Dil Bayramı Törenlerinde yine ikmale kaldık desem… Çoban Ateşi/ Yasemin Küçükcicibıyık Aslında ikmale kalmak, seneye yapılacak kutlamalar için biraz da ümit beslemek demek… Çünkü sınıfta kaldık gibi kabullenilmiş bir cümle bir Karamanlı olarak canımı yakıyor mu, yakıyor. Artık “görkemli kutladık, şahane kutladık, muhteşem kutladık, süper kutladık” gibi müsvedde cümlelerle ne olur kimse kendisini avutmasın. Geçtiğimiz haftalarda Muhteşem Yüzyıl dizisinde oyuncu Halit Ergenç’in (Kanuni Sultan Süleyman) Hürrem için okuduğu şiir sosyal paylaşım sitelerinde adeta ezberlendi. O şiirin bir mısrasında şöyle der; “İstanbulum, Karaman’ım, diyar-ı milket-i Rum’um, Bedahşan’ım ve Kıpçağım ve Bağdad’ım, Horasanım…” Şimdi ben nerede bir “Karaman” geçse hazır ola geçen yüreğime söz geçiremediğim için, bir kez daha yazacağım. Yeni bir döneme merhaba dediğimiz Karaman Belediyesi’nde Belediye Başkanı Eruğrul Çalışkan’ın kısa, orta ve uzun vadede planları olduğunu biliyorum. Henüz koltuğuna oturalı bir ayı yeni geçti ve maalesef bu kutlamaları kucağında buldu. Sayın Başkandan görkemli bir proğram bekleyemezdik, ancak ikmale kaldığımız dersimize yarından itibaren çalışmazsak sonucun yine hüsran olacağını da biliyorum. Helal olsun Eskişehir’e… Eskişehir, Almanya’nın başkenti Berlin’de “Yunus Emre Buluşması” sempozyumunda Yunus Emremizi tanıtınca kursağımda sevinçle üzüntünün bıraktığı o kekremsi tadı ben şimdi nasıl izah edebilirim ki… Karaman’da Dil Bayramı kutladığımız gün okudum bu haberi ve gün boyu, helal olsun Eskişehir sana diyebildim sadece… Çünkü ben Karamanlıyım… Kendimi Karamanlı olduğum için hep ayrıcalıklı hissedip, bundan payıma düşen övüncü hep sevdim ben… Sevmek yetmiyor, yazmak gerek dedim. Bu kaçıncı yazımdır bilemem ama bir kez daha yazmak, ardından neleri getirir doğrusu merak ediyorum. Önce memleket insanı olarak ödevimize iyi çalışmalıyız, iyi anlamalıyız, iyi yorumlamalıyız ve dahi iyi anlatabilmeliyiz… Hangimiz neyi ne kadar biliyoruz, bu da ayrı bir tartışma konusu tabii. O nedenle Karaman’ın gelecekteki yüzü ancak asırlar öncesinin o şahane gönlü ile aydınlanabilir. Yunus Emremle ve de ana sütü gibi ak diye saydığımız güzel dilimiz Türkçemizle… Peki, bu nasıl olacak? Bu konuda benim bir uzmanlığım yok ama sevdam büyük, hani kiminin sevdası, kiminin aklı, kiminin duası, kiminin parası bir araya gelirse ve yılda sadece bir iki günlük yasak savan etkinlikler şeklinde değil de, yıl boyunca bunu kendimize iş edinebilirsek, ben derim ki neden olmasın… Ah bu benim iyimser gönlüm… Kimseyi bu konuda suçlamak, eleştirmek değil niyetim. Ama olmuyor beyler, biz bir yerlerde yanlış yapıyoruz. Ya gideceğimiz yeri bilmiyoruz, ya da o yere hangi yoldan gideceğimizi… O zaman bir bilene sormak ayıp değil ki, öğrenmemek ayıp demiş atalarımız… Eh… Ne diyelim önümüzdeki yıl dilerim hep birlikte öğrenir, hep beraber çalışır ve ikmalden geçeriz. Ama bildiğim tek gerçek var o da şu ki Karaman’ın çooook çalışması lazım çoooookkk… Hani THY reklam filminde çocuk diyordu ya, “çok istersek geler belki” bende diyorum ki “çok istersek olar belki….”