Onunla davam ve mücadelem öteki dünyada değil cehennemde de devam edecek!..
Erdoğan Merçil ile niye anlaşamıyorsunuz diye sorduğumda aldığım yanıt, beklemediğim kadar sert ve bir o kadar da kararlı idi.
Üniversite birinci sınıfta, 1991, aldığımız derslerden biri de Müslüman Türk Devletleri Tarihi idi. Erdoğan Merçil Hoca bu dersleri çoğunlukla Edebiyat Fakültesi’nin beşinci katında girişteki küçük amfide verirdi. Derslere zaman zaman, asistanları Zerrin Günal (şimdi emekli prof.) ile bir erkek hoca ile girerdi. Merçil Hoca ve dersleri hakkında çok şey hatırlarım ama zaman zaman Mikail Bayram’a olumsuz eleştirilerle yaptığı göndermeleri hiç unutmam. Karahanlılar, Samaniler, Büyük Selçuklu konuları işlendikçe kendi görüş ve düşüncelerini sıralayan Erdoğan Merçil, sonrasında bir de Mikail Bayram’ın yanlışlarına ait iddialarını dile getirmeden duramazdı.
O görüşmenin ana konuları, Yunus Emre’nin nereli olduğu, Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası ve Erdoğan Merçil idi…
Hem kendimi tanıtmak hem de hocayı ısındırmak için hızlı bir giriş yaptım: Mikail Hocam ben İ.Ü. Arşivcilik mezunuyum. Sizinle aynı dönem uzmanı olan Erdoğan Merçil de hocam oluyor.
Mikail Hoca’nın gözleri açıldı. Ben devam ettim: Erdoğan Hoca ile aranızı düzeltmenin bir yolu yok mu? Cevap kesin, sert ve ilginçti: Onunla davam cehennemde de devam edecek.
Ben devam ettim: Hocam, o da sizi derslerde eleştiriyordu, bu kadar aranızı açan nedir?
Hoca: 1960’ların ortasıydı. Benim yüksek lisans tezimi onun da olduğu kurul, kabul etmediği gibi iptal etti. Asıl onun yüksek lisans tezi sorunlu. Ben bu haksızlığı asla affetmedim. Onunla var gücümle mücadele edeceğim, cehennemde bile olsa.
Hoca ile daha sonra Yunus Emre konusuna geçtik. Şunu çok kesin söyledi: Tüm deliller, Karaman’ı gösteriyor. Ayrıca şu var. Diyelim ki, Karaman’da değil. O zaman Yunus Emre her yerde olabilir ama asla ve asla Eskişehir’de olamaz. Mümkün değil. Çünkü Yunus Emre’nin yaşadığı dönemde Eskişehir Anadolu Selçuklu sınırları içinde değil.
Daha ilginç bir hatıra daha vardı, Mikail Hoca’da: Baha Kayserilioğlu ile ben de görüştüm. 1980’lerin başı idi. Bana Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nı getirdi. Baktım, inceledim. Çok eski olduğunu gördüm ve Baha Bey’e bunu söyledim. Sonra nasıl bir kitap yapacağımız üzerine konuştuk, bir plan yaptık ve ayrıldık. Ama bir daha gelmedi.
Araya giriyorum: Baha Bey’in tüm görüşmeleri aynı hikâye ile başlıyor ve aynı biçimde bitiyor. Neden acaba, Hocam?
Mikail Bayram: Sanırım yüksek maddi beklentileri vardı. Ama görüyorum ki, sen Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nı yayınlatacaksın.
Ben de o zamanki mevcut duruma yani 2011-2013 arası yaşadığım süreçlere dair bir cevap verdim: Hocam her ne kadar tüm kapılar üzerime kapanmış gibi olsa da bu kitabı ivazsız garazsız biçimde yayınlatabileceğimi seziyorum. Güçlü bir inanç beni güdülüyor. Benim derdim Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nı Karaman’a ve kültüre kazandırmak. Bu çalışma asla sahipsiz kalmayacak. Yunus Emre Hazretleri, kendisi üzerinden hesap yapanlara, hesaplarını Allah’a değil de sözde güçlü, önemli insanlara dayandıranlara, aferin bekleyenlere asla ve asla izin vermiyor. Dışından alçak gönüllü olan, dilinde ivazsızlık garazsızlık nağmeleri öttüren, ulvi dava insanı, ağır abi tipi oynayan ama, ama ama özde kibirli ve küstah hatta züppe ruh halleri sergileyen tiplere asla ve asla Yunus Emre Hazretlerinden geçit yok. Ben hesap yapmadan doğal ve doğaçlama yollarla çalışmaya devam edeceğim.
Bu konuşmadan bir yıl sonra (2014 Kasım) Yunus Emre Divanı Karaman Nüshası’nı, ivazsız garazsız, Karaman’a ve kültüre kazandırdım. Kitlesel tanıtım yapılmamasına rağmen kitap çıktığında büyük ses getirdi. Bir kitabın ilk elli okuyucusu onun en büyük tanıtıcılarıdır sözü bir kez daha gerçek oldu. Uzmanlar, akademisyenler, araştırmacılar ve okuyucular kitabın peşine düştü. Kitaba ulaşmak için kavga edenler bile oldu. Dokuz on hoca, kendi üniversitelerinde, Karaman Nüshası’nı 14. yy metni olarak okutuyor. Çünkü Karaman Nüshası en eski, en özgün ve en sağlam Yunus Emre Divanı kopyalarından. Çünkü benim yayınladığım kitap divana ait her türlü bilgiyi barındıran çevirisi ve tıpkı basımıyla hazırlanmış bir prestij kitap. Hilesiz hurdasız, gönülden çalışan herkesi Yunus Emre Hazret sürekli yükseltiyor. Bu fakiri de hep yükseltti. Ama o dönem temasta olduğum ve divana yüz çeviren cahiller ve gafiller; bir şekilde ve benim dışımda ya yerinde saydı ya da geriledi. Evet Yunus Emre Hazretleri kendisi üzerinden hesap yapanlara asla izin vermedi ve vermeyecek!...
Mikail Bayram Hoca ile bir buluştum, pir görüştüm. Erdoğan Merçil, Mikail Bayram çekişmesinin iç yüzünü bu buluşmada öğrendim. 1938 doğumlu Erdoğan Merçil Hoca halen yaşıyor. Rövanş nasıl olacak bilinmez. Hocanın Yunus Emre’ye dair hatıraları ve bilgileri benimle olan buluşmayı çok değerli kıldı. Ayrıca sözünü sakınmaz, bildiğinden şaşmaz ve sivri dilli Mikail Bayram Hoca’yı da o görüşmemde tecrübe ettim.
Hoca son iki yıldır oldukça rahatsızdı ve 2 Ağustos 2024 Cuma günü; sevenleri kadar sevmeyenlerini de bu dünyada bırakıp öteye yol aldı. Allah rahmet eylesin…
MİKAİL BAYRAM'LA BİR BULUŞMA PİR GÖRÜŞME
Yayınlanma :
03.08.2024 11:39
Güncelleme
: 03.08.2024 11:39
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: