Bu yazıda Sapancalı Hasan Hüsnü’nün 1922 yılında yayınladığı Karaman kitabı ikinci nüshasında Karaman Âsâr-ı Atîkası ana başlığı altında yer alan Aktekke’ye (Mâder-i Mevlânâ) ait bilgilerin çevirisi, analizi ve değerlendirmesi bu yapılacaktır.
Aktekke özgün metin (Sapancalı Hasan Hüsnü, Karaman, 1922)
Buna ahâlî (Aktekke) nânımı virmişdir. İstasyon’dan şehre girerken öninde uzun ve kârgîr minaresiyle en ön bu binâ rast gelir. San’at ve tarz-ı mi’mârî i’tibârıyla binâda bir fevka’l-âdelik yokdur binânın kapusı üzerindeki kitabeye nazaran 772 târîhinde Ebu’l-Feth Alâ’üddîn Beg tarafından inşâ idilmişdir kitabede aynı zamânda Seyfu’l-dîn Süleymân Beg’i zikri diyor ki Halîl Beg’in bu nâmda dahi bir oglı oldıgına ihtimâl âsıl bânîsi Süleymân Beg’dir
İşte kitâbe:
[Emera bi-‘imâreti hâzihi’l-zâviyetu’l-mubâreketu’l-mensûbe] (bir kelime okunamıyor: ilâ hurretu) kutbu’l-ârifîne sultânu’l-âşikîne Mevlânâ Celâlu’l-millete ve’l-hakku ve’l-dînu kaddesellâhu sürrâhu’l-mubîn ve’l-merkadu’l-emîn el-şemsu el-sa’îdu Seyfe’l-dîn bin Süleymân Beg bin Halîl bin Mahmûd bin Karaman nûrullâhu sarîhahu’l-sultânu’l-a’zamu zıllullâhu fî’l-âlemi mâlikun rikâbu’l-umemu seyyidu’l-selâtînu’l-arabu ve’l-‘acemu kâhiru’l-tugâ-yi ve’l-mumteridîn ve kâtilu’l-kufretu ve’l-muşrikîne Ebu’l-Feth Alâuddîn bin Halîl bin Mahmûd bin Karaman hullidellâhu memleketehu ve a’le’l-veyte ve nasrun a’vânehu fî târîhi evâ’ili Rebî’u’l’ûlâ fî senete isnâ ve seb’îne ve seb’â miete mine’l-hicriyye]
Konya Sâlnâmesi [1]330 büyük bir gaflet esere olarak 750’de İbrahim tarafından binâ idildigini yazıyor.
Zâviyenin derûnunda Mâder-i Mevlânâ (Mü’mine) Hatun ile birâder Mevlânâ Alâüddîn Çelebi ve on beş kâdâr mezkûr zâviyenin şeyhleri medfûndur Mâder-i Mevlânâ sandukasının kıymetli pûşîdesi üzerine Hakan Merhûm Sultan Mehmed Reşâd Han tarafından diger müzeyyen bir pûşîde daha ihdâ olunmuş Havlısında sekiz kâdâr dervîş odaları ile bir şeh dâiresi vardır odaları önünde bir de ortası havuzlı güzel bagçe vardır. Esâs zaviyenin büyük kubbesinden maâdâ havluya nâzır kısmında üç dâne ufak kubbe daha vardır ma’a’l-esef saçakların çogı çürümüş kubbelerin kurşunu çürümüş ta’mîre şiddetle muhtâcdır son ta’mîri (1287)dedir. El-yevm şeyhi [Bekir Efendi] nâmında ve muhterem vefâkâr bir zâtdır
Aktekke dilici çeviri
Halk buraya Aktekke demektedir. İstasyon’dan gelirken uzun ve kargir minaresiyle şehirde ilk bu binayla karşılaşılır. Süsleme ve mimarisinde bir olağanüstülük yoktur. Kapısı üzerindeki kitabeye göre H 772 (M 1370) yılında Alaaddin Bey tarafından inşa edilmiştir. Kitabede Karamanoğlu Seyfeddin Süleyman Bey’in de adı geçer. Halil Bey’in Süleyman adından bir oğlu vardır. Belki de bu camiyi Süleyman Bey yaptırmıştır.
[Emera bi-‘imâreti hâzihi’l-zâviyetu’l-mubâreketu’l-mensûbe] (bir kelime okunamıyor: ilâ hurretu) kutbu’l-ârifîne sultânu’l-âşikîne Mevlânâ Celâlu’l-millete ve’l-hakku ve’l-dînu kaddesellâhu sürrâhu’l-mubîn ve’l-merkadu’l-emîn el-şemsu el-sa’îdu Seyfe’l-dîn bin Süleymân Beg bin Halîl bin Mahmûd bin Karaman nûrullâhu sarîhahu’l-sultânu’l-a’zamu zıllullâhu fî’l-âlemi mâlikun rikâbu’l-umemu seyyidu’l-selâtînu’l-arabu ve’l-‘acemu kâhiru’l-tugâ-yi ve’l-mumteridîn ve kâtilu’l-kufretu ve’l-muşrikîne Ebu’l-Feth Alâuddîn bin Halîl bin Mahmûd bin Karaman hullidellâhu memleketehu ve a’le’l-veyte ve nasrun a’vânehu fî târîhi evâ’ili Rebî’u’l’ûlâ fî senete isnâ ve seb’îne ve seb’â miete mine’l-hicriyye]
Zaviye içinde Mevlana’nın annesi Mümine Hatun ile kardeşi Mevlâna Alaaddin Çelebi, beş on kadar zaviye şeyhleri yatmaktadır. Mevlana’nın annesi Mümine Hatun’un sandukasının değerli örtüsü üzerine Merhum Hakan Sultan Mehmed Reşâd Han tarafından başka bir nakışlı örtü daha verilmiştir. Avlusunda sekiz kadar derviş odası ile bir şeyh dairesi vardır. Derviş hücrelerinin karşısı ortasında havuz bulunan bir bahçedir. Zaviyenin ana kubbesi dışında avluya bakan üç küçük kubbe (son cemaat yeri revakı) vardır. Ne yazık ki, saçakları ve kubbe kurşunları büyük oranda çürümüş olup şiddetle onarıma gereksinimi vardır. Son onarım ise H 1287 (1870) yılındadır. Bugün dergâhın şeyhi olan Bekir Efendi son derece vefakâr biridir. (Sapancalı, 1922: 43)
Aktekke metin çözümlemesi
Metin, konum bilgisi, mimari ve sanat tarihsel anlatım, dönem olay bilgisi ile oluşturulmuşturş
Konum bilgisi
Buna ahâlî (Aktekke) nânımı virmişdir. İstasyon’dan şehre girerken öninde uzun ve kârgîr minaresiyle en ön bu binâ rast gelir.
Mimari ve sanat tarihsel anlatımı
San’at ve tarz-ı mi’mârî i’tibârıyla binâda bir fevka’l-âdelik yokdur binânın kapusı üzerindeki kitabeye nazaran 772 târîhinde Ebu’l-Feth Alâ’üddîn Beg tarafından inşâ idilmişdir kitabede aynı zamânda Seyfu’l-dîn Süleymân Beg’i zikri diyor ki Halîl Beg’in bu nâmda dahi bir oglı oldıgına ihtimâl âsıl bânîsi Süleymân Beg’dir
Zâviyenin derûnunda Mâder-i Mevlânâ (Mü’mine) Hatun ile birâder Mevlânâ Alâüddîn Çelebi ve on beş kâdâr mezkûr zâviyenin şeyhleri medfûndur Mâder-i Mevlânâ sandukasının kıymetli pûşîdesi üzerine Hakan Merhûm Sultan Mehmed Reşâd Han tarafından diger müzeyyen bir pûşîde daha ihdâ olunmuş Havlısında sekiz kâdâr dervîş odaları ile bir şeh dâiresi vardır odaları önünde bir de ortası havuzlı güzel bagçe vardır. Esâs zaviyenin büyük kubbesinden maâdâ havluya nâzır kısmında üç dâne ufak kubbe daha vardır ma’a’l-esef saçakların çogı çürümüş kubbelerin kurşunu çürümüş ta’mîre şiddetle muhtâcdır son ta’mîri (1287)dedir.
Kitabe bilgisi
Dergâh’ın 772 tarihli inşa kitabesi
Dönem olay kaydı
Bugün dergâhın şeyhi olan Bekir Efendi
Revak kubbeleri kurşunları çürümüştür
Özel adlar
Aktekke, Bekir Efendi, Ebu’l-Feth Alâ’üddîn Beg, Hakan Merhûm Sultan Mehmed Reşâd Han, Halîl Beg, İbrahim, İstasyon, Konya Sâlnâmesi, Mâder-i Mevlânâ, Mâder-i Mevlânâ (Mü’mine) Hatun, Mevlânâ Alâüddîn Çelebi, Mevlânâ Celâlu’l-millete, Seyfe’l-dîn bin Süleymân Beg bin Halîl bin Mahmûd bin Karaman, Seyfu’l-dîn Süleymân Beg, Süleymân Beg
Terimler, terim yerine ifadeler
dervîş odaları, havlu, havuzlı güzel bagçe, kubbe, san’at ve tarz-ı mi’mârî, şeh dâiresi, zâviye,
Öznel ifadeler
Bugün dergâhın şeyhi olan Bekir Efendi son derece vefakâr biridir.
Tamlamalar, söz öbekleri, az kullanılan kelimeler
tarz-ı mi’mârî , fevka’l-âdelik, şeh dâiresi, ma’a’l-esef, el-yevm
Mâder-i Mevlânâ değerlendirme
Mekanın adı o zamanda halk arasında Aktekke olarak bilinmektedir.
Sapancalı, Mâder-i Mevlânâ Zâviyesi’ne İstanbul’dan bir göz ile bakarak mimari ve sanat tarihi bakımından sıradan bulmuşt ve “fevkaladelik (olağanüstülük) yoktur” demiştir.
Kitabede adının geçmesine bağlı olarak tekkeyi yaptıranın Süleyman Bey olabileceği öngörüsünde bulunmuş ancak hem kitabeyi yanlış yorumlamış hem de öngörüsünde isabetsiz olmuştur.
Dergah içinde Mümine Hatun dışında Mevlana’nın kardeşi Alaaddin Çelebi ile on beş kadar şeyhin yattığını söylemiştir.
Padişah Mehmed Reşad tarafından Mümine Hatun’un sanduka puşidesinin (örtüsü) değiştirildiği yenisinin hediye edildiği bilgisini vererek dönem kaydı yapmıştır.
Avluda sekiz adet derviş hücresi, bugün yedi adet, bir şeyh odası olduğunu yazmıştır.
Yapı revak kubbeleri kurşunları o dönemde çürümüştür.
Tekke şeyhi Şeyh Ebubekir Efendi’dir.
Sonuç
Osmanlı’nın son yılında Karaman âsâr-ı atîkası (eski eserleri) hakkında son bilgileri veren Sapancalı Hasan Hüsnü, Aktekke Camii’ne ve Mevlevîhanesi’ne dair önemli bilgiler vermiştir. Buna göre günümüze, şeyh evi ve avlu içindeki havuz gelememiştir.
Sapancalı, yine Aktekke bahçesindeki çınar ağacından ve mezar taşlarından söz etmez. Ancak çektiği fotoğrafta çınar ağacı görünmektedir.
Kaynak
Sapancalı Hasan Hüsnü, Karaman Ahvâl-i İctimâ’iyye, Coğrafiyye ve Târîhiyyesi, Karaman 1922, Süleymaniye Kütüphanesi, İhsan Mahvi Koleksiyonu, No: 66