Türk Dili üzerinde oynanan oyunlar artık bir sona erse.
Dil yaşar, insan gibi tabiat gibi yaşar, canlıdır.
Yine tabiattan örnek verecek olursak, bazı bitkilerin yoğun olduğu iklim ve ortamlarda başka bitkiler bulunursa o yoğun olan bitkilere zarar verir.
Ama yoğun bitkilere özgürlük tanırsanız arasına zararlı hiçbir bitkiyi barındırmaz.
Anadolu toplumunda günlük hayatta kullanılmayan bir kelime kullanan olursa alay edilir, hatta kınanır.
Ne yazık ki günümüzde bilgili, akademik, âlim ya da bin bilmiş olabilmek için ne kadar yabancı kelime varsa onları kullanmak adet haline geldi. Dinleyenler anlamasa da suskun kalmakta.
Çok çalışkan, güzel işler yapan çok kişiyi görüyoruz ki tanınmıyor bilinmiyor, anlaşılmıyor. İncelediğimizde görüyoruz ki ne sözlü, ne de yazılı anlatımları ile kendisini anlatamıyor, tanıtamıyor.
Bir sunumda, önemli bir konuyu anlatmaya çalışan konuşmacının dakikalar süren konuşmasından hiçbir şey anlamadığımız çok olmuştur.
Anlatım dediğimiz zaman sözlü ve yazılı anlatım ön plana çıkıyor. Beden dili, ses tonu ve vurgular ile sözlü anlatım destek buluyor. Elbette seçilen kelimler de yaşayan kelimler olmalı.
Yazılı anlatımda ise dil bilgisi ve kullanılan kelimelerin yaşayan kelimeler olması ön plana çıkıveriyor.
Haçlı dilleri söz konusu olduğunda suskun, hatta teşvikçi olanların farklı dillere karşı da aynı tepkiyi göstermediklerini görmek de üzücü elbette.
Nesilleri eğiten yetiştiren üç önemli basamak var. Aile, okul ve toplum. Adı üstünde bir insanın diline ANA DİLİ diyoruz. Kulağına ilk gelen sesler anasının sözleridir. Elbette çocuklarımızın yaşlarına göre onlarla konuşurken, hitap ederken özellikle de severken tane tane ve düzgün bir ifade kullanmalıyız. Daha sonra da onları düzeltmeye, susturmaya kalkmadan kendilerini ifade etmelerine hoşgörülü ve sabırlı olmalıyız.
Bizler onlara güzel örnek olursak onlar da bizlerden aldıklarını kendilerine mal edeceklerdir.
Okul ise aileden kalan boşluğu doldurup, daha bilimsel bir yöntemle ona yön veren kurumlardır. Bu aşamada o bir harfi için köle olmamız önerilen öğretmenlerimize çok büyük vebal, görev ve sorumluluk düşmektedir.
Günlük hayatın dili ile sınıf yaş ortalamasına göre kullanılacak dil elbette öğretmenlik eğitiminde verilmelidir. İşte tam da bu noktada öğretmen eğitiminin önemi devreye giriyor.
Bu ülke, çok farklı dallardan olup da tek bir sınavla öğretmen olan, ya da kırk günlük bir uyduruk eğitimle öğretmen yapılan ortamları gördü, yaşadı. Eğer vicdan sahibi ve ahlaki yapısı uygun ise bu öğretmenler hayatları boyunca öğretmek için öğrenmeye, araştırmaya, ders çalışmaya devam ettiler.
Öğretmenlik eğitimini temelden sağlam almış, ya da yukardaki şekilde öğretmen olsa bile kendisini geliştirmiş öğretmenlerin yetiştirdiği öğretmelerin öğrencileri toplumda parmakla gösterilecek seviyede insanlar olacaklardır.
İşini iyi yapmayan bir doktor hasta kaybeder, işini iyi yapmayan bir usta maddi ve manevi kayıplara sebep olabilir. Öğretmen de tıpkı öyle. Üstelik zincirin bir yanlış halkasını yetiştirirse o zincirin geri kalanı da çürük olacaktır.
Bir esnaf dükkânına girip de alacağı ürünü ifade edemeyen, bir resmi kurumda yapılması gereken işi tarif edemeyen sıradan vatandaşları görmek üzücü, ama oldukça önemli bir mevkide olup, işini de düzgün yapmasına rağmen konuşurken ifade felaketlerine sebep olanları görmek çok daha üzücü.
Hatta ulusal yayın kanallarında sunucu ve yapımcıların dillerindeki bozulma felaket kapılarını zorlar hale geldi.
Yazılı basın camiasında ise haber diline uygun haberi cımbızla arasak bulamaz hale geldik.
Çok ama çok kesin bir kural olan 5N1K sadece basında değil günlük hayatta bile her şahsa lazım bir kural. (5N1K = NE, NEREDE, NE ZAMAN, NASIL, KİM) Bu bilgilerden oluşmayan anlatım hep yavan ve kısır kalacaktır. (Örnek: Ali içti. Her şeyi içmiş olabilir. Ne içti? Çorba… Nerede? Her yerde olabilir. Bol Kepçe Lokantasında. Ne zaman? Dün öğlen. Nasıl içti? İştahla… Peki, cümle şu olsaydı: “Ali dün öğlen Bol Kepçe lokantasında çorbayı iştahla içti…”
Konuşur ve yazarken bu soruların sorulmasına gerek bırakmayan ifadeler, düzgün sıralanmış bir biçimde oldukça ifade tamamlanır. Bu sözlü ifade ise beden dili, ses tonu ve vurgular ile de daha mükemmel bir şekil alır ve amacına ulaşır.
Analar/babalar, öğretmenler (hangi daldan olursa olsun) ve çocuklarla iletişimde bulunan yetişkinler; gelecek onların… Onların iyi yetişmesi geleceğin daha mükemmel inşası demektir. Bunun için de onlara mükemmel olan dilimizi öğrenmelerinde yardımcı ve destekçi olalım.
Ama özellikle öğretmenler, öğretmenler, öğretmenler…
20250112