Bundandır ki Haziran; her ne kadar ilkbahar, yaz, tatil, coşku, heyecan ayı olarak bilinse de aynı zamanda bir sınav, stres ve kaygı ayıdır. Hepimiz zihinlerimizi bir yoklayalım ve Haziran ile ilgili anılarımızı hatırlayalım… Eminim şimdi hepimizin anılarının bir köşesinde, toz bulutunun ardından sınav salonu, soru kitapçıkları beliriverdi…
Bilindiği üzere eğitim sistemimizdeki zaman zaman ismi, şekli, uygulaması değişen sınavlarımızın hemen hepsi Haziran ayında yapılır. Bundan dolayı bu zaman dilimi bizlerde stres oluşturur, kaygı uyandırır. Anılarımızı hatırlarken bile…
Bu yazımda içinde bulunduğumuz zaman dilimine dikkat çekmek, ihtiyaca binaen değerli anne-babalara ve sevgili öğrencilere birkaç öneride bulunmak istedim…
Evet! Anne ve babalara da… Çünkü öğrenciler kadar ailelerde bu sürecin merkezindeler aslında. Farkında mısınız? Sınav dönemlerinde medya da sık sık sınava giren öğrenci sayıları dile gelir. Bir düşünelim şimdi… Bu öğrencilerin ailelerini de sayıya dahil edersek rakamların ikiye, üçe hatta dörde katlandığını görebiliriz. Bu sayısal rakamlar aslında sınav kaygısının ve baş etme yollarının ne kadar da mühim olduğunu vurgular…
Sevgili Sınav Öğrencileri,
Uzun bir maratonun sonuna geldiniz. Öncelikle geriye dönüp içinden geçtiğiniz süreci bir düşünün. Verdiğiniz emekleri, yaptığınız fedakarlıkları… Ne kadarda çok yol kat etmişsiniz değil mi? Bu süreç size güven versin. Şu sınav anının son vuruş olduğunu düşünün ve bu emeklerinizin boşa gitmesini istemiyorsanız buna engel olacak kaygınızı kontrol altına almaya çalışın. Bu zor süreçte her zaman olumluya odaklanın.
Sınav anında elinizin titrediğini, kalbinizin hızla attığını hatta midenizde kramplar hissettiğinizde derin derin nefes alın ki bu sizin vücut fonksiyonlarınızı normale döndürsün. Zihninizi çok karmaşık hissettiğinizde, sorulara odaklanamadığınızda kaleminizi bırakıp birkaç dakika mola verin. Bu süreyi zaman kaybı olarak asla düşünmeyin. Çünkü bu süre zihniniz, tazeleyecek ve daha atik bir şekilde başlamanızı sağlayacaktır. Sınav da önceliği hakim olduğunuz, çözmekten keyif aldığınız derse verin ki kaygı düzeyiniz düşebilsin.
Unutmayın! Sizi sizden iyi kimse tanıyamaz. Kendinize ve performansınıza uygun hedefler belirleyin ki hayal kırıklığı yaşamayasınız. Sınavlar sizin hayat gayeniz, amacınız değil bu yolda birer basamak, araçlardır. Bu felsefe ile sınava yaklaşın ve istediğiniz sonucu elde edemediğinizde hedefe ulaşamamış değil sadece bu basamağı etkin kullanamamış olursunuz. Önünüzde sizi hedeflerinize ulaştıracak nice nice fırsatlarınız olacaktır…
Değerli Anne ve Babalar;
İlk olarak ‘çocuklarınız ne çok emek verdi, zaman zaman yıprandı, bunaldı ama zaman zaman da coşkuyla, azimle yoluna devam etti’ bunları düşünün ve onlara güvenin- güven verin…
Bu süreçte onları başkalarının çocuklarıyla kıyaslayıp onlara varış noktası belirlemeyin. Çünkü bütün çocuklar biricik ve özeldir. Beklentileriniz çocuklarınızın amaçlarına ve potansiyellerine uygun olsun ki sonunda aile çatışmaları yaşanmasın…
Ayrıca daha önce de bahsettiğim gibi sınav hayatın amacı değil amaca götüren bir araç olduğu düsturu ile hareket edin ve onları olumsuz sonuçlarda karşılaşacakları cezalarla tehdit etmeyin.
Ne olursa olsun, nasıl sonuç elde edilirse edilsin onların sizin çocuklarınız olduğu ve sizin de onların hayatlarındaki en değerli varlık olan aileleri olduğunuz gerçeğini unutmayın…
Bu sınav süreci; zorlu, yorucu, çetin ve yıpratıcı olduğu gibi aynı zamanda GEÇİCİDİR… Bunu asla unutmayalım…
Sınavların; hayatınızda travmalara sebep olmuş, unutamadığınız, etkisinden kurtulamadığınız birer anılar olarak değil de sizi hedefinize ulaştıran, hatırladığınızda elde ettiğiniz başarılarınızla sizi gururlandıran anılardan olması dileğiyle…BAŞARIYLA KALIN…
Yorumlar
Kalan Karakter: