HASAN BARAN
Soylu Karaman şehrinin kıymetli valisi, Karamanlı bir yazar, valiliğinizin karşısında Muammer Baran Parkı’nda heykeli sizlere gülümseyen, Mevlana’nın 36. Torunu, Gönüller Sultanı Muammer Baran’ın oğlu Karamanlı yazar Hasan Baran olarak size bu mektubu yazıyorum efendim. Tarihi doğal kültürel değerleriyle önemli bir turizm noktası olan Karadağ'ın Pomza madeni çalışmaları nedeniyle içler acısı bir durum sergilediğini belirten Karaman’ın önde gelen isimlerinden RIZA DURU beyefendinin dediği gibi: “Pomza madeni için Karadağ'ın altı oyuluyor. Meşe ağaçlarının kök saldığı bu topraklarda Yılkı Atları yerine, kepçe ve greyderler dolaşmakta, o canım meşeler sökülüp atılmaktadır. Bunların hepsi biraz POMZA madeni için yapılmakta, para-doğa savaşında paranın ezici galibiyetini sergilemektedir.“ RIZA DURU Bey, ayrıca şöyle demektedir: “Bizler çok üzgünüz. Karadağ'ın o muhteşem görünümünün kaybolmasının, turizm değerlerimizin en önemli dalının kesilmesi ile eşdeğer olduğunu görmek bizleri kahretmektedir. Umarız ki, bizleri yönetenler de bu konu hakkında duyarlılıklarını gösterirler ve bu yanlıştan bir an evvel dönülür. Ben umutluyum…” RIZA DURU beyin dediği gibi bende umutluyum efendim. Zararın neresinden dönülse kârdır. Karadağ’ı kurtaralım. Karadağ sevilecek, korunacak, güzel bir dağdır. Babam Gönüller Sultanı Muammer Baran, "Sabah gün doğduğunda bir camilere bir de Karadağ"a bakarım," derdi. Karadağı çok severdi. Bende çok severim Karadağ’ı… Karaman’daki, ‘Danış Kitabevi’nden aldırıp okursanız, görürsünüz ki, birinci baskısı için dört yıl, ikinci baskısı için üç yıl, toplam yedi yıl uğraşıp büyük emekle yazdığım TELKADIN romanımda benim de Karadağ’ı nasıl destansı bir şekilde, her şeyiyle anlattığımı ve çok sevdiğimi görürsünüz efendim. Bütün Karamanlılar sever Karadağ’ı, ilk karı onun üstünde görürler… Uzaklardan gelirken Karadağ’ı görmeden memleketlerine gelmiş saymazlar kendilerini. Karamanlılar sanki sırtlarını o dağa yaslamışlardır, o kadar yakın hissederler kendilerine. Fakat koskoca ovanın ortasında bir volkanik dağdan çok daha fazla bir şeydir Karadağ… Karadağ’ın en yüksek zirvesi olan Mihaliç Tepesi’nde Hititlerin kutsal alan olarak kullandıkları Hitit hiyeroglifi ile yazılmış yazıt ve anaklar ile Bizanslılar’dan kalma kilise vardır. Bozdağ’da ise Bizans askeri yapıları ile çevresi düzgün taşlarla örülmüş, daire biçimi bir göl vardır. Karadağ’ın kuzeyinde bulunan Madenşehir, Üçkuyu ve Değle’de çok sayıda Bizans dönemi ‘Binbir Kiliseler’ olarak anılan manastır ve kilise kalıntıları, altın paraların basıldığı darphane vardır. 1826 yılında Labordennin çizdiği bir gravürde görülen Karadağ İncil’de de geçiyor. İsa’nın havarilerinden Sen Pol (Paulus) Konya’dan kovulduktan sonra İlistıra’ya geçiyor, buradan Karadağ’daki Derbe’ye giden havari orada bir süre kaldıktan sonra Kapadokya’ya gidiyor. Dağın tepesinde Kapadokya’nın peribacalarının daha ufağı ama aynısı vardır. Hitit, Roma, Bizans’tan kalan birçok uygarlık… Başdağ’da üç bin yıllık Roma Havuzu… Bizanslıların yaptığı sarnıçlar… Hititlerin Karadağ’ın içini oyup yaptığı kuyular, mağaralar, yer altı tünelleri… Karadağ’da yüzlerce yılkı atları, dünyada soyu tükenmeye yüz tutmuş beş yaban koyunu türünden biri olan uzun kıvrık boynuzlu Anadolu yaban koyunları var… Karadağ, dünyada bir eşi benzeri olmayan Bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel bir hazinedir. Bu dünyada eşi benzeri olmayan kültür hazinesini, tarihi yapıları, ören yerlerini, doğa hazinelerini korumak hepimizin en önemli görevi olmalıdır. Kıymetli valimiz; siz, bu konularda soylu Karaman şehrinin birinci derecede kıymetli koruma görevlisisiniz efendim. Bendeniz bundan on yedi yıl önce Karaman’da iken, babam Muammer Baran’ın evinin yirmi adım ötesinde olan ve yıkılmaya yüz tutmuş ‘Tartanların Evi’ ile çöplüğe dönüşmüş ‘Çeşmeli Kilise’nin onarılıp, korunmasını isteyen yazılar yazmaya başladım her gün KARAMAN UYANIŞ GAZETESİ’nde ve diğer gazetelerde. O dönemin Karaman valisi İSMET METİN Bey, yazılarımdan çok etkilendiğini söyleyerek beni makamına davet etti. Daha sonraki günlerde Kültür Müdürü GÜLSEN KAYSERİLİOĞLU, CENGİZ ORTA ile birlikte, benimle toplantılar yaparak görüşlerimi aldılar ve ‘Tartanların Evi’ ile ‘Çeşmeli Kilise’nin onarımları için ödenek çıkartılacağı konusunda bana söz verdiler. O günkü KARAMAN UYANIŞ GAZETESİ’nde; “Valimiz İSMET METİN bey, Yazar Hasan Baran’ın bu konudaki yazıları üzerine, yapılan toplantıda, “Tartanlar’ın evi ve Çeşmeli Kilise’nin onarılıp kültür merkezi yapılması konusunda Yazar Hasan Baran’a söz verdi.” diye haberler çıktı. Daha sonra ben Karaman’dan ayrıldım. Sonra duydum ki, “Tartanların Evi”ni onarmışlar müze yapmışlar ve “Çeşmeli Kilise” bir kültür merkezine dönüştürülme kapsamına alınmış. Soylu Karaman şehrine layık olan da buydu zaten. Bu yüzden Karamanlılar ve ben yazılarımda her zaman o kıymetli valimiz rahmetli İSMET METİN beyi şükranla, minnetle ve rahmetle anarız efendim. Bu fani dünyada yarın bizler olmayacağız. Arkamızda bıraktığımız İyiliklerimiz ve esrelerimiz varsa onlarla anılacağız sadece. İyiliklerimiz ve eserlerimiz kalacak, bizler olmayacağız. Fakat Karadağ hep olacak. Bu güne kadar milyonlarca yıldır nasıl olduysa, bundan sonra da hep olacak. Karadağ’ı kurtarın efendim. Söz veriyorum size; bunun destansı romanını yazacağım, kuşaktan kuşağa bir efsane vali olarak Karaman tarihinde, insanların gönüllerinde sevgiyle yaşayacaksınız. Hürmetlerimle…
Sayın Hasan Baran Karadağ ile ilgili yazınızı ilgiyle geçte olsa okudum Karadağ din tarihinin ve Karamanın kültürel yapısında çok önemli bir yeri vardır Bu konularda öncelikle kamuoyunu bilinçlendirmenin önemli olduğunu düşünüyorum Karaman şu anda siyasette oldukça etkin Bürokratlarımıza kunuyu iyi anlatabilirsek bu yanlıştan dönüleceğine inanıyorum Çalışmalarınızda başarılar diler sevgiler selamlar Yücel Okutur Doktob