Muallâ Mezhepoğlu Hanım, Haremeyn hizmetinden dolayı dedesi Mezhebzâde Abdurrahman Efendi’nin bir beratı olduğunu söylediğinde hem çok şaşırmış hem de heyecanlanmıştım. Padişah tarafından üstün hizmetlerinin fark edilmesi, görülmesi ve bir nişan ve bir beratla taltif edilmesi sadece Osmanlı ülkesinin bir tebaasını, vatandaşını değil memleketini, şehrini de onurlandırır. Karaman'dan ferâşet-i şerîf beratı sahibi tek bir kişinin olması, beratı özel kıldığı kadar şehre de bir önem bir ün kazandırmaktadır.
Muallâ Hanım, Dün Takvimde Biter adlı kitabında bu berattan söz etmişti de farkındalığım; babası Rıza Mezhepoğlu’nun Ziya Duru’ya yazdığı bulgur mektubunu yayınlama çalışmalarım sırasında oluşmuştu. Kendisi ile yaptığım görüşmelerimde “Ailesine ait beratların ilgimi çektiğini söylemiştim.” o da “İstanbul’a yolunuz düştüğünüzde onları tetkik edebilirsiniz.” demişti. 23 Eylül 2023 Cumartesi günü Muallâ Hanım’ın Bebek’teki evine konuştuğumuz gibi yolum düştü. Muallâ Hanım, evini ailesine ait kıymetli belge ve eşyalarla döşemiş; evde her şey ya antika ya da şimdiye kadar gezdiği 44 ülkeden getirdiği ilginç parçalar.
Muallâ Hanım’ın içinden hiç çıkmak istemediğim müzeye benzettiğim işte bu evinin salonunun duvarlarını iki çok önemli ve değerli levha süslemekte. Onlardan biri baba babası Mezhebzâde Abdurrahman Efendi’nin 1904’te hak ettiği Ferâşet Beratı, diğeri anne babası Mehmet Taha Efendi’nin İstanbul Mülkiye Mektebini aliyyü’l-alâ (pek iyi)derece ile bitirmesinin ve üstün devlet hizmetinin taltifi olan 1898 tarihli liyakat madalyası ile onun beratıdır.
Beratlar
Sözlükte “Bir kimseye herhangi bir imtiyaz verildiğini gösteren belge, müsâade, izin” (Ayverdi) anlamındaki berat; “Padişâh tarafından bir memuriyete tayin, bir gelirden tahsis, bir şeyin kullanılma hakkı, bir imtiyâz veya muâfiyetin verildiğini gösteren ve pâdişâhın tuğrasını taşıyan belge” (Kütükoğlu, 1998: 124) terim anlamını karşılar.
Beratlar, fermanlarla birlikte biçim, metin, yapı ve türlerine göre Osmanlı diplomatikasının (belge bilim) en gelişmiş, ayrıntılı ve de divanî hattında ağır bir dille yazıldığı için üst düzey Osmanlı Türkçesi bilgisi ve okuma becerisi isteyen bir belge türüdür. Birçok konuda yazılabilen beratlar; davet (dua), tuğra, nişan formülü, unvan, elkab, nakil/iblağ, emir/hüküm, te’kîd/tehdîd, tarih, mahalli tahrir (yazılma yeri) biçiminde rükünleri / bölümleri (Kütükoğlu, 1998:123-134) ile ayrıntılı bir belge türüdür. II. Abdülhamit dönemindeki beratlarda davet altında sol tarafta sayı numarası da görülür.
Bir beratın tuğrası celi sülüs, nişan formülü, celi divânî, metin kısmı ise divanî ile yazılmaktadır.
Ferâşet beratları
Ferâşet-i Şerîfe adıyla bilinen ferâşet beratları, ferrâşlara düzenlenen bir berat türü idi. Arapça kökenli bir sözcük olan ferrâş, “Döşeyen, seren, yatak, kilim vb. şeyleri yayan kimse, yerleri süpürüp temizlemekle görevli kimse, hizmetçi, Kâbe’yi süpürenler, câmi, imâret vb. yerlerin temizliğiyle görevli.” (Ayverdi) anlamlarını taşımaktadır.
Abbasilere kadar giden, çok eski bir meslek ve görev olan ferrâş, Nizâmülmük’ün Siyâsetname’sindeki bilgilere göre sultana çok yakın, daha çok saray, köşk temizliği ve eşyaların döşemesi ve düzeniyle ilgilenen bir saray hizmetlisidir. Gazneli, Selçuklu, Memluklu devletlerinde de aynı ad ve görevle saray hizmetlileri vardı. Osmanlı’da ise saray hizmetleri dışında vakıf eserlerin ve Mekke ve Medine’deki kutsal yerlerin temizliğiyle uğraşanlara da ferrâş adı kullanılmıştır. Buradan hareketle ferrâşlık, Osmanlı’da cami, medrese, mektep, han, hamam, kervansaray vb. vakıf eserlerin temizliğiyle ilgilenen, halı, kilim ve hasır gibi mefruşatını serip toplayan hizmetlileri belirten bir anlam kazanmıştır. Ferrâşlara özellikle büyük ve orta büyüklükteki vakıflardaki ferrâşlara “ferâşet ciheti” denilen bir tür ücret ayrıldığı görülmektedir. (Yazıcı, İpşirli, 1995:408-409)
Mekke’de Harem-i Şerîf ile Medine’de Ravza-i Mutahhara’nın temizliğini yapmak büyük bir onur sayıldığından hanedan mensupları ve bazı ileri gelenler, bu görevden “ferâşet-i şerife” adıyla sembolik pay alırlar ve bunu hayır vesilesi sayarlardı. Ferâşet-i şerîfeden pay alan padişâh ve diğer devlet erkânı; vezir, ulema, şerîf, defterdar gibi ferâşet-i şerîfe sahibi olanlar ve hisseleri ferâşet-i şerîfe defterine kaydedilirdi. Ferâşet-i Şerîfe, Allah’ın isimlerini simgeleyecek biçimde 99 hisseye bölünmüştü. Her bir hisseye 16 kırat değer biçilmişti (Yazıcı, İpşirli, 1995:408-409). Kırat, elmas ve mücevher tartmakta kullanılan gramın beşte birine denk gelen kadim bir ölçü birimidir (Kallek, 2022: s. 437-438). Kutsal yerlerde ferrâşlık görevini yerine getirmek üzere ferrâş ağalar tayin edilir, bunların ücretleri de genellikle Mısır eyaletinden karşılanırdı (Yazıcı, İpşirli, 1995:408-409). Feraş beratı sahibi olan kimsenin ferraşlık görevini filen yerine getirmesi, mutlaka Mekke ve Medine’de oturmaları şart koşulmamıştı. Bunların kendi adlarına Mekke ve Medine’de birer “ferâşet vekilleri” bulunurdu. Beratlı ferrâşlar Mekke ve Medine’de oturan bir kişiyi kendilerine vekil atardı. Bu vekillere her sene Surre Alayı ile belli bir miktar nakit para veya eşya gibi çeşitli hediyeler gönderirlerdi (Mert: 2017: 34). Bu bilgiden ferâşet beratı sahiplerinin, hac döneminde, yaşadıkları şehirlerinden yola çıkan hac kervanları aracılığıyla kendi hediyelerini ve nakdî ödemelerini gönderdikleri anlaşılıyor.
Mezhebzâde Abdurrahman Efendi’nin ferâşet beratı
Mezhebzâde Abdurrahman Efendi de Harem-i Şerîf ve Ravza-i Mutahhara ferâşetiyle (temizliği, bakımıyla) görevlendirilerek onurlandırılmış bir Karamanlıdır. Kendisine bu görev verildiği zaman bir ferâşet-i şerîfe düzenlenerek İstanbul’dan Karaman’a gönderilmiştir.
Muallâ Hanım, dedesine verilen berata dair Mustafa amcasından duyduklarını (Mezhepoğlu, 2023) şöyle aktarır:
Mustafa amcamdan yıl içerisinde ve belirli fasılalar ile Dahak Mahallesi’ndeki evimize delil/şahit diye anılan birkaç kişinin geldiğini onların evin selamlık denilen bölümünde misafir edildiğini, Abdurrahman dedemle birlikte onların bazı belgelerin üzerinden geçtiğini ve giderlerken dedemin bu ziyaretçilere bir ödemede bulunduğunu duymuştum.
Bu berât-ı şerîfenin tam metni şöyledir:
zeker’allâhu te’âlâ a’lâ ve bi’l-takdîmi ehakka ve elyaka ve evlâ
abdulhâmid han bin abdulmecîd han el-muzaffer dâimâ el-gâzî
nîşân-ı şerîf-i âlişân-ı sâmî mekân-ı sultân-ı ve tugra-yı garrâ-yı cihân-sitani-i hakânî ve nüffize bi’l-avni’l-rabbânî hükmü oldur ki
çün a’zam-ı devlet-i dâreyn ve akdem-i sa’âdet-i menzileyn müdâvemet-i hıdmet-i haremeyn-i şerîfeyn ve mülâzemet-i ravza-i mutahhara-i hazret-i seyyidu’l-kevneyn
ve resûlu’l-sakâleyn olmagın ol devlet-i uzmâ ve ol sa’âdet-i kübrâya vâsıl olanlar beni âdem nev’inden mümtâz ve seref-râz idügi bî-iştibâhdır binâen alâ zâlike mutâf-ı melâike-i mukarrebîn ve menzil-gâh-ı cenâb-ı cibrîl-i emîn nazar-gâh-ı hazret-i rabbu’l-âlemîn olan ol isnân-ı şefâ’at-ı unvânın çâr ve yekşân-ı sa’âdet-i iktirânıından ber-vechi hasebî rub’ kîrât ferâşet-i şerîfe hıdmet-i celîlesiyle şeref-yâb olan seyyid ali ibn-i mehmed’in vefâtı vukû’ıyla mahlûlünden konya vilâyeti celîlesine tâbi’ karaman kazası eşrâfından mezheb zâde iş bu râfi’-i tevki-i refî’u’l-şân-ı hâkânî abdurrahmân efendi zîde mecduhu ol hıdmet-i şerîfeyi kenduye sermâye-i devlet ve sebeb-i rahmet ve şefâ’at bilüp ez-derûn tâlib ü râgıb olmagla tevcîh ve yedine berât-ı şerîfim i’tâsı makâm-ı nezâret-i evkâf-ı hümâyûnumdan bâ-takrîr itasını makâm-ı nezâret-i evkâf-ı hümâyunumdan ba-takrîr lede’l-inhâsı mucibince tevcîh olunmak fermânım olmagın bin üç yüz yigirmi bir senesi zî’l-ka’desinin birinci güni târîhiyle bu berât-ı sa’âdet-i âyât ve behcet-gayât verdim ve buyurdum ki mûma ileyh ba’de’l-yevm ol makâm-ı cennet âsâda ber-vechi hasebî rub’ kîrât ferâşet-i şerîf hıdmet-i celîlesiyle şeref-yâb olup hıdmet-i lazîmesin tarafından ta’yîn idecegi kâim-makâm ve ve nâib-i menâb-ı kemâl-i ta’zîm ve tekrîm ve âdâb ve nihâyet-i hayâ ve hicâb ve nezâfet-i elbise ve siyâb ile alâ mâ-cerâyü’l-âde eyleye tahrîren fî’l-yevmi’l-hâmisi aşera min şehri zî’l-ka’detü’l-şerîfe sene ihdâ ve işrîne ve selâse miete ve elf
evkâf-ı hümâyun hazîne-i celîlesine mahsus berât-ı âlîşân yazılmak içün varakadır
yalnız 10 kuruştur
Beratın künyesi
Belge türü: Ferâşet-i Şerîfe Beratı
Berat düzenlenen kişi: Mezhebzâde Abdurrahman Efendi
Belgenin düzenlenme tarihi: 15 Zilkade 1321 (2 Şubat 1904) Salı
Beratı veren kişi: Abdülmecit oğlu Abdülhamit
Beratın bölümleri: Dua, sayı, tuğra, nişan formülü, unvan, elkab, nakil/iblağ, emir/hüküm, te’kîd/tehdîd, tarih
Belgenin düzenlenme sebebi: Mehmed oğlu Seyid Ali’nin vefatı sebebiyle ferrâşlık görevine Mezhebzâde Abdurrahman Efendi’nin atama belgesi.
Belgenin özeti: Rub’ (dörtte bir) kîrât ücretle Harem-i Şerîf ve Ravza-i Mutahhara ferâşet-i şerîfe beratı sahibi Mehmed oğlu Seyyid Ali’nin vefatı üzerine boşalan ferrâşlık görevi, rub’ (dörtte bir) kîrât bedelle Konya vilâyeti Karaman kazasından Mezhebzâde Abdurrahman Efendi’ye tevcih edilmiştir (verilmiştir). Evkaf Nezaretinden (Vakıflar Bakanlığı) beratının (görev belgesinin) çıkartılması ferman olunarak Hicri 1 Zilkade 1321 (Miladi 19 Ocak 1904) günü itibariyle bu cennet gibi yerde göreve başlaması emrolmuştur. 15 Zilkade 1321 (2 Şubat 1904) Salı
Belge dizini: Mezhebzâde Abdurrahman Efendi, Mehmed oğlu Seyyid Ali, ferâşet-i şerîfe, ferâşet-i şerîfe beratı, ravza-i mutahhara, harem-i şerîf, nîşân-ı şerîf, nezâret-i evkâf-ı hümâyun, rub’ kîrât
Belgenin verileri
Berat davet/dua bölümü divânîdir. Geleneksel biçimde beratın yazısında tuğra celi sülüs, nişan formülü celi divânî, metin divânîdir.
Öncelikle beratın davet yani dua metni diğer belgelerden farklıdır. Çoğunlukla “hüve” ile başlayan belgelerin tersine ferâşet-i şerîf beratı, “zeker’allâhu te’âla a’lâ ve bi’l-takdîmi ahakka ve elyaka ve evlâ” duası ile başlamaktadır. Metin “yüceler yücesi Allah’ı zikr ve en doğru, en uygun, en iyi biçimde sunarak” anlamına gelmektedir.
Mezhebzâde Abdurrahman Efendi, Mehmed oğlu Seyyid Ali’nin vefatıyla boşalan ferrâşlık görevi belgesi olan bu beratı almıştır.
Mezhebzâde Abdurrahman Efendi’nin ferrâşlık görevi bedeli rub’ (çeyrek) kırattır. Kırat, gram altının beşte biri, yani 0,20’si bir ağırlık ölçüsü birimidir. Çeyrek kıratın bugünkü karşılığı 0,05 gramdır.
Ferâşet-i Şerîfe beratının yazılma tarihi Hicrî 15 Zilkade 1321, Miladî 2 Şubat 1904 Salı’dır.
Ferâşet-i Şerîfe beratları, genellikle babadan oğula geçtiği için Mehmed oğlu Seyyid Ali, Abdurrahman Efendi’nin babası olmalıdır. Ancak bu bilgi teyite muhtaçtır.
Sonuç, teşekkür ve yâd
Mezhebzâde Abdurrahman Efendi, büyük olasılıkla babası olan Seyyid Ali’nin ölümü üzerine boşalan ferâşet-i şerîfe hizmeti görevine (ferrâşlık görevi), 2 Şubat 1904 Salı günü, II. Abdülhamit’ten ferrâşlık beratı alarak yerine getirmeye başlamıştır.
Muallâ Hanım’ın verdiği bilgi ışığında; Abdurrahman Efendi, Hac mevsimi yanına gelen görevlilere ferâşet-i şerîf hizmeti karşılığı bir ödeme yapmaktadır.
Bu ödeme bedeli, beratta belirtildiği üzere; kutsal yerler Harem-i Şerîf ve Ravza-i Mutahhara için rub’ (çeyrek) kırat hissedir. 1 kırat, 0,20 gr olduğuna göre bunun çeyreği 0,05 yapmaktadır.
Muallâ Mezhepoğlu Hanım sayesinde uzmanlık alanlarımdan biri olan Osmanlı Arşivi belgelerinden bir beratı çalışarak yayınlama fırsatı buldum. Osmanlı kalemiyesinin ayrıntılı, gelişmiş, tuğralı ve okuması, yorumlaması zor belge türlerinden olan bu beratı okurken İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arşivcilik okuduğum yıllara gittim. İstanbul Üniversitesi Arşivcilik Bölümünde arşivciliğin yanında ağırlıklı olarak Osmanlı Diplomatikası ve türlerine göre Osmanlı Arşivi belgeleri okuma dersleri vardı. Dün gibi hatırlıyorum; 91 yılında, Hidayet Nuhoğlu Hoca’dan Yahya Kemal Dersliği’nde rik’a yazılı bir belge üzerinden ilk arşiv belgesi okuma dersini almıştık. Mübahat Kütükoğlu Hoca’nın, 1993’te henüz yayına vermediği “Osmanlı Belgeleri’nin Dili” adlı kitabından notlarla aldığımız Osmanlı Diplomatikası ve yanında İlmi Araştırma Usulleri dersleri, tek başına dört yıllık bir bölüme bedeldi. Hakeza Mehmet İpşirli Hoca’dan aldığımız mühür okumaları, şeriye sicilleri belgeleri, tekstil konulu belgeler yanında Kanuni’nin Fransa Kralı Fransua 1’e gönderdiği meşhur fermanı çözümleyerek okumak, zamanda yolculuk gibiydi.
Otuz yıl önce gördüğüm dersler, bugün gibi aklımda. Bu belge türlerinden ferman ve beratları öğrenmek ve içselleştirmek için yaklaşık iki ay gece gündüz emek vermiştim. Bende emeği olan hocalarım Hidayet Nuhoğlu’nu, Mehmet İpşirli’yi, Mübahat Kütükoğlu’nu hayırla yâd eder, sağlıklı, mutlu ömürler diler, kendilerine çok çok teşekkür ederim.
Okumasını, açıklamasını ve yorumlamasını çok sevdiğim Osmanlı Devleti belgelerinden Karamanlı Mezhebzâde Abdurrahman Efendi’nin Ferâşet-i Şerîfe Beratı’nı benimle paylaşan, onu yayınlamama izin ve fırsat veren Muallâ Mezhepoğlu Hanım’a çok teşekkür ederim.
Kaynaklar
Cengiz Kallek, “Kırat”, TDV İslam Ansiklopedisi, C 28, TDV Yayınları, Ankara 2022, s. 437-438 İlhan Ayverdi, Kubbealtı Lugati, lugatim.com
Muallâ Mezhepoğlu, 16 Ekim 2023 tarihli mail notu
Muallâ Mezhepoğlu, Dün Takvimde Biter, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2015
Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik), Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı, 2. Baskı, İstanbul 1998
Ordu Büyükşehir Belediyesi, Haremeyn Hac- Mukaddese Yolculuk, Ordu Büyükşehir Belediyesi, İstanbul 2017
Tahsin Yazıcsı, Mehmet İpşirli, TDV İslam Ansiklopedisi, C 12, TDV Yayınları, İstanbul 1995
Kutluyor ve teşekkür ediyorum. Çok detaylı ve aydınlatıcı bilgiler..