İbrahim Hakkı Konyalı, 1965 yılında İsmail Hacı Tekkesini
bulduğunda orada Yunus Emre döneminden önemli mezar taşları da tespit etmişti.
Sonraki uğraklarında bu mezar taşlarını göremediğini, Eskişehirlilerin bir
kamyonla alıp gittiğini çevreden öğrendiğini de belirtmişti. Ben 2009 yılında
İsmail Hacı’ya gittiğimde buranın sakinlerine bu mezar taşlarını bilip
bilmediklerini sormuştum. Onlarda aynı cevabı vermişti. Bu mezar taşları şimdi
nerededir, var mıdır yok mudur bilinmez.
Ama 2012’de İstanbul’daki İbrahim Hakkı Konyalı
Kütüphanesinde bunların fotoğraflarına rastladım. Tabi hemen bu fotoğrafların
fotoğraflarını çektim. Konyalı’nın kütüphanesinde İsmail Hacı’dan iki adet
mezar taşının fotoğrafı vardı. Çok daha ilginci bu mezar taşları kitabeliydi.
Zarfındaki katalog bilgilerine göre birinci mezar taşı,
İsmail Hacı’nın türbesine yakın bir noktadır. Fotoğraftan anlaşıldığına göre
plasterli mezar taşı tipindedir. Bu tipin Karaman’daki örnekleri Yunus Emre
Camii Haziresi’nde ve Emir Musa Camii’nin türbe kalıntısı içindedir. Bu mezar
taşlarında gövde dikdörtgensel iken üst kısım sivri kemer biçimindedir. Gövde
ile üçgensel bölüm “S” ya da “C” kıvrımı ile ayrılmıştır. Bir de en üstte ise
bir tepelik bulunur. Gövdeyi çepeçevre saran geniş kemerlik ile gövde dış
kenarına biçimlendirilen plaster motifidir. Plaster eski Roma Bizans tarihi
yapılarının ön cephesine dekor amaçlı dikilen köşeli sütunların adıdır.
Bu mezar taşının ise tepeliği kırılmış. Gövde ile kemer
ayrımını dıştan “C” kıvrımı belirlemiş. Gövde kenarları ise içe doğru pahlı.
Gövdenin tamamı kitabeli. Metin ise “el-mevt (…..)/ el-nâs/ şumârun?/ervâ?”dır.
“el-mevt” ifadesinden anlaşıldığına göre mezar taşı bir baş taşıdır.
Maalesef mezar taşında tarîh yok. Büyük olasılıkla mezar
ayak taşında yazılı idi. O zaman bu mezar taşının dönemini belirlemek için en
yakın örneklerine bakmak gerekecek. Yazı özellikleriyle mezar taşı,
Aktekke’deki 1375 tarihli Ahmed el-Mevlevî’nin ve müzedeki Hacı Celal’in 1363
tarihli mezar taşına benzer. Tipolojik olarak da Yunus Emre Camii Haziresi’ndeki
kimliksiz bir mezar taşıyla eştir. Şu durumda bu mezar taşı 1300’lerin ilk
yarısına uygun düşmektedir.
İkinci mezar taşı ise sivri kemerlidir. İşleme biçimi önceki
mezar taşı ile aynı üsluptadır. Gövde kenarları geniş ve içe doğru pahlıdır.
Gövde yüzeyi üç satır kitabedir. Kitabeli yüzeye ayrıca ince bir silme
gidilmiştir. Kitabe metninin tamamı okunabilmekte. Bu bir hadis metni.
Transkripti şöyle: “el-mu'minûne lâ yemûtûne bel yenkalûne min dâri’l-fenâ ilâ
dâri’i-bekâ” Hadi’in “ilâ dâri’i-bekâ” kısmı kitabede görülememektedir. Anlamı
ise; “Mü’minler ölmezler, tersine geçicilikten sonsuzluğa göç ederler!”dir. Bu
mezar taşı ile hemen hemen aynı özelliklerde Aktekke Camii Haziresi’nde 1413
tarihli bir mezar taşı daha vardır. Yazı özellikleri bakımından önceki mezar
taşına benzer. Buna göre bu mezar taşı da 14. yy yani 1300’lerin ortalarına
uygun düşer.
Görülebildiği kadarıyla bu iki mezar taşları Yunus Emre ile
aynı döneme aittir. Diğer bir deyişle mezar taşı sahipleri Yunus Emre ile yakın
dönemde yaşamış. Muhtemelen de İsmail Hacı’nın ve Yunus Emre’nin akrabalarıdır.
1965 yılına gelindiğinde bu mezar taşları İsmail Hacı
Mezarlığı’nda idi. Ne oldu ise Konyalı’nın bölgeyi ziyaretinden sonra oldu.
Belki de bu mezar taşları bölgede bir yerdedir. Mesela bir köylü koruma amaçlı
güvenli bir yere nakletmiş ve orada kalmış olabilir. Ya da gerçekten il
dışından gelip birileri götürüp gitmiş de olabilir.
Bu mezar taşlarının ölçüleri de üç aşağı bellidir.
Örneklerinden yola çıkarak 140x60x20 cm ve 80x55x20 cm ölçülerinde olduğu
rahatlıkla söylenebilir.
Fotoğraflarına ve örneklerine bakaraktan aynı malzeme ve ölçülerde kopyaları yapılıp İsmail Hacı Mezarlığı’na konulması isabetli olacaktır.