dört tane direk taşır, o ana kubbeyi içerden dört tane direk taşır. Bir gün direkler, deseler ki, “Kardeşim iki yüz senedir ayrı duruyoruz, aynı kubbeye omuz veriyoruz, gelin birleşelim”. Ne olur? Cami çöker.
Birleşmek demek, aynı davayı omuzlamak demektir.
Ayrı ayrı dursunlar ama aynı davayı omuzlasınlar. Mesele budur. Birleşme budur. Benim Hakkâri’deki, Japonya’daki, Endonezya’daki, Edirne’deki her bir Müslüman’la bir araya gelmem mümkün değil.
Rabbimiz Müslümanları tarif ederken:
Rabbimiz, Müslümanları:
“... Birbirine kurşunla kaynaştırılmış bir binanın (tuğlaları) gibidirler” buyurdu. (Saf süresi ayet 61/4)
Sevgili Peygamberimiz de onu açıklar mahiyette:
“Sen, mü’minleri, merhamette, sevgide, yardımlaşmada bir vücut gibi görürsün. Vücudun organlarından biri rahatsız olduğunda vücudun bütün organları uykusuzluk ve ateşlenmeyle ona yardıma koşarlar” buyurur. (Buhari, Sahih, K. Edep, bab 27 Rahmetü’nasi ve’l-behaimi)
Hastalığın olduğu yere fazla kan gerekiyorsa, beynimizden, kulaktan, burundan, tırnaktan, her saç telinden… Oranlı alarak o hasta yere yardıma yetişir ama hepsi yerinde durur.
Yani şu anda yaşayan iki milyar Müslüman nüfusun her biri, dünyanın neresinde olursa olsun bir yara aldığında acısını yüreğinde hissetmeli, gücü oranında orduyla, duayla, parayla, harp aletleriyle, siyasetle onun yardımına koşmalı.
Hani birkaç yıl önce ilim adamları “Bal arıları yok olursa kıyamet kopar” demişlerdi ya yeryüzünde tek Müslüman kalmadığında kıyametin kopacağını haber veren Sevgili Peygamberimizdir:
Allah’ın elçisi; “Kıyamet, müminler üzerine kopmaz. Allah Allah, (Kıyametin dehşetini yaşamamaları için) güzel kokulu bir rüzgârı gönderir, o esince bir tek mümin kalmaz, hepsi ölür.” (Taberani, Mu’cemü’l-evsad, Hadis no: 4391)
Yalnız yağan milyarlarca yağmur tanesinin birbirleriyle bağı olduğu gibi, denizlerle de bağları olduğu gibi milyarlarca Müslüman’ın birbiriyle Kâbe’ye dönerek, aynı anda oruç tutarak, elindeki varlığını muhtaçlara vermek suretiyle tokalaşarak, iki milyar Müslüman’la bağımızı kuvvetlendirirken, geri kalan Hazreti Adem aleyhisselamdan kâfir kardeşlerimizin de bu rahmet damlası Kur’an ayetlerinden onların da gönüllerine ulaşması için çalışmamız, onlarla bağ kurmamız demektir.
Biz, bir bina gibiyiz; bir tuğla düşse veya duvar çatlasa bina yıkılacakmış gibi endişe edip tamirine, tedavisine girişmeliyiz.
Biz, ten gibiyiz; haksız yere öldürülmemeli, iftirayla kirlenmemeliyiz.
“Bir vücudun azaları gibidirler” demiş. Bundan ne anlaşılır. Göz, ayrı bir görev, el ayrı bir görev yapar; ayağımızın tırnağının ayrı bir görevi vardır, o da ayrı bir görev yapar.
Kardeşim ayrı ayrı durmayın, tırnak olarak, göz olarak madem aynı şeyi meydana getiriyorsunuz, öyleyse birleşin” dese, ne yapmak lazım? Bir silindirin altına yatmak lâzım. Üzerimizden bir silindirin geçmesi lazım. Silindir, bizi bir araya getirsin de bir torbaya toplayıversinler.
Leş olursunuz leş. Bu mantıkla bir araya gelirsek, leş oluruz.
Göz, Allah’ın koyduğu yerde, el ayrı, beyin ayrı yerde duracak ama hepsinin imanı, görüşü, bakışı, yürüyüşü İslam’a göre olursa birlik sağlanmış olur.
İslami öğretim ve eğitime hız verilmeli.
Yorumlar
Kalan Karakter: