Sabun kokulu, huzurlu, bereketli evlerimiz vardı bizim… Eskiden komşular evin bahçesinde toplanır; eline dantelini, örgüsünü iğne oyalarını alan gelirdi. Gösterişten uzak samimi bir ortamda sohbetler edilir, çocuklar evin hayatında (bahçe) güvenle oynar, çaylar hep beraber içilip üzerinden çaydan çıkan çöpler gelecek olan misafire yorumlanırdı. Çöp uzunsa uzun boylu, kısa ise kısa boylu misafir gelecekti veya evin hanımı hamur yoğururken hamur sıçrarsa o da misafir geleceğine yorumlanırdı. Misafir önemliydi, bereketini bırakırdı.
En güzel yemekler misafire yedirilir, en güzel çarşaflar yorganlar yatılı gelen misafire serilir ve en güzel oda da misafir ağırlanırdı. Güzel olan ne varsa misafire sunulurdu. Çeşit çeşit misafirlikler vardı. Hepsinin kendisine göre bir adabı, kuralı olurdu.
Oğlu askere giden aileye “Allah kavuştursuna”
Doğum yapmış kadına “Analı babalı büyüsüne”
Oğlu ya da kızı evlenmiş olana “ Allah mesut etsin”
Hasta ziyaret edilecekse “geçmiş olsuna”
Yeni bir ev alındı ise “güle güle otura” veya gidilecek kişi bir yakınını kaybettiyse “başsağlığına” gidilirdi. Eli boş gidilmez, ayıp olurdu. Bütçeye göre hatıra hediyelikler alınırdı.
O yıllarda güven, huzur, mutluluk, komşuluk ve dostluk vardı. Olan olmayana sessizce verir kimselere duyurulmadan yardımlaşma yapılırdı. Komşular kardeş gibi akrabalar ise birlik ve beraberlik içinde yaşarlardı.
Daha sonra yavaş yavaş apartman hayatına geçildi. Her evde daima temiz derli toplu tutulan bir misafir odası bulunurdu. En güzel eşyalar bu odaya konulurdu. Koltuk takımı ortada bir sehpa, üzerinde çeşit çeşit sigaraların konduğu bir tabak, iki kül tablası, yanında uzun bir vazo ve içinde şekerlerin bulunduğu şık bir şekerlik veya cam bir kâse içinde rengârenk akide şekerleri olurdu. Vitrin kenarda durur; içinde kahve fincanları, tepsiler, kolonya birkaç biblo ve ailenin çerçeve içinde fotoğrafları vb. bulunurdu.
Misafirliğe gittiğimizde o şekerler gözümde kalırdı. Çok beğensek de ortadan alıp yemek ayıp olurdu. Bir tane alınır çok ısrar edilirse ikinci şeker alınırdı. O güzel şekerlerin tadı hala damağımda… İçim kan ağlasa da ne kadar ısrar ederlerse etsinle sadece teşekkür ederdim. Annemin bir kaş göz hareketi ile uslu uslu oturmayı tercih ederdik.
O günleri yazmakla bitmez…
Tüm ev işleri erkenden bitirtilir, mevsim kış ise öğleden sonra herkes birbirine ev oturmasına giderdi. Evin küçük çocuğu elçi olarak komşuya gönderilip “Bir maniniz yoksa annemler size gelecek” derdi. Misafiri geri çevirmek ayıptı ya da bizim evimizde o kural geçerliydi. Her şeyimizi iptal eder hazırlığa girişirdik.
Eğer misafirimiz başka bir yerden habersiz gelmiş ise gelen misafir önce misafir odasına alınır, izin istenip üzerimizde pijama veya ev kıyafeti varsa hemen değiştirilip ondan sonra misafiri ağırlamaya başlardık.
Gidilen ev de genç kız varsa gezmeler daha rahat olurdu. Anneler misafirle otururken kızlar hizmet ederdi. “Karaman halkası” bayatlamadığı için her evde tencere içlerinde hep hazır olurdu. Davul fırınlarda koca tepsilerde yapılan o nefis limonlu kekler sanki bir mahalleye yeterdi. Arada bir Karaman lezzeti “batırık” yenmek isterse çoluk çocuk mutfağa doluşur mutfakta bir karnaval havası oluşurdu.
Bir zaman sonra gazeteler kuponla pasta kitapçıkları dağıtmaya başlasalar da hiçbir tarif “Karaman halkası” nın yerini tutmadı.
Sunum çılgınlığı, alışveriş manyaklığı ve gösteriş yapmak yoktu… Ama insanlık vardı, dostluk vardı, merhamet vardı, sevgi ve saygı vardı…
Uzun kış gecelerinde o çıtır çıtır yanan sobanın etrafında anlatılan masallar, memleket haberleri ve arabaşı çorbaları içilerek yapılan sohbetler bir başkaydı. Büyüklerimiz konuşurken ağızlarından bal damlardı sanki…
Teknolojinin hayatımıza girmesi ile günümüzde insanlar birbirine uzak ve yabancı gibi… Komşuluğa hasret, çıkar ilişkileri öne çıktı! Kıskançlık ve art niyet var “önce ben” egosu tavan yaptı. Genç nesil “mesafe olmalı” diye Avrupa’ya özeniyor. Bu suç sadece gençlerin değil; anne baba misafir almıyor evine. Neymiş çocuğu ders çalışacakmış. İnanın bu misafirlikten kaçmak için uydurulmuş bir yalan. Son derece lüks, yalancı konfor sunan evlerde yalnız yaşantılar… Büyüklere gitmeme veya onları kabul etmemek!
Bizim kuşaktakilerin misafir odaları hala bir kültürel bir miras gibi duruyor. Biz ailemizden böyle gördük, o kültürü yaşatıyoruz. Eski güzellikler kalamasa da iyi yürekli insanlar az kaldı. Ama biz azla da mutlu olabilmeyi seviyoruz. Evinize misafir çağırın; siz de gidin misafirliğe. Hadi çaya kahveye gidin. Kek yapın, mısır patlatın… Ne kaybederdiniz? Güler yüz tatlı dil, biraz da sohbet… Başka ne ister ki insan.
Eski evler, eski şarkılar, eski muhabbetler, eski komşuluklar… Andıkça gözlerim doluyor, sen çok mu özledin eskiyi derseniz; İnanın her insanın eskisi farklıdır.
Zevkle okudum
Yazılarınız buram buram nostalji kokuyor özden hanım.kaleminize sağlık
Bir de o dönemlerde 5 yaşında olan kardeşim gibi, eve misafir gelmesinden mutlu olduğu için sevdiği bir komşu teyzeye gidip 'annemler sizi yemeğe bekliyor' diyen yaramaz küçük çocuklar vardı. Anneler durumu yine de idare eder, büyük bir beceriyle kısa sürede masayı şölene çevirip, en güzel şekilde ağırlarlardı misafiri. Misafir demek bereket demekti. O günleri hatırlattığın için teşekkürler Özdencim.
Sevgili Özden hanım anılar cankandı gözümde
Özden hanım yine kalbimize dokunup, bizi alıp o eski zaman hatıralarımıza, mutlu ve güvende hissettiğimiz o çocukluk günlerimize götürdünüz. Yaşadıklarımızı yavaş yavaş unutuyor olsak da bir rüya olmadığını hala kalbimizde bir izi olduğunu hatırladık sayenizde. Güzel gönlünüz ve güzel yazılarınız için çok teşekkür ederim. Size ve yazılarınıza denk gelmek büyük bir şans benim için. Bu yazıyı okurken hep aklımdan “mazi kalbimde bir yaradır” diye geçti. Daha güzel günler göreceğimiz uzun bir ömür dilerim
Mazi kalbimde bir yaradır…
Sevgili Özden , geçmişte yaşadığımız ve geleceğe taşıdığımız güzellikler , anılar bizimle gidecek. Her dönem kendi tarzını ve davranışlarını hazırlıyor ve karşımıza çıkarıyor. Evet anılar güzel ancak geçmişte kalırsak , anda karşımıza çıkan güzellikleri takip edemeyiz. Geçmişi yad edip gelecek o***a bakmalıyız. Sevgiler , selamlar.
Teşekkür ederiz çok güzel bir yazıydı Özden hanım, eskiden bizler güzeldik, anılar güzeldi, adetler güzeldi geçmişe özlemimizi arttırdınız yüreğinize sağlık
Yazınızı okurken bi an geçmişe daldım,ahh dedim ne de güzeldi o yıllar. Emeginize,yüreğinize,kaleminize sağlık.
Yazınız çok içten olmuş. Okuyunca gözleri mi kapattım onbesli yaşlarıma gittim. Komşularımız bir bir sinema şeridi gibi beynimde şekillendi!.. Şimdiyle kesinlikle kiyaslamadim. Ve şuan ellerimi kaldırıp tanrima dua ettim. Ve Şükrettim.Biz kullarına ne çok.nimet ve imkan vermiş. Teşekkür ederim. Bu iştahla yazmaya devam ediniz kardeşim. Selamlar. Saygılar.
Zevkle okudum
Özdenciğim; çocukluğumun geçtiği Karaman günlerine gittim. Güzel duygulara, anılara, arkadaşlarımla geçen günlere, ev gezmelerine, soğuk kış gecelerinde yapılan arabaşı günlerine, misafirlere yapılan batırık partilerine, hep güzel günlerde çocuk saflığıyla kalabilseydik. Teşekkür ediyorum bu güzellikleri hatırlattığın için.
Merhaba sevgili ilkokul arkadaşım.Yazini içerisinde kendimi de bularak zevk ile okudum.Cocukluk ve gençlik yıllarımın geçtiği Karaman ilçemizi (ben böyle hatırlamak istiyorum) çok güzel anlatmışsın.Yazi başlarında yer a*** karakter evin en küçük oğlu olarak genelde hep olurdum.Bu cümleyi kaç kere kul***dım hatırlamıyorum. Şimdi artık bize ka*** sadece bir zevk-i tahattur,,,, Bu sönen golgelenen dünya da. Kalemine sağlık...
Ah eskiden hersey çok daha güzeldi. Kaleminize sağlık, bizi küçüklüğümuze götürdünüz.
Eskiyi mi özledik o zaman yaşayan eskileri mi tabii o insanları çok özledik O kadar güzel anlatmışsın ki Özden 'cim ayakkabılar dışarı çıkarılır ev sahibi onları güzelce dizerdi misafir gelince önce kolonya dökerdi bunlar yaşantımıza olumlu etkisi olan davranışlardı Sonrasında modernlik sosyete adı altında kültürümüzden neler değiştirdik Bir de üstüne internet sosyal medya eklendi Ne oldu mutsuz yalnız bir toplum işin içine pahalılık ekonomi hastalıklar vs. girince toplum cinnet geçirdi Özden 'cim yüreğine kalem tutan ellerine sağlık ❤️
Gerçekten çok güzel bir yazı olmuş,yüreğinize sağlık..
Özlenilen zamanlar çocukluğumuz hepsi bizler büyüdükçe eskide kalıyor ama kültürü yaşatmak için hiç de geç değil annelerimiz görgülü kuşlar gödüğünü işler derdi biz buna sahip çıkar yaşatırsak genç nesil de yaşayacak ben buna inanıyorum
Çok güzel bir yazı olmuş gerçekten,yüreğinize sağlık…
Çok güzel akıcı bi anlatım olmuş aynı jenerasyon olarak o günleri özlüyorum bende şimdi her şey makinalaşdı işler kalmadı ama neden böyle olduk biz insan insana iyi geliyodu
Emeğine sağlık.
Ah o günler,o günler ne guzel günlerdi.O günleri görenler en mutlu nesillerdi.Kalemine,yüreğine saglik ablacim.
Sahane bir yazi ozden hanim
Yazdığınız metni büyük bir keyifle okudum. O eski günlerin sıcaklığını, samimiyetini ve değerlerini o kadar güzel anlatmışsınız ki, her satırda geçmişe dönüp bir an için o huzurlu günleri yeniden yaşadım. O komşuluk ilişkilerinin, misafirperverliğin ve güvenin olduğu zamanları ne kadar özlemişiz. Her şeyin bir anlamı vardı; misafir, çay, sofralar… Hepsi birer hatıra, birer değerdi. Gerçekten, o zamanlar evdeki huzur, misafirlik ve komşuluk ilişkileri bir kültürmüş. Şimdi çoğu zaman kayboldu gibi gözükse de, o eski sıcaklık hala içimde. Huzurlu bir evin, güler yüzlü insanların ve samimi sohbetlerin değerini anlatan bu yazı, beni çok derinden etkiledi. Elinize sağlık, gerçekten güzel bir hatırlatma oldu. Eskinin değerlerini yaşatmak, onları unutmamak ne kadar kıymetli.
Teyzecim geçmişe goturdun bizleri kalemine sağlık
Arkadaşım Çok güzel anlatmışsın.Nerde o günler.Kalemine yüreğine sağlık.Birlik beraberlik Dayanışma Saygı Sevgi hürmet Hoşgörü Anlayış ne ararsan hepsi mevcuttu.Şimdi bunları görmek çok mümkün değil maalesef.Selamlar.
Sevgili Özlem. Eski Karaman, hatta eski Anadolu komşuluk ilişkilerini bu kadar güzel anlattığın için öncelikle sana binlerce teşekkürler. Kalemin hiç kurumasın. Hep yaz ! Bizler bu anlamda çok güzel çocukluklar yaşadık. Gerçek komşuluğu, dostluğu gördük. Her ne kadar uygulamaya çalışsakta naalesef gittikçe azaldı ilişkiler. O anları tekrar yaşadım sanki. Benim uygulamadığım tek bir şey oldu. Benim misafir odam yok. Evin her odası yaşanız halde bizde. Salonda ortalıkta kitaplar, gazeteler görebilirsiniz. Bayram yemeğini beraber yeme geleneği şükür hala sürdürebildim. Her şey çok güzel ve gerçekti. Şimdi değil komşuluklar sevgiler bile ya***. Evet sevgili Özlem çok severek okudum. O günleri yaşadım. Sağ ol, var ol. İyi ki varsın.
Gozlerim dokdu elijuze sağlık