Şehirlerde yaşayan bizler, belki birçok şeyin farkında
değiliz. Çünkü Yaşam koşullarımız kırsalda yaşayanlara göre çok çok iyi.
Örneğin eskiden ısınmak için kullanılan kömür sobaları birçok evde artık yok.
Herkesin evi doğalgazlı ve her odası eşit derece ısınıyor. Oysa eskiden
böylemiydi. Tek göz odaya kurulan bir sobayla tüm aile kışı geçirirdi.
Şimdiki gibi herkesin ayrı odası yoktu. Anne-baba, çoluk çocuk herkes bir odada oturup, uyurdu. Kış mevsimi yaklaşırken aile reisi odun kömür ihtiyacını alır, kar yere düşmeden kömürlükler odunla, kömürle doldurulurdu. Üstelik kömür ve odunlar şimdilerdeki gibi çuvallarla satılmazdı. Tonla alınır traktör römorkuyla evlerin önüne yıkılır, sonra çoluk çocuk kovalarla onları odunluğa taşırdık. Özellikle kömürleri taşırken elimiz, yüzümüz kömür karası is olurdu.
Biz evin önünden kömürlüğe taşırken bu kadar zorlanırken, kömürün yerin yedi kat altından ne zorlukla çıkarıldığının farkına bile varmazdık. Ta ki kömür ocaklarında meydana gelen göçükler ve kazalar haberlere konu olana kadar.
2014 yılında arda yaşanan maden kazaları sonrasında kömürün ne kadar zor koşullar altında çıkarıldığını da anlamış olduk. Önce Soma'da bir maden ocağında çıkan yangında 301 madenci yanarak can verdi. Daha onların acısı dinmeden bu kez tarihler 28 Eylül 2014'ü gösterdiğinde öğle saatlerinde ajanslara bir son dakika haberi düştü. Ermenek ilçesine bağlı Pamuklu köyü yakınlarında bir maden ocağında göçük meydana geldi diye. Bu saatten sonra tüm arama kurtarma ekipleri bölgeye intikal ettirildi. Göçük altında kalan 18 madenciyi kurtarma mücadelesi tam 38 boyunca gece gündüz sürdü. Bu süre zarfında işçilerin aileleri ocağın yakınından biran olsun bile ayrılmadı ve yerin altından gelecek umudu beklemeye başladı.
38 günün sonunda ise acı haberler peş peşe geldi. Suyla kaplı madenden 18 işçinin cansız bedenleri çıkarıldı. Bu dakikadan sonra umutlu bekleyiş yerini acıya, gözyaşına, feryat figana bıraktı.
Faciada Mehmet Baha, Ömer Cansu, Recep Çiloğlu, Osman Çoksöyler, Hüseyin Çolak, Hüsnü Çolak, Tezcan Gökçe, İsa Gözbaşı, Hüseyin Gültekin, İsmail Gürses, Ali Haznedar, Kerim Haznedar, Uğur İlhan, Mehmet Özcan, Mehmet Tokat, Hasan Tuncer, Bahri Üzer ve Kamil Yaman adlı maden işçileri yaşamını yitirdi.
Oğlum yüzme de bilmezdi. Ne yapar suyun altında diyen Ayşe teyzeyle, oğlunun cenazesine yırtık kara lastikleriyle katılan Recep amca, Ermenek maden faciasının sembol isimleri oldu. Recep amca geçtiğimiz ay koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Maden kazasında şehit olan oğlu Tezcan Gökçe'nin yanına defnedildi. Ayşe teyze ise hem evladını hem de hayat yoldaşını kaybederek yapayalnız kaldı. 18 aile darmadağın oldu.
Ermenek maden faciasının üzerinden bugün 6 yıl geçti. Bu geçen 6 yılda maden ocaklarında değişen pek bir şeyde olmadı. Madenciler yine ekmeklerini kazanabilmek için her gün yerin yedi kat altına girip kömür çıkarmaya devam ediyor. Her gün ölüm korkusu yaşıyorlar ve yine geçinmeye dahi yetmeyen maaşlarıyla hayatlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Kimi zamansa maaşlarını bile alamıyorlar ki son günlerde maaşlarını alamadıkları için grevde olan Ermenekli madencilerin durumu Türkiye'nin gündeminde.
Bir avuç kömür için ömürlerini vererek hayatta kalmaya çalışan tüm maden emekçilerine selam olsun.