Her birisi bir geniş makale ve belki de kitap konusu olacak birkaç konuya küçük notlarla değinmek istiyoruz.
Lafın uzunu anlayışsıza söylenir, anlayan leb denince anlar diye düşündük.
Kronolojik olmadan hemen konulara girelim.
Karaman Evlatları güzel insanlar… Bizim Mustafa da öyle…
Geçtiğimiz günlerde bir muhalefet partisi kanalında, Ana Muhalefet Partisi Karaman Teşkilat Başkanı olarak bir programa katıldı.
Bizleri mutlu etti. Çirkin siyasetten çok uzak seviyeli ve düzgün bir üslupla sorunları dile getirdi. Hemen arkasından da sorunların çözüm önerilerini de söyledi.
Ama daha güzelini yaptı. Karamanı ve Karamanlıyı tüm güzellikleri ile tanıttı. Hem de abartısız anlaşılır bir biçimde. Olumlu ve güzel yapılanları takdir ederek örnek bir tavır sergiledi.
Karamanı olması gereken yere taşıdı.
Teşekkürler Bizim Mustafa=Mustafa Cem Kağnıcı. Sağ ol Karamanın güzel evladı.
Karamana gönül vermiş amansız Karaman aşkı yaşayanlar çoğunlukta.
Bu isimlerden birisi de Karamanın Belediye Başkanlığını yapmış Sayın Kamil Uğurlu…
Orta Asya Orhun Abideleri kazısı, tuz gölünün sırları da dahil onlarca büyük projede imzası olan Karamanın güzel evladı.
Yine duramamış. Çok sıkı bağlarla bağlı olduğu aile ve sülalesinden hareketle, Rahmetli Babası Tuzcu Arif Ağa ekseninde bir hatırat ile 450 sayfalık bir yapıt ortaya koymuş: Arif Ağa’nın Tuz Değirmeni.
Elbette bu eserin en can alıcı yerleri Karamanın son 100 yıllık geçmişine mercek olan, aydınlık sağlayan ve her biri, bire bir yaşanmış olaylar.
Duru bir dil ve masalımsı bir anlatımla, tam da hatırat ifadeleri ile lezzet kazanmış bu eser raflarda ve kitapçılarda yerini aldı.
Bu kısıtlama günlerinin bir avantajı; kitabı okumaya başlayınca bol vaktimizin olması. Zira okumaya başlayınca bırakmak mümkün olmadı.
Sağ ol var ol Sevgili Kamil Uğurlu Başkanımız.
Bu vatanın havası, ekmeği, suyu sana helal olsun. Biz senden razıyız, Allah da Razı Olsun değerli Başkanımız.
17 günlük ev hapsinden sonra, biriken küçük birkaç işlem için çarşıya çıktığımızda, 60 yıldır takip ettiğimiz kadim vatan toprağında bazı değişiklikler gördük.
Karaman Belediye ekipleri şehre dokunmuşlar. Bu kısıtlamayı fırsat bilip, kişisel sağlıklarını da riske atarak güzellikler inşa etmişler. Pek de güzel olmuş.
Kültürümüzden kopmak olarak değerlendirdiğimiz, isimleri değişmiş cadde ve sokaklarımızda, tamirat, tadilat, düzenleme ve yenilemeler yapılmış.
Sanıyoruz artık Karamanın gelecek 50-100 yıllına kalacak büyük, çok büyük projelerin uygulanmasına geldi.
Belediyede uygulanan ekip çalışmasındaki uyumun güzel örneklerini yakından takip ediyoruz.
Başkan Savaş Kalaycı nezdinde tüm ekibi kutlarız.
Sanayi Karaman için can damarı. Bu sektörün duayenlerini Rahmetli olanları Rahmet ve Hayırla sağ olanlarını da şükranla anıyoruz.
Bunların önde gelen isimlerinden birisi de Sayın Sami Özdağ.
Bizim neslin hayat virtüözü, Durasanın Kamil Üniversitesinden mezun, ömrünü üretmeye, kaliteyi bulmaya, topluma katma değer katmaya adamış bir gençlik arkadaşımız.
O gençlikte, herkes farklı dünyevi heveslerde iken, Türkiye geleceği için öylesi ateşli konuşmalarımız olurdu ki. Her kelimesi vatan, Millet, Bayrak ve gelecek içindi. Siyasi katılıklarımız yoktu. Devlet Baş tacı, Millet gönül sarayımızdı.
Geçenlerde Karaman nostaljisi üzerine Sevgili dostum Ahmet Tek bir yazı serisi yayınladı.
Sevgili Sami Özdağ o pırlanta yüreği ve engin gönlü ile etkilenmiş ve geçmiş klavye başına bir makale kaleme almış.
Dili tertemiz, ifadeleri yerli yerinde, konusu ve ana fikri olan duygu yüklü bir makale…
Okudukça keyif aldık, duygulandık, bilgilendik…
Karaman yerel basını da geniş yer verdi ve tüm kamuoyu tarafından beğeni ile okundu.
Sevgili Sami Beyin daha önce de bu davranışına şahit olduk.
O zaman eden daha sık yazmıyorsunuz Sevgili Sami Özdağ?
Sanayi tesislerinde bir sistemi mükemmel oturttunuz. Arada bir zaman ayırıp bu tür eserleri topluma arz etseniz diyoruz.
Karaman şair ve yazarları safında, aramızda görmek isteriz.
Pek çok konuda önder ve örnek olduğunuz gibi bakarsın toparlanma çabasındaki Karaman Edebiyat Camiasının bu çalışmalarında da gücümüze GÜÇ katarsınız…
Adı: İbrahim
Soyadı: Şaşma
Bir Karaman Evladı.
Sakin, yumuşak başlı, saygılı, yufka yürekli, uyumlu ve azimli, naif ve duygu dünyası renkli, sıradan görünümlü bir vatandaş…
Onu sıra dışı yapan ise, edebiyat dalında ve özellikle şiir konusundaki başarıları. Hafta geçmez ki İbrahim’den bir ödül haberi almayalım.
Konuyu yakından bilmeyenler için bu kadar sık ödül, nerede ise başka şeyleri de akla getirir. “Bu adam bunları rüşvetle ya da jürinin başına silah dayayıp da mı alıyor” diye.
Edebiyat bir okyanus ise okuyarak, yarım asırdır yazarak, inceleyip araştırarak bir fincan da biz nasiplendik. Yakın çevremizde edebiyatın ustaları var. Onlarla ödüle layık görülen eserlere baktığımızda görüyoruz ki eser=ödül. O eser o ödülü fazlası ile hak etmiş.
Bu başarı, çalışma, çaba, gayret ile ama mutlaka da bir Allah vergisi.
Basit bir sıralama yapılsa, sanırız ki İbrahim Şaşma şu an ödül rekorunu elinde bulunduruyor.
Biz onu tanıyoruz, bundan da mutluyuz. Ama bu başarısına rağmen İbrahim mor bir köşecikte mütevazi hayatı içinde gizli saklı yaşıyor. Tanınmıyor bilinmiyor. Eserleri de bir vaha serinliğinde dinlenmede…
Üniversitemizin Edebiyat Fakültesinin, güzel işlerde imzası olan değerli Dekanının ve Hocacihanda manevi yaşantısını sürdürerek, KMÜ de maddi idarecilikte yol almak için büyük çaba sarf eden, unutkan, Sayın Rektörümüzün, dileriz bu konuda bir gün bilgisi olur ve Üniversite/Karaman Kamuoyu kaynaşmasına örnek teşkil eden bir takım faaliyetler olur.
Tebrikler Kardeşim İbrahim Şaşma. Güzel gönlüne sağlık, üretken ve sağlıklı bir ömür dileriz.
Tam kısıtlama bitip de çarşı merkezinde birkaç zorunlu işimizi çözmeye çalışırken şahit olduk ki, küçük esnaf bitik.
Madem biz manevi yönü güçlü bir toplumuz. Bu günlerde de bunu ortaya koymakla övünürüz. Ama bazen ne yapacağımızı bilmeyiz. Aramalıyız, bulmalıyız.
Örneğin, tıraş ihtiyacı olsun olmasın, berberlerimize/kuaförlerimize bir uğramalı, terzilerimize bir şeyler diktirmeli, ya da bazı tamirleri yaptırmalı, ayakkabıcılardan bir yazlık ayakkabı, hiç olmazsa bir terlik almalıyız.
Ev ihtiyaçlarını ne olursa olsun mahalle bakkalından yapmalı, bir tamirciye bir şeyler tamir ettirmeli, bir elektrik ya da su tesisatçısına, led gibi, bahçe musluğu gibi bir takım işler yaptırmalıyız.
Arabalarımızın yazlık bakımlarını yaptırmalıyız.
Yerel basına gücümüz nispetinde küçük de olsa ilan ve reklamlar vermeli, bir kırtasiyeden bir kitap ya da günlük kullanım için sarf malzemeleri almalıyız.
Bir tuhafiyeden (ama küçük esnaftan) bir çamaşır, çorap, tişört almalı, bir hırdavatçıdan bir kilo boya veya benzeri bir şeyler alıp evimizin tamiratında kullanmalı, bir dürümcüden iki dürüm sipariş edivermeliyiz.
Karamanda 50 bin hanede yaşasak da bu sıkıntılarda Karamanı bir AİLE olarak düşünmek ve görmek zorundayız.
Kuru kuru mikro milliyetçiliğin kimseye faydası yok.
Bunlar için babayiğit STK lar karar alıp çok sayıdaki üyeleri ile kampanya düzenleyip, bu hafta 3 sınıf esnaf, gelecek hafta başka 3 sınıf esnaf diye bir teşvik içine girerler mi? İşte o zaman alnından öpülecek milliyetçi olurlar.
Bu arada Karaman Mahalle Muhtarlarını, bu dönemdeki dikkat, itina ve iyi niyetleri için kutlamak gerekir. Mahallelerini ve oradaki sıkıntıları en iyi onlar bilir. Gayretlerinin artarak devamını diler tebrik ederiz.
Zaman en önemli sermaye…
İyi kullanamadık belki, daha 4-5 konu var idi.
Sizlere onları daha sonra arz etmek üzere tadında bırakalım…
Saygılarımızla…
Teşekkürler Hasan bey hele yazınızın sonu o kadar önemli ki ihtiyacımız olmasa da küçük esnaftan imkanlarımız ölçüsünde alış veriş yapmalı bir çoğumuz yardım etmek için çirpiniyoruz ama esnaf hiç aklımıza gelmiyor haftada bir gün dışardan yesek şu büyük isimli marketler yerine mahalle bakkalimižı tercih etsek evimizdeki ufak tefek tamirleri kendimiz yapmak yerine usta çagirsak yani daki çırağa bahşiş versek ne kaybederiz ki.