“Bir bir geçiyor ömrümden
Gidip de gelmeyen günlerim
Görünüyor bir sihirli tülden
Sevinçlerim kederlerim.”
Böyle yazmıştı Talat Duru amca… O, soylu şehir Karaman’ın Talat amcası…
Tarihi soylu şehirlerin nasıl meydanlarında cami avlularında ulu çınarları varsa, şehrin belleğine iz düşen insanlardan oluşan ulu çınarları da vardır.
Bu ulu çınarlardan biriydi Talat Duru amca…
Karamanın tarihini, geçmişini, örfünü, adetini, kültürünü, yemeklerini, iz bırakmış kişileri ve lakaplarını çok iyi ortaya koyan bir araştırmacıydı ve bu derlemelerini, birikimlerini yayınladığı yazılarla, kitaplarla çok sevdiği Karamanın geleceğine kalıt bırakmıştır.
Yunus Emre’nin Karamanlı olduğunu belgeleyen çalışmaları eşsizdi.
Talat Duru amca 1931 yılında Yunus Emre Tekkesi’nin yüz metre kuzeyinde, Hacı Molla Çıkmazı’ndaki bir evde doğduğunda babam Gönüller Sultanı Muammer Baran 5 yaşındaydı. Karamanın yetiştirdiği büyük şair Bekir Sıtkı Erdoğan da 5 yaşındaydı. Karamanın o zamanlar nüfusu beş bin kadardı. Herkes birbirini tanır, birbirine merhaba der, selam verirdi. Aynı zaman diliminde doğmuş yaşamış bu üç ulu çınar, bütün Karamana bir ömür merhaba dediler, insanlığın, kültürün selamını verdiler.
Kazanlarda kaynayan bulgur kokularıyla büyüdü Talat Duru amca. Bu koku, Yunus Emre’den, Karamanoğlu Mehmet Bey’den, yılkı atlarının rüzgar gibi koşup durduğu Karadağ’dan esen Karamanın öz kokusuydu.
Çocukluğundaki bu bulgur kokusunu bu büyük insan kültüre çevirdi.
Sade tertemiz ömrünü Karamana adadı. Ulu bir çınar oldu.