Serçeler, kimi zaman aileden biri gibidirler. Onlar çatılara, bacalara ve duvar kovuklarına yuva kurar, balkondaki ekmek kırıklarını ince küçük ayaklarıyla gezerek toplarlar. Bazen ferahlatan, bazen de bezdiren sesleriyle yaşadığımızı hatırlatırlar bizlere.
Varlıkları günden güne azalan serçelerin hikayesi aslında bizim hikayemiz. Bizlerin yaşam kalitesindeki düşüşün bir işareti belki de kuşların terki diyar etmeleri. Çünkü şehirler giderek daha da betonlaşıyor. Yeşil alanlar azalıyor. İnsanlar yaşam alanlarını genişleteyim derken, doğal alanları yok ediyor. Bir de Korona Salgını herhalde işin tuzu/biberi oldu sanki.
Her sabah onların sesiyle uyanmaya alışık olduğumuz şehirde son günlerde bir gariplik, daha doğrusu bir sessizlik olduğunu Ahmet abi fark etmiş. Bir sabah gazetenin penceresine bizleri çağırarak "Gelin çocuklar dışarıya bir bakın ve ne eksik onu söyleyin" dedi. Bizde merakla pencereden dışarıya baktık. Bizim Ofisin penceresi Hacıbeyler Camisinin bahçesine bakıyor. İlk baktığımda gözüme çarpan bir şey olmadı. Ama iyice dikkatli bakınca hiç kuş sesi duymadığımı ve ağaçlarda bir tane bile kuş olmadığını fark ettim. Acaba burada mı göremedik serçeleri diyerek eve giderken yolumun üzerindeki tüm parklara ve ağaçlara da baktım ama oralarda da tek bir serçe dahi göremedim.
Eylül ayındayız. Önümüz kış ve bazı kuş türlerinin göç mevsimi diye düşündüm. Belki serçelerde bir yerlere göçüp gitmişlerdir dedim. Ancak internette yaptığım araştırmalarda serçelerin ayrıcalığının göç etmemeleri olduğunu ve yerleşik koloniler halinde yaşadıkları yazıyordu. Hal böyle olunca insanın kafasında da soru işaretleri oluşmadı değil. Serçelerin yokluğunu Karaman Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü yetkililerine de sorduk. Ama onlarında durumdan haberleri biz söyleyince oldu. Peki bu kuşlar göç etmedilerse nereye kayboldular? Tekrar geri dönecekler mi? Yoksa onlarda mı Korona oldu? gibi kafamda deli sorular belirdi.
Umarım gittikleri yerden biran önce dönerler. Zira serçeler olmadan Karaman pek bir sessizleşti.
Şiirlere, şarkılara konu olan serçelerin biranda ortadan kaybolmasıyla birlikte meydan güvercinlere, saksağanlara kaldı. Onlarda olmasa kuş seslerine hasret kalacağız.
Varlıkları günden güne azalan serçelerin hikayesi aslında bizim hikayemiz. Bizlerin yaşam kalitesindeki düşüşün bir işareti belki de kuşların terki diyar etmeleri. Çünkü şehirler giderek daha da betonlaşıyor. Yeşil alanlar azalıyor. İnsanlar yaşam alanlarını genişleteyim derken, doğal alanları yok ediyor. Bir de Korona Salgını herhalde işin tuzu/biberi oldu sanki.
Her sabah onların sesiyle uyanmaya alışık olduğumuz şehirde son günlerde bir gariplik, daha doğrusu bir sessizlik olduğunu Ahmet abi fark etmiş. Bir sabah gazetenin penceresine bizleri çağırarak "Gelin çocuklar dışarıya bir bakın ve ne eksik onu söyleyin" dedi. Bizde merakla pencereden dışarıya baktık. Bizim Ofisin penceresi Hacıbeyler Camisinin bahçesine bakıyor. İlk baktığımda gözüme çarpan bir şey olmadı. Ama iyice dikkatli bakınca hiç kuş sesi duymadığımı ve ağaçlarda bir tane bile kuş olmadığını fark ettim. Acaba burada mı göremedik serçeleri diyerek eve giderken yolumun üzerindeki tüm parklara ve ağaçlara da baktım ama oralarda da tek bir serçe dahi göremedim.
Eylül ayındayız. Önümüz kış ve bazı kuş türlerinin göç mevsimi diye düşündüm. Belki serçelerde bir yerlere göçüp gitmişlerdir dedim. Ancak internette yaptığım araştırmalarda serçelerin ayrıcalığının göç etmemeleri olduğunu ve yerleşik koloniler halinde yaşadıkları yazıyordu. Hal böyle olunca insanın kafasında da soru işaretleri oluşmadı değil. Serçelerin yokluğunu Karaman Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü yetkililerine de sorduk. Ama onlarında durumdan haberleri biz söyleyince oldu. Peki bu kuşlar göç etmedilerse nereye kayboldular? Tekrar geri dönecekler mi? Yoksa onlarda mı Korona oldu? gibi kafamda deli sorular belirdi.
Umarım gittikleri yerden biran önce dönerler. Zira serçeler olmadan Karaman pek bir sessizleşti.
Şiirlere, şarkılara konu olan serçelerin biranda ortadan kaybolmasıyla birlikte meydan güvercinlere, saksağanlara kaldı. Onlarda olmasa kuş seslerine hasret kalacağız.
Maslesef Avrupada da azalmaya başladılar ve çok azaldilar bunun sebebi doğal a***ların yok olmasi her yerin betonlasmasi ve sineklerin yok olmadı çünkü kucuk kuşların birçoğu küçücük sinekleri yiyerek besleniyorlar ve her yer çok Temizlenince küçük sinekler de yok oluyor. O yüzden o eskiden yollardaki şu birikintileri ormanlardaki küçük su kaynakları hem kuşların şu içmesine hemde ordaki sineklerle beslenmeye neden oluyordu fakat şimdilerde çöpler yer altına gömüldü, ormanda şu kaynakları yok yani Doğadaki canlıların yaşaması imkansız ve birçoğu açlıktan ölüyor yada güçsüz olunca başka hayvanların yemi oluyorlar
Sultan hanım yeni minare camii önünde bulunan cinar ağacında her sabah onları bende zevk ile seslerini dinler ve uçuşlarını seyrederdim evet garip ama çok az sayıda var fakat eski çokluk yok malesef ,ama işin garip tarafı dede ali hocamizin yerine geçici gelen hoca efendi her ikindi teneke çalarak ocutmaya çalışmakta ama bu sizin dikkat çekişiniz beni memnun etti iyi ki yazdınız şimdi maalesef yok.
Hiç farkında değildim. Doğru tespit.