İNCİTMEYİN!
On bir ayın sultanı diye sevinç ve heyecanla karşıladığımız Ramazan ayının hepimizin ömrüne hoşluklar getirmesini diliyorum.
Ne mutlu arınabilene, ne mutlu sadece açlık değil, şükür sebeplerinin kıymetini bilene…
Ne mutlu kırık bir gönlün avuç içinde olabilene…
Ahh o eski Ramazanlar’ı özleyenlerden misiniz?
Özlemek incelik istiyor oysa… Eskiyi anlamlı kılan şey ise çocukluk masumiyetimiz, bir de anne ve babalarımızdan öğrendiklerimiz…
Eskiden de hayır ve hasenat işlerinde yarışırdı büyüklerimiz ama kimseler bilmez ve duymazdı. Herkes kendi ayıbının hamalı olurdu. Komşuda pişen bize de düşerdi. Kameralar yoktu, flaşlar patlamazdı. İmtihanı ağır kullar asla üzülmezdi. Yardımlar ise gece karanlığını beklerdi… İncitmeden…
Ne önemli bir sözcük incitmemek…
Bütün mesele bir sözcüğe gizlenir de, biz ezberden bir cümle kurarız ahh o eski Ramazanlar diye… Oysa eskiyi manidar kılan tek şey, işte bu sözcükte gizlenir.
İncitmeyin!
Kıymetli yöneticilerim, hayırseverlerim, imkan sahibi gönlü güzel insanlar hayırda yarışırken incitmeden yol almak bilirim ki o güzel gönüllerinize daha çok yakışacaktır. Varsın basın sizi bu ay yazıp çizmesin, kameralar çekmesin. Bir kamera var ki, kayıtları sağlam, arşivi sonsuz, bir siz bir de O… Siz zaten kayıt altındasınız. Ne silinir, ne de kaybolur.
Hani bir bilge şöyle demiş: “Birine iyilik yaparken, tebessüm etmeyi unutmayın. Zira gönül hassastır, incinmesin”
Hadis-i şerifte de anlamını bulduğu gibi “Sağ elin verdiğini, sol elin görmesin”
Bu Ramazan ayında hüznü ağır gelen kullar incinmesin. İncinmiş bir gönüle vesile olmak olsun niyetlerimiz…
Bir siz, bir O olsun birlikteliğiniz… Varsın biz bilmeyelim.
Gönüller yapmak olsun kazancımız… Sınanmadığımız bir yüreğin halini anlamak zor iş, bu zorluk ise incelik ister.
Hoş geldin şehr-i Ramazan…
Hoşluklar getiresin ömrümüze, başta kendi nefsim olmak üzere, bir açık davettir benimkisi… Sabrımız, tavrımız, ibadetimiz, tövbemiz kabul ve makbul olsun. Çaldığımız kapıların arkasında yaşadıklarınızı bir siz bilin. Kırık bir kalbin misafiri olurken incitmeyin!
Ve hiçbir şey gelmiyorsa elimizden,
Güzel sözün sahibini Allah’ın rızasına ulaştıracağı müjdesini veren Peygamber efendimiz “Hoş söz sadakadır” diye müjdeliyor bizleri…
Şu kubedde hoş bir seda nasibimiz olması dileğiyle, ilk iftar sevincimiz kutlu olsun.
Sıcacık bir pide kokusu, buğusu üstünde bir çorba, gülen bir çift yüz şükür sebebimiz olsun.
Bir avuç içinde olmayı diliyor şu biçare gönlüm, bir çocuk sevinciyle atıyor kalbim, Hoş geldin şehr-i Ramazan, hoşluklar getir ömrümüze…