Yusuf Yıldırım
Ocak ayının sonunda, bazı haber sitelerinde ve televizyonlarda sessiz sedasız bir haber yayına girdi. Haberin başlığı şöyle idi: Kayıp şehir Thebasa tesadüfen bulundu.
Başlığı da konusu da hemen hemen her gün karşılaşılan haber çeşitlerindendi. Peki bu haberde ilginç olan ne idi o zaman? Thebasa, eskiçağda Bizans’ın stratejik öneme sahip önemli şehirlerinden biridir. Şimdiye kadar da araştırmacılarca tam yeri belirlenememişti. Haberi ilginç kılan bir özelliği de bu şehrin İç Anadolu’nun güneyinde Karaman’da bulunmasıdır.
Şehrin bulunması kadar mesleği bakımından bulan kişi de ilginçtir. Çünkü şehri, Polonya’nın Ankara Büyükelçiliği diplomatlarından, Robert D. Rokicki keşfetti. Diplomat Robert D. Rokicki, Thebasa (Dibasa) şehrini bulur bulmaz, Türkiye’de ve Polonya’da yayınlarla tanıttı. Ancak haber nerede ise hiç ilgi görmedi. Polonya 24 Tv, Anadolu Ajansı, Daily Sabah ile birkaç kültürel internet sitesinde yer buldu. Karaman’daki internet sitesi ve yerel gazetelerin hiçbirinin bu önemli keşiften haberi olmadı. Haberi sosyal medya sayfasından paylaşan tek Karamanlı ise Turgut Uzel hoca oldu.
Peki bu Thebasa nedir, nerededir, niçin önemlidir, ne yapmalıdır?
Öncelikle Karapınarlılar ve Karacadağ bölgesindekiler, Thebasa (Dibasa) şehrinden hep haberli idi. Çünkü yabancı seyyah ve araştırmacılar, Karacadağ’daki Meke Gölü’ne de yakın bir ören yerini Thebasa şehri olarak tahmin ediyorlardı. Şimdi Polonyalı Diplomat Rokicki’nin bu keşfi ile beraber Thebasa şehrinin artık orası olmadığı kesinleşti denilebilir.
Thebasa şehrinin önemi nereden geliyor?
Diplomat Rokicki, Anadolu Ajansına verdiği demeçte kısaca şöyle diyor: Thebasa’yı Efes’te bile aradım. Ancak kaynaklardaki tüm işaretler antik dönemlin küçük devleti Lycaonia’yı gösteriyordu. Antik ticaret yollarının doğal bir kavşak noktası olan Lycaonia’nın her yeri gezildi, tarandı. Ancak Thebasa, bölgeden geçen ana yollar üzerinde değildi ve bu nedenle konumu bu kadar uzun süre gizemli kaldı. Yetersiz ve belirsiz bilgiler nedeniyle, şehir, genellikle birbirinden çok uzak olan çeşitli yerlerde arandı. Araştırmacı ve seyyahların Thebasa’yı arayışları 200 yıldan beri sürüyor.
Thebasa’yı öne çıkaran gelişme ise 600’lü-700’lü yıllarda İslam Devleti’nin Anadolu’ya dayanmasıdır. İslam Devleti o tarihlerde Anadolu’nun güney bölgelerini, Kilikya’yı almış ve Bizans ile arasında Toros Dağları sınır olmuştu. İşte Thebasa (Dibasa) Bizans ile İslam Devleti arasında bir nokta durumuna gelmiş, diğer deyişle Bizans Devleti’nin İslam Devleti’ne karşı bir bakıma ön cephesi, bir üssü oluvermişti. Dönemin Bizans İmparatoru, İslam akınlarına karşı Thebasa’da sağlam bir kale inşa etti. MS 793’te kuşatma altındaki Thebasa, Abdurrahman bin Abdalmalik adlı bir komutan tarafından yönetilen Müslüman güçlere teslim olmaya zorlandı.
Bizans imparatoru I. Nikephoros, cesur bir hamleyle 805 yılında Thebasa’nın Müslüman işgalcilerine karşı güçlü bir saldırı başlattı ve şehri geri almayı başardı. Ancak Halife Harun Reşit’in orduları I. Nikeforos’un güçlerini ezip geçerek Thebasa’yı sadece bir yıl sonra geri alınca Bizans’ın kurtuluşu kısa sürdü.
Thebasa’nın hikayesi o dönem hiç bitmedi.
Asker-imparator II. Nikephoros’un yeniden canlanan liderliği altında, 964 ve 965’te Bizans orduları güney Anadolu’yu taradı ve sonunda Kilikya topraklarını Müslüman hükümdarlarından geri aldı. Licaonya’nın başkenti Iconium (günümüzde Konya) ile Kilikya şehri Adana arasında stratejik bir konuma sahip olan Thebasa, bu planın uygulanmasında hayati bir rol oynadı.
Thebasa’nın tam yeri!
200 yıldır tam yeri tespit edilemeyen ve döneminde stratejik öneme sahip bu antik şehir nerededir? Diplomat Rokicki, Efes ve benzeri yerlerdeki gezilerinde hiçbir veriye ulaşamadı. Sonunda kayıp şehir Thebasa’yı tarihi Lycaonia’da, İç Anadolu’nun güneyinde aramaya karar verdi. Ve Karaman’ın Pınarkaya köyüne girdi. Pınarkaya’ya girişi Thebasa’yı burada bulmakla hiç ilgili olmayıp tamamen tesadüfi bir gezi idi.
Ancak tarihi kaynaklardaki bilgiler ile yöredeki tarihi kalıntılardan yola çıkarak Pınarkaya’nın Thebasa olduğunu kestirdi. Araştırmalarını Pınarkaya köyüne yoğunlaştırdı. Bir vadi içinde olması, kayadan oyma evler, Bizans lahitleri ve diğer harabeler, Pınarkaya’nın eski Thebasa olduğunu gösteriyordui.
Thebasa: Divaz
Çok önemli bir ayrıntı daha var kj, Rokicki, bilerek ya da bilmeyerek demecinde bundan söz etmiyor. O önemli ayrıntı Pınarkaya köyünün kadim adında gizli.
Pınarkaya köyünün eski “Divaz”!
Divaz olmuş da ne olmuş yani değil mi? Hayır tam tersine Divaz olmuş da çok şeyler olmuş?
Divaz, Thebasa’nın ta kendisi.
Divaz ile Thebasa aynı kelime?
Thebasa diye yazılır ama Dibasa diye okunur. Hala anlaşılmadı mı?
O zaman okunuşuyla Dibasa, Divaz isimlerini karşılaştıralım.
Divaz=Dibasa!
Fonetik bakımdan kulağa aynı sesler geliyor değil mi?
Çünkü Divaz’ın kökeni Dibasa (Thebasa)!
Olay çok basit. Thebasa kelimesi zaman içine ses olaylarıyla değişikliğe uğrayarak Divaz olmuş.
Dibasa kelimesinde iki önemli ses olayı var. Öncelikle b>v, s>z ünsüz değişmesi var. İkinci olarak Thebasa kelimesinin sonundaki a ünlüsü düşmüş. Böylece Thebasa (Dibasa) olmuş Divaz.
Ocak ayının sonunda, bazı haber sitelerinde ve televizyonlarda sessiz sedasız bir haber yayına girdi. Haberin başlığı şöyle idi: Kayıp şehir Thebasa tesadüfen bulundu.
Başlığı da konusu da hemen hemen her gün karşılaşılan haber çeşitlerindendi. Peki bu haberde ilginç olan ne idi o zaman? Thebasa, eskiçağda Bizans’ın stratejik öneme sahip önemli şehirlerinden biridir. Şimdiye kadar da araştırmacılarca tam yeri belirlenememişti. Haberi ilginç kılan bir özelliği de bu şehrin İç Anadolu’nun güneyinde Karaman’da bulunmasıdır.
Şehrin bulunması kadar mesleği bakımından bulan kişi de ilginçtir. Çünkü şehri, Polonya’nın Ankara Büyükelçiliği diplomatlarından, Robert D. Rokicki keşfetti. Diplomat Robert D. Rokicki, Thebasa (Dibasa) şehrini bulur bulmaz, Türkiye’de ve Polonya’da yayınlarla tanıttı. Ancak haber nerede ise hiç ilgi görmedi. Polonya 24 Tv, Anadolu Ajansı, Daily Sabah ile birkaç kültürel internet sitesinde yer buldu. Karaman’daki internet sitesi ve yerel gazetelerin hiçbirinin bu önemli keşiften haberi olmadı. Haberi sosyal medya sayfasından paylaşan tek Karamanlı ise Turgut Uzel hoca oldu.
Peki bu Thebasa nedir, nerededir, niçin önemlidir, ne yapmalıdır?
Öncelikle Karapınarlılar ve Karacadağ bölgesindekiler, Thebasa (Dibasa) şehrinden hep haberli idi. Çünkü yabancı seyyah ve araştırmacılar, Karacadağ’daki Meke Gölü’ne de yakın bir ören yerini Thebasa şehri olarak tahmin ediyorlardı. Şimdi Polonyalı Diplomat Rokicki’nin bu keşfi ile beraber Thebasa şehrinin artık orası olmadığı kesinleşti denilebilir.
Thebasa şehrinin önemi nereden geliyor?
Diplomat Rokicki, Anadolu Ajansına verdiği demeçte kısaca şöyle diyor: Thebasa’yı Efes’te bile aradım. Ancak kaynaklardaki tüm işaretler antik dönemlin küçük devleti Lycaonia’yı gösteriyordu. Antik ticaret yollarının doğal bir kavşak noktası olan Lycaonia’nın her yeri gezildi, tarandı. Ancak Thebasa, bölgeden geçen ana yollar üzerinde değildi ve bu nedenle konumu bu kadar uzun süre gizemli kaldı. Yetersiz ve belirsiz bilgiler nedeniyle, şehir, genellikle birbirinden çok uzak olan çeşitli yerlerde arandı. Araştırmacı ve seyyahların Thebasa’yı arayışları 200 yıldan beri sürüyor.
Thebasa’yı öne çıkaran gelişme ise 600’lü-700’lü yıllarda İslam Devleti’nin Anadolu’ya dayanmasıdır. İslam Devleti o tarihlerde Anadolu’nun güney bölgelerini, Kilikya’yı almış ve Bizans ile arasında Toros Dağları sınır olmuştu. İşte Thebasa (Dibasa) Bizans ile İslam Devleti arasında bir nokta durumuna gelmiş, diğer deyişle Bizans Devleti’nin İslam Devleti’ne karşı bir bakıma ön cephesi, bir üssü oluvermişti. Dönemin Bizans İmparatoru, İslam akınlarına karşı Thebasa’da sağlam bir kale inşa etti. MS 793’te kuşatma altındaki Thebasa, Abdurrahman bin Abdalmalik adlı bir komutan tarafından yönetilen Müslüman güçlere teslim olmaya zorlandı.
Bizans imparatoru I. Nikephoros, cesur bir hamleyle 805 yılında Thebasa’nın Müslüman işgalcilerine karşı güçlü bir saldırı başlattı ve şehri geri almayı başardı. Ancak Halife Harun Reşit’in orduları I. Nikeforos’un güçlerini ezip geçerek Thebasa’yı sadece bir yıl sonra geri alınca Bizans’ın kurtuluşu kısa sürdü.
Thebasa’nın hikayesi o dönem hiç bitmedi.
Asker-imparator II. Nikephoros’un yeniden canlanan liderliği altında, 964 ve 965’te Bizans orduları güney Anadolu’yu taradı ve sonunda Kilikya topraklarını Müslüman hükümdarlarından geri aldı. Licaonya’nın başkenti Iconium (günümüzde Konya) ile Kilikya şehri Adana arasında stratejik bir konuma sahip olan Thebasa, bu planın uygulanmasında hayati bir rol oynadı.
Thebasa’nın tam yeri!
200 yıldır tam yeri tespit edilemeyen ve döneminde stratejik öneme sahip bu antik şehir nerededir? Diplomat Rokicki, Efes ve benzeri yerlerdeki gezilerinde hiçbir veriye ulaşamadı. Sonunda kayıp şehir Thebasa’yı tarihi Lycaonia’da, İç Anadolu’nun güneyinde aramaya karar verdi. Ve Karaman’ın Pınarkaya köyüne girdi. Pınarkaya’ya girişi Thebasa’yı burada bulmakla hiç ilgili olmayıp tamamen tesadüfi bir gezi idi.
Ancak tarihi kaynaklardaki bilgiler ile yöredeki tarihi kalıntılardan yola çıkarak Pınarkaya’nın Thebasa olduğunu kestirdi. Araştırmalarını Pınarkaya köyüne yoğunlaştırdı. Bir vadi içinde olması, kayadan oyma evler, Bizans lahitleri ve diğer harabeler, Pınarkaya’nın eski Thebasa olduğunu gösteriyordui.
Thebasa: Divaz
Çok önemli bir ayrıntı daha var kj, Rokicki, bilerek ya da bilmeyerek demecinde bundan söz etmiyor. O önemli ayrıntı Pınarkaya köyünün kadim adında gizli.
Pınarkaya köyünün eski “Divaz”!
Divaz olmuş da ne olmuş yani değil mi? Hayır tam tersine Divaz olmuş da çok şeyler olmuş?
Divaz, Thebasa’nın ta kendisi.
Divaz ile Thebasa aynı kelime?
Thebasa diye yazılır ama Dibasa diye okunur. Hala anlaşılmadı mı?
O zaman okunuşuyla Dibasa, Divaz isimlerini karşılaştıralım.
Divaz=Dibasa!
Fonetik bakımdan kulağa aynı sesler geliyor değil mi?
Çünkü Divaz’ın kökeni Dibasa (Thebasa)!
Olay çok basit. Thebasa kelimesi zaman içine ses olaylarıyla değişikliğe uğrayarak Divaz olmuş.
Dibasa kelimesinde iki önemli ses olayı var. Öncelikle b>v, s>z ünsüz değişmesi var. İkinci olarak Thebasa kelimesinin sonundaki a ünlüsü düşmüş. Böylece Thebasa (Dibasa) olmuş Divaz.
Bir not düşeyim; yıllar önce yeni yapılan cami ve yanındaki kursun foseptik çukurunu işçi olarak biz açtık. 1.5mt kazdıktan sonra büyük bir taş kapak denk geldi. Neticede o kapağı kırdık ve büyük bir gürültüyle aşağı yuvarlandı gitti. Ve aşağı düşerken öylece düşmedi bir kaç dakika sürdü. Yani demem o ki; aşağı taraflarda köyün komple altında devasa büyük oluşumlar var.
Teşekkür ederim. Karaman Ayrancı İlçesine bağlı Köyün resmi ismi Pınarkaya Köyü. Ama hem Köyde yaşayanlara, hem de civardaki yerleşim yerlerinin oraya verdiği isim Divaz. Divaz Köyünde Kale var, taştan oyma, özellikle yüksek alanlarda Kaleye yakın birçok Taş Oyma odaları mevcut. Divaz Köyünde tarihi bir Taş Cami var. Şimdi restore edildi. Mersin Karaman Konya hudutlarını bağlayan Anayol üzerinde. Köyde meşhur Hışılayık Suyu çıkar. Yeşildere Deresinde karışarak Karamana ulaşır. Köyde birçok yayla var. Eski bir okul, Eski Cami ve Yeni Cami olmak 0zete iki Cami var. Rahim Duran.