Şiirde zirve, şairin imgesi ve eğretilemesidir. İyi bir şair, dizede, beyitte ya da bentte anlamı kaybetmeden, imgeler oluşturabilmeli, imgelerini de başta istiare (eğretileme) olmak üzere üst düzey söz sanatları üzerinden kurabilmelidir. Zaten de her iyi şair, anlaşılır ve kısa imgelerle zihinlerde büyük tablolar oluşturur.
Ancak ne var ki, her an nereden çıkacağı bilinmeyen ve dalga dalga yayılan piyasa şairleri ya da müteşair topluluğu, narsist duygularla bulamaç yapılmış tüm küskünlüklerini kahır yoluyla püskürterek söyledikleri ve yazdıkları metinleri şiir sınıfına batırarak iyi şiiri ve iyi şairi boğmaktadır.
Ara tatilde görüştüğümüz Erol Erdoğan Hocam, şiir kitabı çıktığında bir adet de benimle paylaşacağını söylediğinde doğrusu ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum. Sürpriz cumartesi günü gerçekleşti. Çok değerli Ziya Duru Bey, klasik işyeri ziyaretini yaptığımda hemen Erol Erdoğan Hoca’nın kitabını uzattı.
Antep Nizip doğumlu Erol Erdoğan iki üniversite mezunu, yüksek lisansı olan birçok dalda at oynatabilen sıra dışı bir öğretmendir. Ziya Duru Ağabey’in kızı Berna Duru Erdoğan ile evlidir. Bursa’da yaşamaktadır. Kendisine ait müzik atölyesi vardır.
İlk şaşırtmaca da kitabın kapağı ile geldi.
Susuzluğa kanmış toprak üstündeki bir çocuğun balonu ardından koşması ile yaşamaya, geleceğe aç bir ruhun hayalleri arkasından ufka yolculuğu kapakta olağanüstü biçimde temsil edilmiş. Ayrıca kitap başlığının tipografisi de umut ve gelecek yolcusunun betimlemesi ile uyumlu bir düzende gösterilmiş. İç kapak ve künye sayfası da gözü yormayacak sadelikte okuyucuyu şiire hazırlıyor. Belki dikkatlerden kaçabilir ama yazar özgeçmişinin kitapta verilme biçimi de önemlidir. Üçüncü kişi kipinde kısa ama gereken bilgi ile yazılan özgeçmişler her zaman okuyucuda inandırıcı ve güvenilir bir etki bırakır. Erol Erdoğan’ın özgeçmişi de had uzunluğunu yakalamış.
Kitaba önsöz (aslında sunuş/takdim) yazan Yazar Hasan Kaçar Bey’in “Her dilden bir söz çıkar da her söz aynı yankıyı bulmaz.” genellemesi Erol Erdoğan’ın şiirlerine bir niteleme olduğu kadar üst düzey bir tespittir.
Şair Erol Erdoğan, çok kısa sunuşunda (aslında önsöz), ortak duygu sahiplerinin iletişim köprüsü olan şiirle kendi gönül dünyasını paylaşmak, görünür hale getirmek için bu kitabı yazdığını söyleyerek şiir poetikasına kısmen değinmektedir.
Şair toplamda 72 sayfa olan kitabına 42 şiir alarak anlamın yoğun verildiği şiir kitaplarının standartına uygun davranmış.
İlk şiir büyük söz, büyük anlam!
Ruh / düşmeyegörsün / gurbete/ durmaz / peşinden gider / ayaklar
Rubai gibi kısa, özlü ancak derin anlamlı bir söz. Ömür boyu arayışta olan yaşamların çileli yolculuğu bu kadar kısa anlatılabilirdi. Her bir sözcük insanı kendi bilinçaltına sürükleyip kendi ruh derinliğinin karanlıkta kalmış yerlerine bırakıveriyor. Böylece şair, ilk şiir ile kitaba sağlam temel atarken okuyucu ile arasında da sıkı ilişkiyi kuruveriyor.
Erol Erdoğan’ın öne çıkan şiirleri, şiirlerinde öne çıkanlar…
Erol Erdoğan görüldüğü gibi serbest şiir yazan bir şair. Şiirinde ilk dikkat çeken biçimsel özellik, dize kırılmaları ya da kırılan dizeler! Dizeleri, anlam vurgusunu en iyi verecek yerlerden kırarak bazen merdivenler kurup bazen de dalgalar oluşturarak ruhun ve duyguların salınımlarına biçimsel tercümanlık yapmış. Bu yöntem Orhan Veli’de ve Nazım Hikmet’te sık rastlanılan başarılı bir uygulamadır. Bu şekilde; Veda şiirinde (s. 42) dize kırılımı ile dalga oluşturulurken, Göçmen Kuşlar (s. 11) ve Son Söz (s. 40) şiirlerinde ise kırılan dizelerle yapılan merdiven uygun örneklerdir.
Şair her ne kadar biçimde serbest olsa da tema ve içerikte manzume ya da mensur şiiri çağrıştıran şiirlere de yer vermiştir. “Babama” şiiri (s 12) serbest ölçüde bir manzumedir. Burada çok sevilen ve sayılan babanın ölümü olayı ve bıraktığı etki şiir dili ile anlatılmıştır. Güle Güle Hababam şiiri (s. 50-52) mensur şiir tarzında duygu ve düşüncelerin konuşma cümleleriyle ifade edilmiş halidir.
Umut Şarkısı (s. 30-31), Veda (s. 22), Cezbe (s. 34) şiirleri ise duygu ve düşünce derinliğini tam yansıtan saf şiir örnekleri olarak göze çarpmaktadır.
Şiirin imgeler ordusu ve özgün bağdaştırmalar!
Anlam var da imge yok mu, tabi ki var. Ruhtaki arayış, umutlara kanat çırpış, zorlu ve çileli yaşamların zamanda, mekânda savrulma serüvenleri birer birer paketlenip şiirlere konuvermiş.
Erol Erdoğan’ı şair yapan ve şiirine nitelik kazandıran iki önemli özellik, duygu ve düşüncelerini somutlaştıracak biçimde oluşturduğu imgeler ile çarpıcı bağdaştırmalarıdır. Zamane şiiri (s. 23) bu bakımdan hem üst düzey hem de olağanüstü bir şiirdir. Şair içindeki kasvet tablosunu; “Sonbaharlar savrulur içimde / Hazan artığı” sözleriyle rahatça somutlaştırırken başkaları tarafından söylenmemiş özgünlükte “sonbahar savrulması” ve “hazan artığı” ifadeleriyle dilde yeni anlamlar oluşturmaktadır. Aynı şiirin son bendinde gökkuşağı ile simgelenen güçlü hayallerin ve umutların önyargıları yıkması; ayın güneşe kafa tutması ile ve dünyanın akıl yitirmesi ile eğretilenmiş bu eğretilerin bütünü imgeye dönüşmüştür. Böylece şiir de bağdaştırma yoluyla hem özgün bir dil kurulmuş hem de büyük anlam evreni oluşturulmuştur.
Şair Erol Erdoğan, her geçen gün kalabalıklaşan şehirlerde bir o kadar yalnızlaşan ve yabancılaşan bireyin çorak ruh dünyasına nefes aldıracak şiirleriyle kamuoyuna bir selam verdi. Benim kavgam, benim davam sizin davanız, sizin kavganız dedi.
Sonrakilerin müjdecisi olmasını bekleyerek Erol Erdoğan’ı kutlarım.
Kitap: Erol Erdoğan, Umut Şarkısı, Öğretmen Yazarlar Yayınevi, Ankara Ocak 2025, 72 sayfa, 13x21 cm, ISBN: 978-625-6039-15-5