Karşı karşıya olduğumuz bu zorlu yaşam olayı ya da kriz hali birey üzerinde farklı gelişim dönemlerinde farklı psikolojik etkilere yol açmaktadır.
Tıpkı; okuluna gidemeyen bir çocuğun arkadaşlarıyla keyifle oynadığı oyunlardan mahrum kalması, kısıtlanmışlık hissi gibi, 65 yaş üstü büyüklerimizin zaman zaman akranlarından gelen ölüm haberlerine karşı yaşadıkları kaygı gibi, yaşantılarında belirsizliğin neden olduğu stresin hakimiyetindeki yetişkinlerin hissettikleri gibi yada dünya yaşanılası bir yer mi? sorusu ile karamsarlığa ve umutsuzluğa düşen ergenler gibi….
Güven duygusu, güvende olma hissi neden önemlidir?
Aslında hepimizin varoluşsal bir özelliğidir güvende olma hissi. Bazı olası tehditlerin, olumsuz yaşantıların oluşabileceğini biliyor olsak da, güvende olduğumuzu hissetmek ve bunun için çaba göstermek bizi ruhsal açıdan sağlıklı kılar. Fakat Covid19 salgın süreci hepimizin içindeki güvende olma hissine bir darbe indirdi ve yaşamımızı alt üst etti. Eşimizle, dostumuzla, arkadaşlarımızda görüşmelerimiz bitti, lokanta, kafe, sinema gibi sosyal mekanlar yasaklandı ve hayatımız bir anda olağanüstü düzeyde kısıtlandı. Bu durum hepimizde bir kaygı halini ve belirsizliği beraberinde getirdi. Yaşanılan bu kaygı düzeyinin yükselmesinde zaman zaman sosyal medya unsurlarının da etkisi olduğu söylenebilir. Yayılan asılsız haberler ve rakamsal verilerle toplum içinde kaygıya ve karamsarlığa yol açılmaktadır. Bu süreçte olabildiğince güvenilir kaynaklardan bilgi almak yine ruh sağlığımıza olumlu katkı sağlayacaktır.
Peki bu dönemde psikolojik sağlığımız için neler yapabiliriz?
Öncelikle bu süreç geçici olduğu, gerekli ve önerilen tedbirleri alarak daha hızlı bir şekilde normal yaşantımıza dönebileceğimizi unutmayalım.
Uzmanların önerdiği gibi yeterli uyku düzeni, sağlıklı beslenme rutinleri ve fiziksel aktivitelerin yer aldığı günlük yaşantılar oluşturmaya çalışalım. Yani uzun zamandır hayat temposu içinde unuttuğumuz ve ihmal ettiğimiz vücudumuzu, ruhumuzu besleyelim..
Evet zaman zaman karamsar tablolar oluştu. Belirsizliğin hakim olduğu açıklamalar yapıldı. Ya gözden kaçırılan pozitif yönler? Mesela hiç bu kadar zamanımız bol olmuş muydu?, kendimizle baş başa kalabilmiş miydik? Kendimize, ailemize, eşimize, çocuklarımıza hiç bu zaman ayırabilmiş miydik? Anın tadını çıkarmaya çalışalım… İç sesimizle konuşalım, kendimizi dinleyelim, eşimizi seyredelim, onunla yeniden tanışalım, çocuklarımızla oyun oynayalım, gözlerinin içine bakarak bağımızı güçlendirelim…
Dört duvar arasına sıkışmış gibi kimseyle görüşemiyoruz bir yere çıkamıyoruz diye yakınıyoruz… Fakat teknoloji ve imkanları sayesinde dünya evimizin içinde aslında. Bu imkanları kullanarak arkadaşlarımızla, aile büyüklerimizle, dostlarımızla, çocuklarımızda görüşebiliriz. Evet belki yüz yüze olmanın sıcaklığını hissedemiyoruz ama bu sayede o anlarımızın kıymetini anlamış oluruz belki de... Bu görüşmelerimize uzun zamandır ihmal ettiklerimizle başlayabiliriz bence.
Her şeyden önce bu sürecin alınan tedbirlerle geçici olduğuna yürekten inanarak ileriye dönük güzel hayaller kuralım, planlar yapalım..
Hayallerimiz, planlarımız bize yaşama sevinci verecektir.
Yaşama sevinçlerimiz bol olsun, Sağlıcakla kalın…
Yurdagül KÜÇÜKBASMACI YANAR
Uzman Psikolojik Danışman
Yorumlar
Kalan Karakter: