Zamanın birinde padişahın biri, yeni yaptırdığı ihtişamlı sarayının önüne halkını toplayarak onlara sorar:
-Var mı benim sarayımdan daha büyük daha görkemli bir yapı?
Halk biraz korku, biraz endişeyle hep bir ağızdan:
-Yok padişahım. Derken, aradan cılız bir ses yükselir:
-Var padişahım.
Padişah biraz şaşkınlık birazda öfkeyle sorar:
-Nerede o bina?
Adam padişahım gel göstereyim der ve evinin yolunu tutarlar. Adam köhne, virane evini göstererek;
-İşte padişahım benim sarayım. Der. Ve devam eder; dış görünüşüne bakma, içinde gizli bir yoldan muhteşem sarayıma geçilir. Der.
-Padişah göster bakalım içerideki şu gizli sarayı da bir görelim der ve birlikte içeriye girerler. İçeride kırık dökük eski bir kaç eşyadan başka bir şey göremeyen padişah hiddetle; nerede bu saray?
Adam cevap verir:
-Padişahım; bizim sarayımız sizin sarayınız gibi taştan yapılı değildir. Bizim sarayımız içerisinde Hikmet, Vicdan, Merhamet, Tevazu, Şükür, Bilgi ve Aşk dolu GÖNÜL SARAYIMIZDIR. Der.
Bu sözlerden sonra padişah derin bir nefes alır ve diz çökerek oturur, başkalarını küçük görme ve küçük düşürme gibi nefsani hastalığından dolayı utanç duyar ve bir daha aynı hatalara düşmez ve hiç kimseyi hakir görmez.
İNSAN İÇİNDEKİ EN BÜYÜK SARAYI TANIDIKCA, DIŞARIDAKİ TAŞTAN YAPILI SARAYLARA İTİBAR ETMEZ.
YAKLAŞAN TEHLİKE
Jeologlar ve deprem uzmanları yer altından gelen sinyallerden yakında İstanbul ve çevre illerde 7 büyüklüğünde bir deprem beklendiğini acilen tedbirler alınması gerektiğini, böyle bir depremde en az yüz bin insanın ölebileceğini feryat ederek açıklamaktadırlar.
Fakat kulak kabartıp dinliyorum acaba bu feryatları duyan birileri var mıdır diye bakıyorum da hiç kimseden ses çıkmıyor.
İstanbul gündüzleri yirmi milyon insanı içinde barındıran bir şehir. Yıllardır yazıyorum; İstanbul başta olmak üzere, Ankara, İzmir, Antalya, Adana gibi büyük şehirlerimizde yeni bina yapımlarına ruhsat verilmemeli, bu şehirlerimize giriş, çıkış vizesi konulmalı, yeni yerleşimlere müsaade edilmemeli, iskân politikası uygulanarak bu şehirlerimizin nüfusları derhal azaltılmalıdır.
Duyumlarıma göre; Aklı başında memurlar, akademisyenler ve bilim adamları tayinlerini başka şehirlere isteyerek İstanbul’u terk etmeye başlamışlar. Vakit geçirmeden yayın organları ile yaklaşmakta olan tehlikenin büyüklüğü İstanbul halkına anlatılmalı ve uyarmaya devam edilmelidir.
Paris belediye başkanı iken, yeni binalara ruhsat vermeyerek ve giriş, çıkış vizesi koyarak Paris şehrinin nüfusunu artırmadığı için iki defa cumhurbaşkanlığına seçilen JAC JİRAC Fransız halkı tarafından ödüllendirilmiştir.
Lütfen Bu yazımı not edin.
Hayırlı, huzurlu, sağlıklı günler ve akşamlar geçirmeniz dileklerimle sevgi ve saygılar sunarım.
Yorumlar
Kalan Karakter: