Bayram yeni ekim sezonunun başlaması ve yağış olmaması nedeniyle hangi ürüne yöneleceği konusunda kara kara düşündüğünü belirterek, “Yeni ekim sezonuna geçtiğimiz bugünlerde iklim ve yağış durumu geçen yıldan çok parlak görünmüyor. Kıraç arazilerde suya ihtiyaç acil, sulu tarım yapılan bölgelerde ise sulama masrafı artıyor. Çiftçi hangi ürüne yöneleceği konusunda daha çok düşünür oldu. Maliyeti az olan mı?, Suyu az isteyen mi?, Fiyatı daha çok artan mı? Yoksa Hepsi mi? Girdi maliyetleri yanında iklim değişimi ürün deseni kaymasına sebep oluyor. Yağışlarda görülen anormal düşüşler, yıllık ürün tahminlerinde de ciddi sapmalara neden oldu. Yıllık bazda girdilerde yüzde 250’ye varan fiyat artışları gibi, üretim yapmayı olumsuz etkileyen soruna, bir de aşırı kuraklığın eklenmesi üreticilerimizi fazlasıyla mağdur etti. Bunun sonucunda piyasada yaşanan arz-talep dengesizliği sadece üreticileri değil tüketiciyi de olumsuz etkilemekte ve tarım ürünlerinin fiyatları istikrarsız hale gelmektedir. Tarımsal üretimde sürdürülebilirliği sağlamanın ve gıda tedarik zincirini zaafa uğratmamanın birinci ve vazgeçilemez yolu desteklerdir. Kuraklığın tarımsal üretim üzerindeki yok edici etkilerini birebir yaşayan üreticilerimiz, desteklerin ne zaman ödeneceğini de bilmiyor. Kuraklık destek ödemelerinin kuraklık şartlarına göre, miktar olarak güncellenmesi de gerekir. Desteklerin üreticilerimiz açısından önemli bir isteklendirme unsuru olduğunu unutmamalıyız. Tarımsal üretimin devamlılığı için, kuraklık desteği başta olmak üzere, tarım desteklerinin vakit kaybedilmeden ödenmesi sağlanmalıdır. Bu desteğe, üreticilerimizin her zamankinden daha fazla ihtiyacı var” dedi.
“DESTEKLERİN HAYATÎ ÖNEMİ OLDUĞUNU ARTIK ANLAMAK ZORUNDAYIZ”
Bayram, “Tarım sektörüne verilen destekler, üretimin devamlılığı açısından büyük önem taşıyor. Tarımsal ürünlerimizin dünya fiyatlarıyla rekabet edebilmesi, diğer ülkelerin üreticilerine uyguladıkları yüksek orandaki desteklerin, ülkemiz çiftçilerine de sağlanmasıyla mümkün olabilir. Girdi maliyetlerinin yüksek olması, ülkemizin pek çok üründe ekolojik üstünlüğü olmasına rağmen, diğer ülke çiftçileriyle rekabet edememesine neden oluyor. Maliyet baskısıyla uğraşan çiftçilerimiz, fiyat baskısıyla da karşı karşıya kaldı. Son bir yılda DAP gübre fiyatı yüzde 159, üre gübresi fiyatı yüzde 240, bazı zirai ilaçlar yüzde 60, elektrik fiyatları yüzde 57, mazot yüzde 34 oranında artarak rekor kırmıştır.” Acilen çözüm bulmamız gerekiyor. Ekimden hasada kadar olan süreci iyi yönetirsek, bundan hem üreticilerimiz hem de tüketicilerimiz istifade eder. Hem üreticilerimizin maliyetlerini aşağı çekmek, hem de ürünlerinin pazarlama sorunlarını çözmek zorundayız. Gıda krizlerinin dünyayı ve ülkemizi etkilediği, tüketicilerin de gıdaya ulaşmakta zorluk yaşadığı bu dönemde, yelkenleri üretime çevirmeye mecburuz” diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: